Nihayet bahar kokulu rüzgarlara açmaya başladık pencerelerimizi ve ruhlarımızı...
Ne muazzam koku, sarhoş edici...Bahar kokusu ile zıddı olan kar kokusuna bayılıyorum.
Bir de hep içimde ukdedir, bir gül mevsimi Isparta'ya hususi gül bahçelerinde mest olmak için gitmeliyim...
Gül demişken,Mesnevi'de geçer : ''Allah ile olmak isteyen evliyanın huzurunda bulunsun."
"Gül mevsimi geçince gül kokusunu nereden alacaksın?
- Gülsuyundan..."
"Gül; Hz.Peygamberimiz (sav), Gülsuyu da, evliyaullahtır.''
Belki de ruhumuzun güle hasreti bundandır, biz fark edemesek bile...İçimizde şakıyan bir bülbül var, kafesinde ve gülistana hasret besteler dizmekte...
Isparta, Konya,Urfa...şöyle gül yollarına düşmek lazım...Gezmek için uygun zamanlar, sıcaklar bastırmadan...Yoksa nasipte varsa kalırsın sonbahara hazana...Kim erer, kim kalır...İstemek başarmanın yarısıdır derler, iste ki olsun...
Dualarına inan, ısrarcı bir samimiyetle.
Geçen gün Taraklı ilçesine gittik. Tertemiz sokaklarda, tertemiz insanlar arasında Osmanlı şehir dokusunun temsilcileri tarihi evler arasında ılıman bir iklim...
Ve zaman ne çabuk devretti,koskoca sandığımız bir yıl geçti, mübarek bir iklime girdik bugün...Receb-i şerif ayına bismillah...
"Allah'ım! Recep ve Şaban'ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır" (hadis meali)
Aklımda bir konu yoktu, bu yazıya bahar kokuları sebep olmuş olabilir, ya da hiç bir şey...