Yaşam şeklimiz değişti.
Artık birbirimizi görmüyoruz.
Konuşurken bile, birbirimizin gözbebeklerinin içine bakmadığımız için, göz pencerelerinden ruhumuzu göremiyoruz.
Birbirimizle TV haber ve dizileri üzerinden ve tabiki yine yüzümüze/gözlerimize bakmadan konuşmak yadırganmayan bir yaşam, diyalog şekli oldu !
Eski Türk filmlerinde adamın, kadına sırtını dönerek bize bakarak konuştuğu sahnelerle dalga geçen bizler, aslında şimdilerde sürekli o sahneyi tekrar tekrar oynuyoruz.
Birbirimizi yeterince tanımıyoruz ve tanımadığımızın farkında bile değiliz.Tanımak aklımızın ucundan bile geçmiyor !
Gözlerimizi kullanmadığımız için, o gözlerin arka planı olan gönüllerimizi de ıskalamış olarak günlere gün ekliyoruz.
Yaşam şeklimiz değişti...
Artık, plastik nebatlar gibi, ya da uzaylı robotlar gibi olduğumuzu fark etmemiz için bize benzemeyen birilerinin bizi, bu durumdan bir şekilde kurtarıp; ait olduğumuz gerçek yaşama çağırması lazım. Direnmiş olmamıza aldırmadan..!
Birbirimizden çok hazettiğimiz de söylenemez!
Sanki, zoraki katlanıyoruz birbirimize (hatta kendimize.) Samimi değiliz, ya çıkarlarımız, ya da mecburiyetlerimiz bizi, sırtı (ruhu) dönük yapıtların, kahramanlarına dönüştürüyor !
Ruhun penceresi gözlerimizin içine bakmayı unutalı çok uzun zaman oldu. Televizyonu evimizin baş köşesindeki tahtına oturmuşluğumuzdan şikayetimiz yetmiyormuş gibi; bir de kucaklarımıza adına bilgisayar denen aletleri, olmadı ellerimize aklımızı sürekli meşgul eden telefonları tutuşturdular...
Akşam oturmalarını dizilerimiz kaçmasın diye kaçırıyoruz...Yani komşuluk ve akrabalığın da başı sağ olsun !
TV'ye karşı olanlarımızın alternatifi yaşasın lap toplar !
Kısacası dövmeler,küpelerle dans ederken; TV'ler de lap top-telefonlarla raks halinde !
Kim bakar bir dostun gözlerine !