5 Ekim 2025 Pazar

Kalp anlamaz

Bittiğini, kurtlar-kuşlar, dağlar-taşlar anlar da kalbiniz anlamaz!.. 
Yokluğu içinde kıvranışlarınız bir türlü son bulmaz... 
Ne şarkılar, ne şiirler yaranıza merhem olmaz... 
"Bitti" kelimesi sizin lügâtınızda artık yer almaz... 




4 Ekim 2025 Cumartesi

Yol

Bazen, 
YoL
Bitse de
Hikâyesi bitmez!.. 

Çünkü hakikatte 
YoL, 
İnsanın içindedir. 

Engeller, engebeler, yokuşlar, inişler; zorluklar, kolaylıklar; umutsuzluklar ve umutlar
hepsi oradadır... 



3 Ekim 2025 Cuma

Kapattık

Aşka geçit yok! 
Sevdalara düşüp uykularımızdan olmuyoruz artık! 
Kayda geçsin; aşkın kalbimizin üstündeki tanısız baskısı! 

"Kapattık!" yazıyor görmüyorsun mu? 

"Kapattık canlar, sevmiyoruz artık!"
Böyle; risksiz, özensiz, renksiz, sevimsiz, sevgisiz, belirsiz, iklimsiz, ikilemsiz, ilgisiz, gündemsiz, sessiz... yaşar gibi yapacağız bundan sonra... 

Biz aşktan darbeliler, ayrılığa şerbetliler kapattık gönlümüzün kapısını... 

Kapattık, zararına indirdik kepenkleri... 
Sevmiyoruz artık... 
Sevemiyoruz... 
İstesek de... 

Ölenle ölünmüyor!


Ölenle ölünmüyor!.. 

Bir hakikatin ifadesi gibi dursa da gereksiz ve sevimsiz geliyor bana... (*) 

Evet ne ölenle ölünüyor, ne gidenle gidiliyor ama ölenin/ gidenin ardından, ölüm gibi bir şey oluyor.

Ayrılık acısı diyoruz ki, hergün hem de sabah akşam iki kez ölmek... 

Söyleyeceklerim bu kadar, kıyası söyleyemediklerimde kalsın. 

(*) Bu cümleyi teselli olsun diye olur olmaz zamanda kullanmamak lazım.


 

1 Ekim 2025 Çarşamba

2 ay oldu!

Fotoyu senin bahçende çektim. 
Gittiğin bugün 2 ay oldu! 
Hayatın lezzeti de gitti... 
Yaşama sevincimiz çekildi... 
40 gün 40 mum yakar insanın yüreğini, her gün 1'i söner ve en son 1'i kalan ömre demişlerdi... 
Bizim acımız niye hâlâ sönmedi anne! 
Sönmesini de istediğimi sanmıyorum aslında, en azından kendi adıma... 
Yanımdaymışsın gibi seninle konuşsam, psikopata bağladı derler mi? Ama arada kendimle konuşuyorum yalan yok! 
Canım kendim diyorum, ona arada senin sevdiğin şeyleri yedirmeye başladım. Sen seviyorsun, senin ruhuna da değer diye kolay ikna ediyorum "canım kendimi"

Merak etme anneciğim, senin kadar titiz olmasam da evimiz tertemiz. Geçen tül perde değiştim. Her defasında değişim tarihlerinde tatlı tatlı tartışırdık. Bazen "daha erken, boş ver daha geçsin" derken bazen de "hani oldu zaten" diye bakış atardın. 

Şimdi işler çabuk bitiyor, kilo aldım, hateketsizlikten. Yürüyüş de istemiyor canım. 
Kendime rüşvet verip yürütüyorum, yolda dondurmacı var da... 

Akşam çaylarımıza yeni yeni başladım. Tatlılardan uzak duruyorum. Terasta gün batımları, baktım idam sehpası gibi... 

Ne zaman yatıp kalktığım belli değil. 
3-5 gün bu evde daha önce bu dünyada hiç duymadığım sarhoş edici bir koku yayılıyordu. Senin geldiğine, beni dolaştığına işaret saydım. Ta ki kardeşime söyledikten sonra bir daha o kokuyu duyamadım. Ah benim aptal kafam dedim. Müjde, teselli öyle güzeldi ki.. 

Rüyalarımızı aksatma anne. 
Biz de sana her fırsatta geliyoruz. 
Daha bu sabah son turfandan  ile telefonda sümük yaptık. 
Buralarda kuru gün yok anne. 
Buralarda boşluğun dolmuyor anne... 
Keşke sen de yazabilseydin... 
Keşke sen de... 

Selâm

Selâm,
Yanında varsa sevinç, 
bir miktar ödünç verebilir misin? 
Puslu sisli gönlüme minnacık bir tebessüm olabilir misin? 
Selâm, 
Elinden gelirse, birazcık elimi tutabilir misin? 
Ağlarsam gözlerimi silebilir misin? 
Olumlayan kelimelerini benim için seçebilir misin? 
Bana iyi biri olduğumu söyleyebilir misin? 
Selâm, 
Es Selâm'ın aşkı için, 
Selametim için dua eder misin? 
Şefkatli bir nazarınla içimi serinletebilir misin? 
Selâm verebiliyorsam hâlâ, 
Kendimden ve senden ümidim var demektir daha...