Yolculuğumu fotoğraflarken, bu fotoğraflardan bir yazı ortaya çıkarabilmelisin dedi, iç sesim..
Havaalanında valizimi verirken, önümdeki hanımefendi uçuş kartını aldıktan sonra sıra bana geldi..Ben beklerken bir ara arkama baktığımda bana bakarak, sizi bekleyeyim mi dedi.Bu beklemediğim ani soru karşısında biraz da şaşkın, ''olur'' dedim.Kırk yıllık arkadaşımdı sanki..Uçağın kalkmasına da bir buçuk saat zaman vardı.Bir şeyler içeriz dedi.Aşağıdaki manzarada karşısına masada sohbet ettik.Karşımda benim burcumdan bir aslan kadını vardı.Eşiyle restoran açmışlar. (restaurant biz de böyle türkçeleşti.Lokanta çok avam kalıyor ya..)
3 yıldır işleri yolundaymış..Yol arkadaşım, ağaç, porselen,vazo, tişört süsleme işine (adını söylemişti) merak salıp araştırmalara girişip İstanbul'da malzeme alacağı firmadan hızlandırılmış kurs alarak dükkân açmış..Yeni malzemeler almak için uçuyormuş..Hedefinde kurs vermek varmış..Ben de kursu başaranları elinden kaçırmamasını ve büyük mağazalara mal vermesini salık verdim, ''akıllıca'' dedi..
Bunu şunu için anlattım.Kadına da (ismini vermiyorum) dediğim gibi, sizi dinlerken bir açıdan taktir ettim, bir açıdan da moralim bozulmadı desem yalan olur dedim.Şaşırdı neden dedi..Benim için azmin bir örneği oldunuz, değişik bir dersle başladı yolculuğum dedim.Size bakarken hayata boş vermişliğimi ve kayıplarımı tazeledim dedim.Zaman çok hızlı akmıştı, sonra kendi koltuklarımıza oturduk vedalaşarak..
Elbette adına benzin dediğimiz sıvıya o gücü veren Allah, içtiğimiz suya ayrı bir tat ve hayat verendir..Ve iş benzinle bitmez, uçak motoruna bakıyorum pencereden, devasa bir şey..Çalıştığında önünde duran bir insanı bile çekip paramparça edebilir..Benzin, uçak..yetmez, bu demir kuşu yönetip uçuracak bir uzman da gerekiyor..Müthiş bir olay ve biz ne kadar az düşünüyoruz, oysa her an mucizeler içinde yaşıyoruz..
Ve işte son kontroller tamam, kuleden kalkış izni ile saniyeler içinde büyük bir hıza ulaşarak yerle temasımız kesilir..Dişçi ve uçak koltuğu arasında bir benzerlik bulunabilir korkanlar için..Uçmak çok güzel..Hele de rüyada..Hayat da zaten bir rüya değil mi..? O anlardan bu fotoğraflar kaldı geriye..
İşte artık evler nokta gibi..Sürekli genişleyen uzayda da dünyamız nokta bile değil..
Ve tarlalar resim gibi, gökler de hayat çok daha başka..Onsekiz bin alemden kasıt ne acaba ?
Dünyaya yukarından bakınca çok büyük sandığımız dertler de bu evler, tarlalar gibi küçücük görünür gözümüze..Bazen ne gereksiz şeyler için çaba harcadığımızı, kavga verdiğimizi,üzüldüğümüzü anlarız..
Yeryüzünde parçalı bulutlu, hatta kapalı yağmurlu bir hava varken, bulutların üstünde güneş hep vardır..Hayatta ne olursa olsun, bir ümit hep var olacaktır, yeter ki görmek isteyelim..
Nihayet Tekirdağ üstünden sevgili Marmara gözüktü..İçime bir sevinç düştü..Özledim seni Üsküdar..Selam sana güzel yurdum ve selam sana elbette hasretim İstanbul'um..Aşkım..
İstanbul'da parçalı bulutlu bir hava olduğunu söylemişti kaptanımız..Şu manzaranın güzelliğine bakın, sanki pamuk yığınları kar gibi..Hava trafiği ve radar nimeti olmasa uçakların çarpışması kaçınılmaz olurdu diye düşünüyorum..
Yeniden alçalıyoruz, toplu iğne başı gibi evler yeniden büyüyor, dünya dertleri gibi..
Canlı bir ülkemiz var..Ölgün Avrupa'ya inat..Bir da kurallara uymayı sevsek, çiğnenmek içindir demekten vazgeçsek..İnsana saygı duysak..Cana kıymet versek çok daha iyi olacak..Nihayet Sabiha Gökçen..Nihayet ezanlar..Nihayet annem ve sevdiklerim..Ve balık ve annemin sütlacı..Nihayet sabah kahvaltısında simit..
Nihayet yaşamak..Sonsuz şükürler Allah'ım..
Bir yandan annemle sohbet ederken böyle bir yazı ortaya çıktı..Sürç-ü lisan affola..