30 Ekim 2025 Perşembe

Oysa

Oysa ben sana yağmurlu gözlerimle  kavuşup sarılacaktım... 
Omuzların ıslanacaktı hasretten yana sımsıcak... 
Konuşmayı unutacaktık sevinçten, öyle şaşkın... 
Gecikmemize sitemi bırakıp, 
Bir rüyanın kapısından sanki cennete adım atacaktık... 
Şimdi anıların tekrarlarından tekrar izler olduk... 
Oysa bu bizim hikâyemiz hiç bitmez sanırdık... 




29 Ekim 2025 Çarşamba

İşte biz böyleyiz

İşte biz böyleyiz kalbim, 
Geçicidir küsmelerimiz, 
Durup düşüp, 
Aynı kalbi
Yeniden severiz... 
Sevdikçe yenilenir, 
Yenilendikçe  yeniliriz... 


27 Ekim 2025 Pazartesi

Anlam arayışı ya da


Bu başlığa uzun dini/felsefi makaleler yazıldı. Bu fakirin ne ilmi ne de tek parmak telefon klavyesine gücü yeter. 

Hani belki siz de görmüşsünüzdür, bir karikatür vardı adam bir yere gidiyor gezmeye "e gittim gördüm ne olmuş ne oldu şimdi!"gibi bir şeyler söylüyordu ya... 

Bendeniz'in anlam arayışı/kaybı biraz ona benziyor. Belki de bu sene yaşadıklarımdan dolayı psikolojik bir durum... 

Yaşama sevinciyle anlam arayışı ya da kaybı bir terazinin iki kefesi gibi.

Bir Müslüman olarak çok şükür ki niçin yaratılıp yeryüzüne gönderildiğimizin bilincindeyiz. Yani hayatımızın asıl anlamının merkezinden ne olursa olsun pergelin sivri ucu gibi asla kopmuyoruz. Oradan kopanların nasıl savrulduğunu helak olduğuna da çok defa üzülerek şahit olmuşuzdur. 

Bizim anlam arayışı ya da kaybı dediğimiz şeyler belki de ne dünyaya ne ahirete yaramayan boş faydasız şeyler olabilir. Bunlar da haliyle ruhumuzu tatmin etmeyen şeyler olduğu için sıkıntı duyuyoruz. 

İnsana çok yaslanma ki, yokluğunda yokluğa düşmeyesin. 




26 Ekim 2025 Pazar

Kabullendim

Sitemi bıraktım, 
Olmayanları kabullendim. 
Şiir gibi olmadı diye, 
Kalemimi kırmadım... 





25 Ekim 2025 Cumartesi

Dururken

Sende misafir olduğumu bilip dururken, 
Dururken işte... 
Sana yetişemedim... 
Ben dururken, 
Sen, 
Ardına baka baka gittin... 



23 Ekim 2025 Perşembe

Hipotermi

Yokluğun üşütüyor desem yalan olur! 
Yokluğunda donuyorum!.. 
Belki de en güzel ölümler hipotermi uykusunda 
Sevileni rüyada ararken yaşanandır... 


22 Ekim 2025 Çarşamba

İmha!

İhtimalleri imha edip de gitmeli insan ki, geride ümidin zerresi yeşeremesin. 


21 Ekim 2025 Salı

Gönlüm sefer çeker

Her şeyim var, 
Her şeyimde bir eksiklik!.. 
Tamlarım yarım, 
Yarımlarımla acılanırım. 
Muammalar çözüldükçe, 
Yeni bir düğümün eşiğinde, 
Durduğum yeri anlarım. 
Gönlüm sefer çeker, 
Ayaklarım eve demirler. 
İnsana dayanmanın, 
Muhalliğini farkındayım... 
Her şeyde bir fanilik, 
Her bakış bir hicrete kanatlanış... 
Allah'a sığınmayı öğrenmeseydim
Helakim olurdu bu tek kalış... 
Ne güzel demiş diyenler:
Allah var, gam (ümitsizlik) yok. 

(*) Bu satırları karalarken nuru bol olsun üstadımızın bu dizeleri aklıma gelince görsele onu iliştirdim. 

20 Ekim 2025 Pazartesi

Belki

Belki bir dua olduk birbirimize,
Yarım kalmış bir “keşke”nin içinde.
Ne sen tam gittin benden,
Ne ben unuttum seni dilimde.

Belki zaman sustu, biz susamadık,
Belki de kader, adımızı yarım bıraktı.
Bir yanım hep seni çağırdı gizlice,
Diğer yanım "bitti" dedi sessizce.

Kalbimle aklım, iki ayrı şehir,
Biri seni bekler, diğeri git der hâlâ.
Ve ben, her dua ettiğimde,
Senin ismin düşer dudaklarıma...

Arzu Denizyaran
@arzunun_kalemi


19 Ekim 2025 Pazar

Rüşvet

Birisi tarafından övülmen, 
seni onu eleştirmekten
vazgeçiriyorsa
rüşvet yemiş olursun. 

Malum "İnsan, ihsanın kölesidir." buyurulmuştur. Düşman kalpler bile hediyeleşmekle, (iltifatlarla) dost olmasalar bile, düşmanlıkları nötrleşebilmektedir. 

Bahsimiz başka. 

Dün şahsımı öven bir çok arkadaşla bugün irtibatım yok! Birilerine şaşırtıcı, hatta aptalca gelse de bu bir vakıa ve benim adaletli gönlümün nezdinde öven de yeren de aynı... 

Biri beni çok övüyor, yanlışlarını görmeyeyim, zinhar ona söylemeyeyim diyemem. Prensipler... 

Karşımdakini üzeceğim için üzülsem de bu değişmez. Diş doktoru da canımızı üzüyor ama hepimiz biliriz ki doktor iyi niyeti, bilgi ve becerisiyle iyiliğimiz için çabalamaktadır. 

Uzatmadan; dostluk anlayışım, muhatabımın iyiliği yani menfaati üzerine dizayn edilmiştir. 
Bu, sevdiğim özelliklerimden olarak ömrümce değişmedi değişmez de. 

18 Ekim 2025 Cumartesi

Kalbimin infazı / Duyuru!


Jarjörüne vedaya dair bütün kelimeleri doldurmuştu...
Bunu anladığımda onun tetiği çekmesine gerek kalmadan kalbimin infazı gerçekleşmişti!.. 

Kitap ve kargo fiyatlarındaki artış sebebiyle Eylül 2025 itibariyle mektupların tamamını (63 mektubu) Rüveyda'ya mektuplar etiketinde siz sevgili dostlarıma sundum. 


17 Ekim 2025 Cuma

Şöyle de olabilir!

Bir gün 
En sevdiğim gitti! 
Sonra, 
Ben neye üzülsem 
Onun gidişine ağladım!.. 

1,2,ve 3

Dilini bilmediğim şarkıların güftesini her zaman kalbim yazmıştır... Bu hüzünbaz oyunu pek severim.

*

İnsanlara politik/planlı hesaplı-kitaplı olmaktan her zaman kaçındım, elbette bunun zararlarını da gördüm ama kalbimle dilim her zaman barışıktı...

*

Allah'a iman ve sadakat en net yalnızlıkta belli olur. Onu düşünüp Ondan hayâ ettiğin kadarsın. 



16 Ekim 2025 Perşembe

Eyvallah

İçimdeki ıssız istasyonda, 
bana sevinçler getirmeyen 
o treni beklemekten 
vazgeçmenin burukluğuyla, 
günü akşam etme 
kaygısızlığına da eyvallah... 

15 Ekim 2025 Çarşamba

Taze başlangıç

Ufkun sonu mu olurmuş, 
Sonra deniz bitti... 
Gözlerde fer, dizlerde derman kalmadı. 
Bir yudum heves olsaydı, 
Yaşamak için, sevda için... 
Bu kadar da dip katmana düşülmez be hocam. 
Biraz gayret desem, 
Biraz ümit, 
Gidenleri, geçenleri, 
Kaybettiklerini işaret edersin. 
Yeni gün taze başlangıç olmaz mı? 
Nasıl..? 
Taze başlangıç burada gözlerini ebediyete kapayınca mı? 
Peki uğraşmayayım seninle! 
Kır aynadaki seni!... 

14 Ekim 2025 Salı

Seni bulmak

Ey ömrün ikindi serinliği,
Ey akşamın eşiğinde geciken sevinç!
Ey güven gibi duran kuşku,
Ve ey yanışın merhametli asâleti!
Seni bulmak;
Kayboluşun zarif cüretidir...

Kanarya Banu Dağ

13 Ekim 2025 Pazartesi

Duyarsın belki bir gün

Dilini hiç bilmediğim bir şarkıyı,    
Severek dinlediğim gibi sevmişim meğer seni... 
Kimdin, neydin, neleri sever-sevmezdin, bilmeden... 
Belki senin güncel hevesindim, göremeden... 
Körebe oynarken bile bazen ayaklarımızı görürdük, 
Senden niçin hiç bir iz ipucu yok... 
Kalbime saplı bir hançer olsan 
Ya ölmüştüm ya şifa bulmuştum. 
Sen öyle bir sancısın ki 
Bir şeye gülerken bile ihtar ediyorsun! 
İki kanadım vardı, biri annem... 
Göklere hasret sürgünümü 
Bu yeryüzü bodrumuna verdiler. 
Duyarsın belki bir gün, 
Kanatsız uçurulduğumu...



12 Ekim 2025 Pazar

Son

Şu son başa eklenince... 
İlk baştaki oluyor, 
Sonbahar, hazan... 
Bir son
İlkin başlangıcına aralıyorsa kapıyı, 
Ayrılıklar o kapıda sona eriyorsa... 
Gam çekme gönül, 
Hüznün rüzgârı seni o sona nasılsa götürür. 

https://youtube.com/shorts/vsNHZmCIRMc?si=vXzGZy_uPlsh9SM5


10 Ekim 2025 Cuma

Çırak

Annem varken gelenlerimiz oluyordu, sık sık kardeşlerim, akrabalar, misafirler... 

Ev şenleniyordu... 
Annemle birlikte o şenlik de gitti...

Şu sıralar kardeşlerim annemin hatıraları onları üzüyor diye gelmeyip beni davet ediyorlar. 
Ben de rahatsızlık vermemek için fazla gitmem. 

Sonuç olarak, kendim çalıp kendim oynuyorum. Yok kendim pişirip, kendim yiyorum. Keşke arada oynasam bari kilo almamın önüne geçerdim. 

Yeni bilimsel veriye göre kendi kendine konuşmanın bir mahsuru yokmuş diye artık kendi kendime konuşuyorum, iyi de oluyor! Çok espirili şeyler çıkıyor! Yazarken bile gülüyorum... 

Bak şimdi "Oynatmaya az kaldı doktorum nerede?" şarkısını ne diye hatırladım acaba? Olsun bu bile olmayan keyfimi kaçıramayacak... 

Sanırım sosyal medya da teselli edemiyor, oyalayamıyor beni. Bu iyi olmadı tabii. Oysa ne ümitlerle gelmiştim, ünlü bilem olacaktım, onbinlerce takip beğeni, hayran kitlesi. Ama üstat, şair, yazar rolünü bihakkın oynamayı beceremiyorum ki. İnsanlar mütevazı değil, havalı kibirliye koşuyor. Yani buradan da hüsran yine hüsran:)) 
Aslında resim, koro, vurma çalgılar falan, belediye kursları başlayacak yazılabilirdim de onda da insan ilişkisi istiyorlar, şu sıra bende olmayan bişi... 

Mahalle bakkalına çıraklık yapmaya mı gitsem acaba... 


İşte hayatımın özeti



Geldim, 
Gözlerinle tanıştım, 
Baharım oldu... 
Gidiyorum, 
Gönlüne karıştım, 
Eylülüm oldu... 
İşte hayatımın özeti, 
Çabucak vadem doldu... 


9 Ekim 2025 Perşembe

Allah sabrı cemil ihsan eylesin Şule Hocam

Şule hocam! 
Bu gece ateşler içindesin! 
Aylarca süren "mücadeleniz" noktalı virgülle mola dedi. 
Delikanlı Yusuf'unuz sonsuzluk davetine icabet etmiş. 
Bilmiyorsun hocam, 
Sen şifası için dua beklerken... 
Ben bu habere hazırlamıştım kendimi. 
Seni teselli eden şeyler yazsam da Yusuf'u Ankara ilinde kaybedecektik biz... 
Motorsiklet kazasında 27'lik yeğenimiz... 
Bir İsmail'imiz vardı, daha 40 yoktu. Gamzeleri hastane odalarında soldu. 
Bir Fatma vardı... Annemle aynı evrede... 
Sonra Annem... 
Bu gece de delikanlı yakışıklı, Yusuf yüzlü evladına çok ağladım. 
Son dönemde becerebildiğim en iyi şey... 
Annelik nedir bilmez erkekler ama iç yangınını tahmin etmesem de saat 02 oldu hâlâ sana ve yavruna, abisine, babasına, sevenlerine üzülüyor, üzülüyorum. 
İç hastalıktan gidenlere şehitlik veriyorlar hocam. Bu belki biraz tesellin olur diyeceğim de burayı görecek okuyacak halin yok... 
Şule Hocam! 
Doğduğun ayda evladını uğurlamak kaderinmiş... 
Allah hepimize sabırlar, şu dünya imtihanlarına dayanma gücü versin.  


8 Ekim 2025 Çarşamba

Hâlâ sendeyim

Ben seni, sabi bir çocuğun geleceği düşünemediği gibi sevdim... 
Hani güneşli bir günde birden hava değişir ve gök sesli sağanağa yakalanırsın ya... 
Önce ıslanmamak için bir saçakaltı bakarken, 
Artık çok geç sırılsıklamım nasılsa dersin ya... 
İşte öyle aniden sevdim seni... 
Telaşlı bir korkaklıkla... 

Ben seni, onca darbelerden, depremlerden ölmeden lakin içi yaralı çıkıp da sevdim... 
Sen bunun sadece önsözünü bildin. 

Ben seni, hesapların uzağında, anda kalıp bir saltanatın sefasında umarsız sevdim... 
Bir ırmaktı, bazen hırçın, çokçası duru bir akışa kendimizi bıraktığımız. 
İş sevmekle kalsa, severek an yaşansa, ömür sürülebilse hiç bitmesin derdik, dedik de... 
Ve an geldi sancılar ayrılık doğumunun kapısına dayandı... 
Bir vedanın doğumunu görmeyi kim isterdi ki... 

Ben seni, kaybetme korkusunun prangalarında sevdim. 
Uzaklar çok uzak değildi, yakın olması işten bile değildi. 
Ben seni severken o prangalara esir düştüm. 
Her sabahıma yüzünün sevinci, her akşamüstlerine vedanın kızıllığı mührünü vurdu. 

Ben seni, göğsümü gere gere ne sevebildim, ne de kollarımın arasında saklayabildim. 
Bir yaz yağmuru gibi, geldin ömrüme, bu ıslaklık ondan kalma... 

Ben seni yorgun ruhumdaki çocuk parkında seyretmeyi sevdim. 
Adam oldum, koca, baba, çocuk, sevgili oldum. En son yâr olup, yardan yıkıldım... 

Ben seni bitti desek de sevdim. 
Sessizliğe mahkum olsak da... 
Hâlâ sendeyim, 
Hâlâ sensiz... 



7 Ekim 2025 Salı

Şairlik başka bir meziyet.


"Şiir" yazmak için aşk/muhabbet gerekir. Aşık olmak... Aşk yazdırır şiiri... 
Aşk olmadan "şiir" aşkı yazamaz...
Önce aşk, sonra da yazım kabiliyeti...
(Hele aşkın aşkınlaşmış muhabbet hali, bu fakiri aşan bahsi diğer.) 
Biri olmadan, diğeri gün yüzüne çıkmaz. 

Aşk yazıyor evrendeki tüm şiirleri... 
Şairlik başka bir meziyet. 

Bu yüzden benim gibiler hadlerini, yerlerini, sınırlarını bilir ve müteşair olarak geçip giderler bu âlemden... 
Ver sloganı:"Bir yudum teselli."


6 Ekim 2025 Pazartesi

Buruk

Kaç buruk hikâyeden geldim sana, 
Kaç ümidi düşürdüm yollarda... 
İçimde taze bir mezar, 
Sabah akşam ahu zarda... 

 


5 Ekim 2025 Pazar

Kalp anlamaz

Bittiğini, kurtlar-kuşlar, dağlar-taşlar anlar da kalbiniz anlamaz!.. 
Yokluğu içinde kıvranışlarınız bir türlü son bulmaz... 
Ne şarkılar, ne şiirler yaranıza merhem olmaz... 
"Bitti" kelimesi sizin lügâtınızda artık yer almaz... 




4 Ekim 2025 Cumartesi

Yol

Bazen, 
YoL
Bitse de
Hikâyesi bitmez!.. 

Çünkü hakikatte 
YoL, 
İnsanın içindedir. 

Engeller, engebeler, yokuşlar, inişler; zorluklar, kolaylıklar; umutsuzluklar ve umutlar
hepsi oradadır... 



3 Ekim 2025 Cuma

Kapattık

Aşka geçit yok! 
Sevdalara düşüp uykularımızdan olmuyoruz artık! 
Kayda geçsin; aşkın kalbimizin üstündeki tanısız baskısı! 

"Kapattık!" yazıyor görmüyorsun mu? 

"Kapattık canlar, sevmiyoruz artık!"
Böyle; risksiz, özensiz, renksiz, sevimsiz, sevgisiz, belirsiz, iklimsiz, ikilemsiz, ilgisiz, gündemsiz, sessiz... yaşar gibi yapacağız bundan sonra... 

Biz aşktan darbeliler, ayrılığa şerbetliler kapattık gönlümüzün kapısını... 

Kapattık, zararına indirdik kepenkleri... 
Sevmiyoruz artık... 
Sevemiyoruz... 
İstesek de... 

Ölenle ölünmüyor!


Ölenle ölünmüyor!.. 

Bir hakikatin ifadesi gibi dursa da gereksiz ve sevimsiz geliyor bana... (*) 

Evet ne ölenle ölünüyor, ne gidenle gidiliyor ama ölenin/ gidenin ardından, ölüm gibi bir şey oluyor.

Ayrılık acısı diyoruz ki, hergün hem de sabah akşam iki kez ölmek... 

Söyleyeceklerim bu kadar, kıyası söyleyemediklerimde kalsın. 

(*) Bu cümleyi teselli olsun diye olur olmaz zamanda kullanmamak lazım.


 

1 Ekim 2025 Çarşamba

2 ay oldu!

Fotoyu senin bahçende çektim. 
Gittiğin bugün 2 ay oldu! 
Hayatın lezzeti de gitti... 
Yaşama sevincimiz çekildi... 
40 gün 40 mum yakar insanın yüreğini, her gün 1'i söner ve en son 1'i kalan ömre demişlerdi... 
Bizim acımız niye hâlâ sönmedi anne! 
Sönmesini de istediğimi sanmıyorum aslında, en azından kendi adıma... 
Yanımdaymışsın gibi seninle konuşsam, psikopata bağladı derler mi? Ama arada kendimle konuşuyorum yalan yok! 
Canım kendim diyorum, ona arada senin sevdiğin şeyleri yedirmeye başladım. Sen seviyorsun, senin ruhuna da değer diye kolay ikna ediyorum "canım kendimi"

Merak etme anneciğim, senin kadar titiz olmasam da evimiz tertemiz. Geçen tül perde değiştim. Her defasında değişim tarihlerinde tatlı tatlı tartışırdık. Bazen "daha erken, boş ver daha geçsin" derken bazen de "hani oldu zaten" diye bakış atardın. 

Şimdi işler çabuk bitiyor, kilo aldım, hateketsizlikten. Yürüyüş de istemiyor canım. 
Kendime rüşvet verip yürütüyorum, yolda dondurmacı var da... 

Akşam çaylarımıza yeni yeni başladım. Tatlılardan uzak duruyorum. Terasta gün batımları, baktım idam sehpası gibi... 

Ne zaman yatıp kalktığım belli değil. 
3-5 gün bu evde daha önce bu dünyada hiç duymadığım sarhoş edici bir koku yayılıyordu. Senin geldiğine, beni dolaştığına işaret saydım. Ta ki kardeşime söyledikten sonra bir daha o kokuyu duyamadım. Ah benim aptal kafam dedim. Müjde, teselli öyle güzeldi ki.. 

Rüyalarımızı aksatma anne. 
Biz de sana her fırsatta geliyoruz. 
Daha bu sabah son turfandan  ile telefonda sümük yaptık. 
Buralarda kuru gün yok anne. 
Buralarda boşluğun dolmuyor anne... 
Keşke sen de yazabilseydin... 
Keşke sen de... 

Selâm

Selâm,
Yanında varsa sevinç, 
bir miktar ödünç verebilir misin? 
Puslu sisli gönlüme minnacık bir tebessüm olabilir misin? 
Selâm, 
Elinden gelirse, birazcık elimi tutabilir misin? 
Ağlarsam gözlerimi silebilir misin? 
Olumlayan kelimelerini benim için seçebilir misin? 
Bana iyi biri olduğumu söyleyebilir misin? 
Selâm, 
Es Selâm'ın aşkı için, 
Selametim için dua eder misin? 
Şefkatli bir nazarınla içimi serinletebilir misin? 
Selâm verebiliyorsam hâlâ, 
Kendimden ve senden ümidim var demektir daha...