Ezanı,yani Allah tarafından olan ilahi daveti konuşuyorduk.
Bir yakınım anlatıyor: ''İstanbul'da arkadaşımız vardı, Doretti isimli İngilizce öğretmeni ve Hristiyan. Bu kadın ne zaman ezan okunsa, derhal sohbeti işi bırakır, pencereyi açar ezanı dinlerdi. Yine yolda yürürken okunsa, hemen bir kenara çekilir,bitene kadar tabiri caizse hazır ola geçerdi.''
Yoruma gerek var mı ?
Doretti ezana olan bu hürmeti sebebiyle inşallah Müslümanlıkla da şereflenmiştir diye dua ederek kaldığımız yerden devam edelim.
"Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah"
Yine şahitlik ederim ki Muhammed - Sallallahu Aleyhi Ve Sellem- Allah'ın elçisidir.Kur'anı Kerim'in beyanatıyla O son elçi, benim tek örneğim, biricik önderim, Peygamberim, gözümün aydınlığı,Allah'dan sonra en çok sevdiğim, Sevgilim, yoluna can verilecek, izinin tozuna yüz sürülecek olan...
''Ahmed-ü Mahmud Muhammed Mustafa derler sana, (Sallallahü Aleyhi Ve Sellem)
Efdal-i mevcud Habib-i Kibriya derler sana...''
(Alvar İmamı Mehmet Lütfi) .
Bu sayılan pak isimlerinden başkaca,bilinen ve bilmediğimiz pek çok isim,sıfat,tabir,nişanları da vardır.
O (sav) anılınca şu ayet meali nasıl akla gelmez:
''Andolsun size içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.(Tevbe suresi:128)
Bir kişiyi dahi kazanmak için,nasıl çırpındığını,cennete gitsin diye kendisini ne çok üzdüğünü,insanlara,hayvan ve bitkilere,hatta bize göre cansız gibi duran taşlara,dağlara,şehirlere...kısaca dünyamıza nasıl şefkatli,merhametli olduğunu siyer okuyanlar göreceklerdir.
O (sav) Alemlere Rahmet...Rahmetenlil alemiyn...O, (sav) aşk havzının gül kokulu bülbülü...Nezaket timsali,insanları kırmayan,güzel ahlakı tamamlamak için dünyamızı şereflendiren...
O, (sav) Anam babam canım sana feda olsun Ya Resulallah derken,gözlerimizin derununda gizli bir hasret. ''Fedake ebi ve ümmi Ya Rasulallah...''
Bu yüzden ezan-ı şerifte adı geçince : Karret bike Ya Rasulallah.(Gözüm seninle aydın oldu/olsun.)
Gözümün nuru canım Efendim diyerek iki el baş ya da şahedet parmaklarını, O'nun (sav) mübarek ellerini ziyaret ediyor gibi öper,öperiz...
Hz.Bilal (ra) aşkla gözyaşı dökmeyi,Onsuz kalışın ıstırabı ile Medine'yi ve ezan okumayı bırakıp,Şam'a kadar teselli aramaya çıkacak bir muhabbetimiz yoksa da,biz ahir zaman günahkar ümmetleri olarak; cismen görme bahtiyarlığına erişememiş olmanın, fakat ruhen görmüşcesine bir imanla ''kardeşlerinden'' olabilirsek,bahtiyarlar zümresinin bir ferdi olarak mesrur olacağız.
Hz.Bilal,müezzinlerin ilki ve efendisi.Ve aynı zamanda Peygamberimizin (sav) hazinedarı...Zahirde hazineden sorumlu ama gerçek hazineye,sırlara aşka ermiş bir kutlu kişi.Başta Ebu Cehil olmak üzere İslam'ın ilk yıllarında, sırf Allah ahad, ''bir'' dediği için müthiş işkenceler çekmiş köle ile...Daha sonra Alemlerin Fahrine,Sevgili Peygamberimize (sav) azad kabul etmez bir köle olarak derinden aşkla bağlı.
Efendimizin (sav) ahireti şereflendirmesinin ardından,Medine Ona dar gelmiş ve Şam'a göç etmişti.O Peygamberin (sav) baş aşıklarından, aşkla şakıyan bülbülü artık ezan da okumuyordu.Gül'süz bülbül susmuştu.
Birgün rüyasında Sevgilisi (sav) Ona: ''Bu ne vefasızlık ki, ziyaretime gelmiyorsun?''diye sitem edince,Medine'ye gelerek Efendimizin makber-i şerifinde katıla katıla ağlar.Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin (ra) Efendilerimizin ısrarı ile mescidin damına çıkıp ezan okuduğunda Medine'de hayat durur.
Deprem etkisi yapar.İnsanlar seslerle ağlaşarak kendilerini sokaklara atarlar.Sanki Hz.Peygamber (sav) kısacık da olsa kabr-i şerifinden kalkarak aralarına teşrif etmiştir. Hatıraları ayyuka çıkar.Aşk rüzgarları eser Medine'de...Gözyaşlarından bir sızı,ırmak...
Ezan yalnız namaza,kulluğa değil, aşka çağıran bir davettir.Allah kulunu sevdiği için,huzuruna istiyor.''Kulun Allah'a en yakın anı secde halidir.''
Ezan ilahi vuslata davet eden,yakınlığın,aşkın sedası...
Şehrinin bırak valisi, polisinden davetiye alsan,tıpış tıpış gidiyorsun da...