''Kadınlar susarak gider..'' demiş Cemal Süreya, çok meşhur yazısında..
Önce latife ile başlamalıyım.Hayır çok kadın susmaksızın, susturarak adamın canına okuyarak gider diyerek..
Ya erkekler..?
Erkekler de susayarak bir aşka, öylece çekip gider..İstediği gitmek değildir ve giderken omzuna o beklenen elin dokunmasını ya da kapıda kilit olarak durmasını ister aslında..
Güvenmek, çok güvenmek ister erkekler..Sevildiğine, sadakâte, saygınlığa gözü kapalı eyvallah demek ister bir erkek..
''Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez.'' demiş ya Süreya.
Artık kimseye ait olmak istemez biten bir ilişkinin ardından erkek.Çünkü aşka ve kadına inancı kalmamıştır.Yeniden başlamak içinse artık köprünün altından çok sular akmıştır..
''Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar. Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır. Genellikle ne cevap alır? Abuk-sabuk konuşma! Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır.'' demiş ya Süreya..Çok da doğru demiş..
Çok erkek bu inceler incesi nükteyi göremediği için, koynuna alıp okşadığı, seviştiği, yalnızca kadının bedeni olduğunu asla farkedemez..Artık sahip olduğu yalnızca bedenidir, ruhu, kalbi ve kişiliği değil..!
Kadına ''abuk-sabuk konuşma'' diyen bir erkek, kadını yalnızlığın, aşksızlığın; dahası, avare bir ölümün kucağına ittiğinden habersiz her şeyin ilk günkü gibi yerli yerinde olduğunu sanır.Oysa artık kadının gözünde böyle bir erkek yoktur..
Ya her an arıza çıkaran ve kocasını bezdiren bir kadın..?
Ne zaman aynaya baksa adam, ''yaşlanıyorum bu kadınla Allah'ım'' diye sessiz avazlarla gönlüne akıtıyorsa hicran yaşlarını..
Kanmışlığına, hayal kırıklığına derin nefeslerle en öldürücü darbesini çekiyorsa sigarasının, pencere kenarında gökyüzüne bakarken..''Sofra hazır aşkım''daki ne sofrasının, ne de aşkın birbiri ile bir bağlantısı kalmamıştır..Kadınla erkeğin kalmadığı gibi..
Artık eve mutlu bir özlemle gelemez adam, eli kolu dolu olmasına rağmen, gönlü boşalmış, boşamıştır o kadını..Çünkü onu kapıda saygılı, sevecen bir aşk beklememektedir.Emekleri küçümsendiğinde, çabaları yok sayıldığında, bir erkek sessizce ölüyor, aşk bahçesinin çiçekleri susuzluktan kuruyordur..
Bir de adam, yalnızım sana rağmen bu evde dediğinde kadın dudak büküyor ve gözünü dizisinden ayıramıyorsa; gözü mutlu çiftlere, erkeğine olması gereken ölçüde sarılan kadınlara, bazen kıskanç, bazen imrenerek, bazen de kahrederek bakar erkek.Benim bu adamdan fazlam var eksiğim yok, ama bunu görmeyen nankör bir kadınım var diyerek !
''Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur. Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.''demiş ya Süreya..
Sanki erkek bundan farksız, sanki erkek taşmış gibi..Bu evliliği yalnız yaşıyorum sözü umursanmadığı gibi, yenilenemeyen bir evlilikte, erkek vaktinden önce eskir..!
''Kadın susarak gider!''
Erkek suskunlaşarak, susayarak bir aşkın hasretine gider..Ama erkek gittiğinde sadece kadından gitmez, yaşamaktan da gider..Serseri bir yaprak olur, kendisini isteyen kadınların gönül kapılarının önünde sürüklenen ve kadına inancı olmadığı için de artık hiç bir kalbe, kalbini vermek istemeksizin son nefesini bekler..!
Bir erkeğin hayal kırıklığı ile bir kadının hayal kırıklığı aynıdır aslında..Bazen giden kadın, bazense erkektir ve bunun için ille evin kapısını vurmak gerekmez.Aynı evde biten bir birliktelik, bazen çocukların hatırına, bazen düzen adına ama tükenmişlikler içinde, aldanmışlığa adanan ömre yanarak sürer gider..
Kadın kapıyı çarpmadan da ''susarak gider'' adamın gönül kapısından.Adam onu her sevdiğinde, kendisine ait sanma gafleti ile, kendisine susmuş gözlerdeki sevgisizliği, aşksızlığı ve belki ihanete kapı aralandığını göremeden yaşadığını sanır..
Ve kadınla erkek arasındaki en önemli fark, erkek gitse de, dönebilir; kadın gitmişse asla..!
Kadın susarak, adam susayarak, giderler..