31 Mayıs 2025 Cumartesi

Boşluk

Kelimelerin tutukluk yaptığı günler bu günler, 
Her saat büyüyen bir boşlukta, 
Yerin dolmuyor, dolmayacak biliyorum. 
Sesin yankılanıyor evimizin her köşesinde, 
Akşam çayları dem tutmuyor artık... 
Kahvaltılar isteksiz uyanıyor, 
Yaşama sevinç eklenmiyor. 
Telefon sesi beni ürküten bir vaveyla! 
Dualarım saklı içimdeki fırtınada, 
Herkes herkesten gidiyor,
Bari sen gitme anneciğim... 


30 Mayıs 2025 Cuma

Bir gün mutlaka!


Son görüşüm gibi baktım,
Santim santim yüzünün her yerine,
Ve en çok da gözlerine,
Sonsuz bir özlemle,
Gizli bir kederle.,
Susturarak sözlerimi de...

''Ah ayrılık!'' dedim, içimden,

Bir gün mutlaka çalacaksın kapımızı, aniden...
Berzah'a kadar sürecek bir hasret, derinlerden.

Dokunduğum, öptüğüm bu yüz,

Kara toprağa mı karışacak, bir vakt-i güz ?

Ayrılığın arefesinde, 

Hasretin, gözlerimden süzülüyor anne...
Her akşam son veda gibi öperken yüzündeki cennetlerden,
İçime çekiyorum kokunu, bir miras gibi gecelerde...

[2014]



29 Mayıs 2025 Perşembe

Hiç yaşanmamış kavuşmanın yankısından damlacıklar...


Murat ve Rüveyda'sı gibi... 
Adam sanki bir kerecik de olsa Rüveyda'yı Kent parkta görmüş de yine gelecekmiş umuduyla, yıllarca gitti oraya... 
Modern mecnun desem değil... 
Tam akllı işi, hiç değil... 
Muamma! 
Belki de bilinçlice seçilmiş bir yol... 
Soyuttan somuta geçmenin melankolik serüveni... 
Hasret ve hüzün, vuslat yok... 
Kanan, kandıran yok... 
Yalancı, sadakatsiz yok... 
Yapay zekânın insan gönlüne göre kurguladığı bir sevgili sanki Rüveyda... 
Üzmüyor, üzülmüyor... 
Kavuşma yok ama bitimsiz bir aşk, özlem ve istek var... 
Hiç yaşanmamış kavuşmanın yankısından damlacıklar... 



28 Mayıs 2025 Çarşamba

Tut ki / Mektupla gelen

"Tut ki imkansızdı…
Tut ki hiç sevmedin beni.
Oysa ben, her sabah seni düşünerek uyanmayı, her gece gözlerinde kaybolmayı seçtim.
Seninle hiç yaşanmamış anılara tutunarak, olmayan bir “biz”i sevdim ben.

Belki senin için bir hiçtim.
Ama ben, senin için her şey olabileceğime inanmıştım.
Tut ki yanıldım…
Tut ki kalbim gereksizce çarptı senin adına.

Yine de iyi ki geçti hayatımdan adın.
Çünkü sevmek, bazen sadece uzaktan bakabilmekti.
Ve ben seni hep oradan sevdim — ulaşamadığım yerden…

Alıntı "

*
Bu enfes şiiri gönderen sevgili okuruma teşekkür ediyorum. Ulaşmak/kavuşmak sevmenin/ sevilmenin şartı değil, bunu biliyoruz. Acı verse de bu böyle... 


Çarşıyı biraz karıştıtan "Ey Şair"e gelince, o da ulaşamadan soyuta razı, tıpkı benim Rüveyda'ya melankolik sevdam gibi, soyuttan besleniyoruz... En azından kalplerimizin çölleşmesine izin vermiyoruz... Kendisine emeğine kalemine teşekkürler... 


Bu da nereden çıktı, burada eskisi kadar aktif değilmişim, yoksa evlenmiş miyim... Koyun can derdinde... Tövbe tövbe... Bunca kederimin içinde bloğumu ihmal etmemeye çabalıyorum. Yapamazsam sizleri yazanlar ile buluşturuyorum. 

*

"Bayramda Kent parka gelsem... " Annem yazış ama görüşme demişti. 
Üzgünüm blog formatında bu yok... 



27 Mayıs 2025 Salı

1 gün

Ey Şair [12]


Ey Şair ! 
Yıllar geçti satırlar arasından, zaman algısı günden güne değişirken ben kelimelerimi tozlu sandıklarda sakladım. 

Onca zaman kaçıp gelmedi diye kelimeler sana, sanma ki unutuldun. Kelimelerinin arasındaki seni her gün izledim... Ne zaman tam anlamıyla sana yazmak istesem seçemiyordum kelimelerimi... 

Ah Şair !
Bu nasıl bir özlemdir bilmiyorum, kelimelerden sana ulaşmaya mı bu çaba yoksa sende kelimelerimi esir bırak mı bilmiyorum. 

Nasıl bir büyü var sende kaçıp kaçıp geliyorum. 

Bu kez kapında bekleyemem, artık ulaşma azmi yok içimde, tıpkı Rüveyda'da olduğu gibi git gide sana dönüşüyorum. Yoksa ben de seni mi soyutlaştırıyorum? Ya da ne saçmalıyorum bilmiyorum. 

Ne çok bilinmez biriktirmişim içimde, sana ulaşamadan nasıl durmuş bunca zaman? Özlemin şekli mi dönüştü ne, yoksa git gide deliriyor muyum? Bu gecede bir şey var, bu saçmalayışta bir şey, çözemiyorum.

Ey Şair!
Biraz da sevgiden bahsedelim, özlem bir garip etti belli ki beni. Sevmek kelimesinin içine ne çok anlamlar, duygular koyup sunduk birilerine. Bu kadar derin olanı sende gördüm Şair. Rüveyda'ya olan sevgini bu kadar derin hissetmek  gerçeklerden öteye taşımak, gerçekten aşka mahrum kaldığımız bu zamanda beni çokça etkiledi. 

Seni sevmek için bu kadar derin mi olmak gerekir bilmiyorum ama seni sevmek güzel be Şair. 

Sanki sana ilk kez yazıyormuşum gibi heyecanlı hissetmek, sana ulaştığındaki mahcubiyet cidden güzel duygular bunlar. Her şeye rağmen yürekte sevgiyi taşımak çok güzel. Hayatı daha çekilesi kılıyor doğrusu, yoksa onca hüzün barındıyoruz hayatımızda. Aslında belki de en gerçekçi duygu budur hayatımızdaki. Ya da sevgi ile hüzün iç içe geçmiş bir şeydir.

Ey Şair !
Biliyorum zor bir dönemdesin şuan, annen için de Rabbimden en acısız ve hayırlı olanı diliyorum. Hayatta belki de yaşamayı isteyeceğimiz son durum bu olabilir. Her zaman dualarımda olacaksınız. Sizleri görmesem de çok sevdim, her şeyin en güzelini istiyorum hakkınızda.  Sözlerimin boğazımda düğüm düğüm olduğu noktadayım. Bilmiyorum ne kadar etkisi olur ama her zaman burada bir mail mesafede olacağım.

Sevgilerimle.... 


26 Mayıs 2025 Pazartesi

Rüveyda

"Herkesin başkasını konuştuğu
Bu aynalar pazarında
Seni kimselere
Söylemeden öleceğim... "
Şükrü Erbaş

Seni kendime bile itiraf edemeden öleceğim Rüveyda... 
Baharlar gelecek, kışlar geçecek, 
Ömrüm bitecek, 
Sana olan sevdam bitmeyecek... 
Sen gelmeyeceksin Rüveyda, 
Şiirlerden sarkacak ipek saçların... 
Şarkılardan uzanıp sileceksin gözyaşlarımı... 
Sen gelmeyeceksin Rüveyda...
Seni kitap sayfalarında yaşadım, 
Şiirlerde andım, şarkılarda yandım... 
Seni kendime bile itiraf edemeden ölüyorum Rüveyda...
Bu hayatı yaşayamadan göçüyorum Rüveyda... 



24 Mayıs 2025 Cumartesi

Sessizlik deyip de geçme!

         Bazı sessizlikler ölümün sesidir. 

Çok teşekkür ediyorum, bu seriyi seviyorum. 









23 Mayıs 2025 Cuma

Yük

Yârdan sonra, 
Günleri de küstürdüm şu canıma...
Şarkılar sanki düşmanlarıyım,
Bugün nasıl vursak diye pusudalar...
Yük oldu canım tenime, 
Taşıyamaz oldum hayat koca bir dağ omuzlarımda...
Yârdan sonra, 
Hayatı da küstürdüm şu canıma...
Bir şelpe avazı sırdaş oldu sesi kısık ahıma...




21 Mayıs 2025 Çarşamba

Sessizlik [27]

Bazı sessizlikler, 
İmkânsızlıktan, 
Bazıları
Pişmanlıktandır... 
Bazıları da mecburiyetten...

Sen, imkânsızlıkla mecburiyeti karıştırma! 


20 Mayıs 2025 Salı

Bir dağın eteğinde unutulmuş duası olanlara


bir çocuk geçti,
ayağında oğlak tüyü,
elinde kırılmış bir incir dalı.
dünyaya ilk defa dokunur gibi
secdeye varan alnıyla,
toprağa değil, içindeki suskuya değdi.

bir ihtiyar yürüyordu ardından,
tur dağı’nın eteğinde kayıp on emirle
ellerinde taşın hafızası,
kalbinde secdeye durmuş bir vav harfiyle.
arayıştı yürüyüşü:
hakikati mi düşürdü vahiyin çatlağında,
yoksa kendini mi unuttu sesin bittiği yerde?

karıncalar geçti üstlerinden,
bir ayetin kıyısında durmuş gibi,
hiçbir gürültüye aldırmadan.
çoban gördü rüyasında,
koyun değil,
kaybolan kendi sesini sayıklıyordu rüzgârla.

bir kitap açıldı gökyüzünde,
ilk sayfası buğuydu,
ikinci sayfa kıbleye dönen yalnızlık.
kalem sustu, çünkü söz,
yazılacak kadar sabit değildi henüz.

bir kadın,
bal ve baldıranı aynı tasa koydu.
çocuğuna dua değil,
zehirle yoğrulmuş bir umut ördü.
kurt, dağın ardında bekledi,
gölgesi bile ürküttü geceyi.

bir hayal kırıklığı düştü incir ağacının altına,
ilk defa meyve vermedi o yıl.
zeytin sustu,
çünkü barış,
dilin ucunda değil,
kalbin ucundaydı artık.

secdeye varan her kalp bilir,
en büyük namaz, susmakla kılınır.
ve büyümek…
bir zemheri sabahında,
yalın ayak kıbleye yürümek gibidir.

Kanarya Banu Dağ 

ŞİMALİN ÇIĞLIĞİ
Şimal rüzgarı sarar dizleri kırık yelkenimi,
Deryanın derinliklerinde kaybolur her seher.
Köpük, bir zamanlar umutla doğan dalga,
Şimdi sızıdan bir çığ,
Ve kirpiklerinde yâd-ı hummalı çığlık...

Maralın ince adımlarında,
Bir kovanın içinde bal bekleyen zihin,
Ok yayına gerilmiş, her an çileyle vuruşur,
Ve bir hilal, gecede saklanır,
Çıkmazı yar, göğsü yaraya...

Ali'nin Zülfikar'ı kadar keskin bir öfke,
Haydar'ın gözlerinde Kerbelâ bulur.
Gecenin karanlığında âmâ bir âdem,
Bulur yönünü cihad nuruyla,
O kutlu salâ meydanlarda okunur.
Kumlara kanla yazılır Zülfikâr'ın adı...

Bu çileyle harman oldum,
Bilmem büyüdüm mü, ihtiyar mıyım bu dertte ne?

Bir ok kadar hedefim,
Bir yay kadar gerilmiş ölüme!
Ben her zaman o denize düşerim,
Uykusuzluğa ninni gözlerimde...

Kanarya Banu Dağ 

19 Mayıs 2025 Pazartesi

Kaç kez


Kaç kez, kaç kez senden sonra, 
İsmin kayıtlı kalbimin çıkmazında,
Gözlerim uzaklarda,
Gözlerim arafta,
Sana dokunuşları yaşadım...
Kaç kez...
Heyecanını bastırma çabasındaki
Çocuk sesin,
Kaç kez yankılandı 
İçimin, sana açılan, 
Dünyaya kapalı odalarında.
Kaç kez şiirlere çizdim o ay yüzünü,
Bakıp bakıp umutsuzca sevdim,
Boynu bükük hayallerimiz gibi...
Malum bir ayrılığa, anılar biriktirmek,
Ve bile bile an'da nefesini çekmek,
Bu var ya bu! 
Yudum yudum ölmek gibi.
Aşkım,
Vebalim,
Günahım,
Her nefeste yanışımsın...
Kaç kez, daha kaç kez şiirlerimden hicran damlayacak..?
Kaç kez, senden sonra kaç kez,
Gri zamanların en koyusunda,
Keşkelere yuvarlanacağım, mecalsiz...
Kaç kez, daha kaç kez özleyeceğim seni...
Kaç kez, daha kaç kez 
Öleceğim yokluğunda..?



18 Mayıs 2025 Pazar

Bu da sizden gelen "Kim ne demiş"


Hayat bir hikayedir ve bir insanı sevmek onun hikayesini sevmektir. 
~Martin Heidegger

Kimseyle konuşasım yok, ama sana evdeki perdeleri bile anlatasım var.
~Franz Kafka 

Bir insan bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır. Bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği kesin bir şey vardır. 
~Sigmund Freud

Birinin önceliği olmaktan daha güzel bir mevki bilmiyorum. 
~Cemal Süreya

Seni görmek gibi bir kaygım var.
Görsem sevgimden öleceğim, 
Görmesem hasretimden...!
~Cemal Süreya 

Konuşulmayan acı, kalbi parçalar.
~William Shakespeare

Şehirlerde tabanım değil, yüreğim yanık,
Nur şehrine gidelim, yürü, çilekeş çarık!.. 
~Necip Fazıl Kısakürek

*Yanımda kal!
+Hiç terk ettim mi seni?
*Gitmeme izin verdin!..
~Samuel Beckett

Ne güzel şey, senden gayrısını takmamak, tanımamak.
~Ahmed Arif

Ben o yazdıklarımı ancak sana yazabilirdim. Çünkü şu kainat denen nesnenin içinde en çok sevdiğim yürek, üstüne en çok titrediğim insan kalbi, senin göğsündekidir. 
~Nazım Hikmet 

Başkası için atan bir kalbi, kendi vücudunda taşımak çok ağırdır çocuk.
~Serkan Karaismailoğlu

Yavaşça kalemin kulağına eğilip dedim ki: Bir daha onun adını yazarsan, seni de kırarım!!!
~Cemal Süreya

"Bazı hikâyeleri çok sevsek de kahramanı biz olamayız..."
~ Murat Mesut 

[Tahmin edeceğiniz gibi sonuncuyu bendeniz ekledim sevgili okur mektubuna. Teşekkür ediyorum.]

17 Mayıs 2025 Cumartesi

Kim ne demiş

"Uzaktan sevmediyseniz birini,
Hiç sevdim demeyin…"
Cemâl Süreya

"Sesini duysam, sesine sarılacağım…
Öyle Özledim…"
Nazım Hikmet

"Özlemek ne derin bir duygudur…
Özlemek ne uzun mesafe…"
Cahit Zarifoğlu

"Aklımdan çıkmıyor aklım çıkıyor,,
”O” çıkmıyor…"
Oğuz Atay

"Elin, yüzün, havan bıraktığım gibi mi?
Korkunç özlemişim seni."
Ahmet Arif

"Seni o kadar çok o kadar çok özledim ki, dibe vardım. Artık özlemeyi de aştım, yokluğuna alıştım."
Murat Mesut 

[Kitabımdan 2 tane almak incelik ister, derinlik ister...çok teşekkür ediyorum. Sevgilerimi gönderiyorum.]



Kabulleniş


Kadere iman edişimdendir, 
Kaybedişlerimi kabullenişim...



16 Mayıs 2025 Cuma

Biz seninle


Biz seninle galata ve kız kuleleri gibi bile değildik!
Onlar hiç değilse her an görüyorlar, birbirlerini,
Tebessümler, günaydınlar gönderiyorlar,
Ten kokularını bırakıyorlar rüzgarlara.
Birlikte söylüyorlar şarkılarını, şiirsel düetlerini...
Birlikte ıslanıyorlar yağmurlarda,
Sırılsıklam, aşkla...
Birlikte üşüyorlar, 
Lapa lapa düşen karlar altında.
Boğazın sert rüzgârlarında...
Biz seninle galata ve kız kuleleri gibi bile değildik...
Biz seninle belki çok şey,
Belki de koca bir hiçtik...
Bu yüzden de bitirdik gittik...


14 Mayıs 2025 Çarşamba

Senden gitmeye geldim




senden gitmeye geldim,
kelebek ömrü kadar bile değil,
kelebek kanadı kadar kırılgan yüreğimle,
aşkına konukluğum...

beyhude çabamla,
cılız kanatlarımla,
yetersiz ömrümle,
senin kaf dağına erişmek kim,
ben kim...

senden gitmeye geldim,
bir yudum ab-ı hayat-ı,
ruhundan teneffüs edip,
senden gitmeye geldim...

gelişim nasıl apansızsa,
gidişim de vedasız olsun istedim.
senden gitmeye geldim...
severek, ağlaya ağlaya
senden gitmeye geldim...






13 Mayıs 2025 Salı

Aynada Kalan Sadık Yabancı

Ben...
Âşık’ın secdesinde bir sır gibi bekleyen,
İçimdeki Buhtunnasır’ı yıkmaya azmetmiş bir dua.
Yıkıldıkça yükseldim;
Her harabede bir inşa, her külde bir nefes.

Ben...
Babil’in saraylarında kaybolmuş seslerin ardından,
İrem’i kalbimde yeniden kuran sessiz mimar.
Süleyman’ın mühürlediği suskunluk,
Belkıs’ın aynasında çatlayan bir nergis.

Anka’nın kanadından dökülen bir sabırla,
Küllerimden geçerek geldim bu kapıya.
Her bakışta yeniden doğdum,
Her sessizlikte daha çok işittim.

Ben...
Ne bir şehir, ne bir duvar, ne de bir sığınak…
Âşık ile Ma’şûk arasında görünmeyen sır,
Bütün yıkımların ardından kalan tek ayna.

Kanarya Banu Dağ 

SİTAREYE YAZILAN MÜEBBET

Bir yaranın üstüne basılmış tütün gibiydi hatıralar
Her nefes, ciğerlerime perçinlenmiş bir vebal
Nemrut bir suskunlukla baktı aynadaki ben
Ayrıkotları sardı dilimin kenarlarını Konuşsam isyan
Sussam rıza, ikisi de zırh... 
İkisi de yumruk

Tan yerinde çatladı bir kartalın kanadı
Mersiye olup indi yeryüzüne serçekuş
Yeşilin en yalnız tonunu kusarken ırmak
Bir remizdi belki, belki de tevbe:
Gözkapaklarımda mühürlenen bir ah!

Nabzımda akkor bir öfke
Dilimin altında mühlet bekleyen kelimeler
Bir ömrü müebbete çeviren,
İzahsız, tuz yanığı acıların imlasında
Sitare gibi sarkan tek harf: ben

Ve şimdi
Diz çökmeden dua etmeyi öğreniyorum
Çünkü bazı dualar,
Ayakta kalmak için yumruk sıkmaktır!
Ve bazı suskunluklar
Derindir kabir kadar
Evrensel bir bilgidir;
Ayakta ölür ağaçlar
Gövdesinde hâlâ öter kuşlar...

Kanarya Banu Dağ 


İhtimal

İhtimallerden bir ihtimal olsaydın,
Hayal denizinden bir damla, 
Belki hakikat rıhtımına ulaşabilirdi...
Bizim ihtimal diyerek yürüdüğümüz yol da kaderin içinde, unutma...




12 Mayıs 2025 Pazartesi

Göçebe


Ruhumuz göçebe, konar ana rahmine, 
Durmaz uçar, dünya denen bu aleme.
Ruhumuz göçebe, göçlerle yorulacak, yoğrulacak,
Dünyayı sevme aldanmacasına kapılmazsa pişecek, olgunlaşacak...

Buradan da uçacaksın, anne rahmi gibi dar ve karanlık bir kuytuya...
Fark şu ki, orada ya sağa (inşallah), ya da sola (hafazanallah) bir penceren açılacak; ya hasretiyle varmaya can attığın cennetini seyre dalacaksın, kopsa artık kıyamet uçsam bahçeme diyeceksin. 
Ya da Allah bizleri korusun, solunda ve altında belirecek daha varmadan cehennem!..

Uçan bir kuşa benzetirim ruhumu,
Bir leylek sanki, her daim göç zamanını kollayan...
Hancı değil, yolcuyuz ve bunu çok kez anlamadan ve ''aniden' uçuveriyoruz.
Beden han, ruh yolcu.
Dünya han, biz yolcu...

Bizde bizim olan bir şey yok, hepsi emanet...
''Vakit geldi, haydi gidiyoruz !'' denilmeden, aşkla, özlemle ''ben hazırım neredesin''  diyebilmekte hüner...



11 Mayıs 2025 Pazar

Öyle işte

Yürümüyorum artık...
Durduğum yerden kayıtsız, 
Bakar gibi yapıyorum hayata...
Şiirimsileri de tükettim,
Şarkıların akışına bıraktım kendimi.
Bazen onlar da sarmıyor, eskisi gibi...
Sanki bir anlamsızlığın kıyısında, 
Boş gözlerle zamanın içinde Harcanmaktayım...
Öyle işte...



Konfor


10 Mayıs 2025 Cumartesi

Ellerin Deniz Kenarı


Geceye sessizlik derdim.
Sabaha telaşlar...
Dilime tesbihatlar verdim.
Gündüze uzağa dalışlar...
Varolma endişesiyle yetindim.
Hep bir yerlerde birşeylerde.
Göz göze olabilme,
Yan yana durabilme,
Hiç olmasa düşünebilme.
İhtimallerine tutundum.
Göğsümde sancıyanı dertten bilmedim.
Gözümden akanı sevinç.
Sözümde biteni iyilik.
Yüreğimde yiteni hüzünden sildim.
Yine de yetemedim.
Yetiremedim.
Semaya yedi kat dualar yolladım.
Umutlarımdan kuyruklu uçurtmalar yaptım.
Ne kadar tutsak kuş varsa,
Hepsini bağışladım saldım.
Merhametin her türlüsünü sadaka ettim.
Tüm rüyalarıma hayırdır dedim.
Kaç güz geçti saymadım.
Ben hep baharı seçtim.
Söyleyeceklerim tükendi.
Ama duyacaklarım hayır!
Ben aşkın ateşine.
Ayağım çıplak bastım.
Herkesten herşeyi bekledim.
Ama sana konduramadım.
Şimdi suskun sevilerim.
'Ellerin deniz kenarı'
Demiş ya şair,
Beni ellerine götür.
Ölmeden dinleneyim...

Süeda

[Müteşairden şiir bekliyorsunuz, ben de sizin gibi bekliyorum. Bir türlü yazamıyor. Jübile yap artık diyorum. Onu da yapmıyor. Bari buraya uğradığınıza deģsin diye dostlardan şiir gibi şiirler sunuyorum.]

9 Mayıs 2025 Cuma

Zaman aşımı

Keşke aşkta da zaman aşımı olsaydı. İnsan kalan ömründe infaz edilmiş bir cezanın izlerinden özgürlüğe kanat açarken, hasreti, anıları, hüznü ardında bırakmış olurdu.

Peki...
Bunu herkes ister mi?
İster miydim?
Özgürlük dediğin koca bir boşluktan ibaretse...Orada kanat çırpsan ne olur!
Ya anılar...
İçlerinde gerçekten çirkin sayılabilecekler varsa onları zaman aşımının dişlileri arasına atabilirsin...
Bunun dışında kalanlar...
İnsan onları nasıl hiç yaşanmamış gibi yok sayabilir...
Bazı anılar zenginliğimizdir, anlamımızdır...
Onları andıkça yeniden yaşar, tazeleniriz...

8 Mayıs 2025 Perşembe

Yaseminler dökülmeden


Anneannemden yadigâr yaseminler bu yıl coştular.
Daha önce bahsetmiştim çiçek isimleri konusunda da pek fukarayım diye...
Bunlar ruhu sarhoş edecek kadar güzel kokuyorlar. Adeta "cennet var, orada bunların âlâsı var" diye muştuluyor, sırlar fısıldıyorlar...

Keşke bahçe işlerinden biraz anlayacak kadar hevesim olsaydı...

*

Seni çok özlüyorum…
Yaseminlere pencereden bakar, tebessümle bir şeyler söylerdin…
Yaseminler kelebek ömürlü…
Onlar dökülmeden gel artık…
Çok yalnızım…


Çiçek koparmaya karşıydım, bu defa küçük bir dal yalvardı beni evinde misafir et diye, kıramadım...





7 Mayıs 2025 Çarşamba

Böyle şiirler müteşairlikten de tekaüt eder adamı

Zerre

Ben,
şah damarında çırpınan bir zerreyim.
Ne poyraz savurur beni,
ne lodos avutur.
Med-cezir gibi çeker içini,
bir bakarsın
gazele dönmüşüm hazanda.
Maral bakışlı bir duanın
avcısı olur yüreğim.
Sustuğum her şey,
şikâyetin eşiğindedir;
ama rıza kapısında eğilmiş boynum.
Bir şebnem düşer geceme,
bir çığ olur dağlarımdan.
Çiy gibi ince,
şükür gibi derin…

Vaad mi?
Bidayeti sensin zaten.
Nihayet, belki bir mahzende
kapanmış eski bir niyaz.
Kul olmanın külüne sarınıp,
lâl olmuş dilimle
ümit ekerim suskun toprağa.

Hasret,
bildiğin gibi değil.
Bir selâ gibi iner üstüme.
Ben her gece
kapanmamış bir gözyaşıyım;
sen ise
gözlerimde mühürlenmiş
bir dua,
bir veda,
bir vedâ…

Ve anladım:
Hasret,
insanın içindeki Allah korkusuna
en çok benzeyen şey.
Ümit,
bir çocuktan kalan eski bir ayakkabı.
Ve ben,
şah damarından düşmüş bir kulum.
Adımı artık
yalnızca toprak bilir.

Kanarya Banu Dağ 


6 Mayıs 2025 Salı

Git

Hayallerine kapılip düşmekten, 
Yollarına düşemedim...
Seninle olmayı düşlemekten,
Koynuna düşemedim...
Ya çok korkak, 
Ya çok yaralı,
Ya da bahtı karalıydım...
Hayat cesur olmayanlara,
Durduk yerde ikramda bulunmuyor...
Üzülme olamadık diye!
Bayram edemesen de
Git, düğün tadında yaşa hayatını.

5 Mayıs 2025 Pazartesi

Şimdi bir şiir dinlemek vardı sesinden


Şimdi, bir şiir dinlemek vardı sesinden,
Şimdi, o şiire sarılıp uyumak vardı...
Sokaklar eskisi gibi üşümüyor diye,
Beni de öyle sanma...


3 Mayıs 2025 Cumartesi

Sevinçlerinizin kıymetini bilin

Küçük büyük demeden, sevinçlerinizin kıymetini bilin. 
Hayatta sevinçten yana fakir kalmak da var...


2 Mayıs 2025 Cuma

Sitem minnet dengesi

Sitemin de minnetin gibi kıymetli olsun...
Her yerde herkese israf etme!..

1 Mayıs 2025 Perşembe

Çok da tın!


İnsanları her yerde "yeterli düzeyde etkin" olmaya zorlamak da nedir arkadaş!

"Kanalım ileri seviyede erişimi kaybetmiş!" 

Vah vah!

Görende bir dostumu kaybettim sanır.

Gazze'de imkânsızlık içinde kıvranan insanların olduğu günümüzde kanalımı dert edeceğiz!

Birileri istiyor ki, sanal mecrada var olan her hesapta aktif olalım. Telefon gözümüzün nurunu (ne kadar kalsıysa) yutup bitirsin. 

Birileri istiyor ki, hayatımız sanal medyadan ibaret olsun...

Keşke bloğumu da silseniz!

Neymiş artık video yapamazmışım...

Çok da tın!


Sessizlik [26]

Sessizlik eşittir yalnızlıksa, şiddetli bir gürültü olur. 
Çekilmesi zor bir sancı olur, hasret olur...

An gelir insan, insan sesi duymak için kendisiyle konuşur. Bir film sahnesine gülüşüne yine kendisi acı bir tebessümle mukabele eder...

Böylesi sessizlikler, kainattaki diğer sessizliklerden çok farklıdır...
İçinde kuş cıvıltıları yerine, hataların, özlemlerin kırbaç sesleri duyulur.