Çok önemli altı çizilecek bir makale buldum. Okudukça yer yer sizler için kalın çizgilerle özet hale getirmeye çalıştım. Bu yazıyı şahsında hafızlık ünvanına ve elbette nimetine erişmiş hafızlara ithaf etmem elbette durduk yere değil.
Demek ki ihtiyaç hasıl oldu. Şahsen hayatım boyunca en çok imrendiğim ve hayıflandığım şey ilmiyle amil,takva ve çok güzel içli kıraat eden hafızlar...
Öyle olan hafızlar zaten sohbet etmenize ihtiyaç olmaksızın,halleri ve içli okuyuşlarıyla,mazbut ahlaklı vakur halleriyle yıldız gibi parlıyorlar. Aşağıdaki yazıda derine inilmese de, önemli noktalara dikkat çekilmiş.
Derinden bir remz olarak şunu eklemek hadsizlik olmaz inşallah : Hafız ismi Allah'ın El Hafız ism-i şerifidir. Anlamına bakalım : Koruyup gözeten, kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, kullarının yaptığı işleri bütün tafsilatıyla bilen; kullarının niyetlerini ve gönüllerinden geçenleri bilen, Kendisine gâip ve gizli olan hiç bir şey bulunmayan, hadisatı eksiksiz kaydedip hesaba çekmek üzere muhafaza eden, has kullarını helâk ve şer yerlerinden muhafaza eden, kudretiyle, her şeyi dengede tutan demektir.
Anlamı üzerinde de dur, tekrar tekrar tek tek oku..!
Sen de Kur'an ayetlerinin gaibine esrarına girebilirsin bir büyük kapıdan, çünkü sen hafızsın. Seherlerde namazlarda uzun uzun kıraat etmelisin. Gece teheccüd ile ayetleri gönül yaşları ile ıslatmalısın,ıslatmalısın ki,yeni yeni yeşil bahçelere açılsın ruhun...
El Hafız olan Allah, hafız kulunun kalbinde, yapıp ettiklerinde tasarrufta !
Şimdi işbu hafızlık nimetine uygun hayat sürmeyeni, o hafızlık nuru kör eder !
Nûr, zulümata evrilir !
Ceza olarak !
Allah bundan korusun. Amin.
Değil mi ki, Allah (cc) sana bu büyük nimeti, zenginliği bahşetti. Söz gelimi Türkiye'de 80 milyon içinde 121.270 kişiden biri eyledi...
Değil mi ki, seni hafızlık nimeti ile cennete koymakla kalmıyor 10 kişiye de şefaat edebilme mükafatı veriyor...
O zaman nefsinin bahanelerine sığınmadan, kendini ve sana verilen büyük nimeti görerek,şükrünü takva bir hayat ile eda etmelisin.
Prof. Dr. Altıntaş, gülün diğer hususiyetleri hakkında da şunları söyledi: "Gül kokusu hafızayı ve belleği kuvvetlendiriyor. Eski zamanlarda hafızlar mutlaka gül koklarlarmış. Kolay hıfz etmek, ezberleyebilmek için Kur'an-ı Kerim'lerin arasına hep güller koyarlarmış ki daha kolay ezberleyebilsinler."
Uzattım mı, işte o iktibas:
Hafızlık Allah-u Teala'nın Bir Lütfu ve İkramıdır.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Çollak, hafızlığın Allah(celle celalüh)`ın bir ikramı ve lütfu olduğunu söyledi ve hafızlara çeşitli tavsiyelerde bulundu. Doç. Dr. Çollak, Kur`an ile meşguliyeti en yoğun bir seviyede sürdürüp, ömrünü böyle ulvi bir hizmete vakfeden bir hafızın, ehlü`l-Kur`an (ehl-i Kur`an) olarak vasıflandırıldığını belirterek, `Onun hayatı hep Kur`an`dır; hem okur hem de okutur. Geniş ilmi müktesebatı yanında; sözü ve özü, yaşadığı her hal ve davranışı, Kur`an ahlakı ile bezenmiştir. Kur`an`ın vakarı ile etrafındaki insanların derin sevgi ve hürmetini kazanmış, örnek Kur`an şahsiyetidir` dedi.
Gazetemize konuşan Doç. Dr. Fatih Çollak, hafızlara ve hafızlığa hazırlanan kişilere önemli uyarılarda bulundu: Her hafız kardeşim şunu iyi bilmelidir ki; hafızlık nimeti kendisine Allah(celle celalüh) tarafından verilmiş, ona ikram edilmiştir. İnsan ne kadar çalışıp gayret ederse etsin, hangi usül ve metodlarla çalışırsa çalışsın, Allah(celle celalüh)`ın yardım ve lütfu olmadan, altı yüz safyalık bir metnin ezberlenmesi pek kolay değildir.
Kendi kelamına yönelen, onu ezberlemek isteyen kişiye Allah(celle celalüh) kolaylık gösterir; onun zihnini açar ve ona muhabbet ve sebat ihsan eder.
Bunun ötesinde hafızlık kolay bir iş değildir; herkesin başaracağı bir çalışma değildir. Allah(celle celalüh), hafızlığını dilediği kimseye, onu isteme iradesini ve azmini verir ve onu muvaffak kılar. Hafız kardeşlerim bu noktayı asla unutmamalıdır.
KADRİNİ BİLMEYENDEN, HAFIZLIĞI GERİ ALIR !
Allah(celle celalüh), verdiği bu nimetin kadrini bilmeyenlerden onu geri almasını da bilir. Bu hususta Hazreti Peygamber`in bir hadisini hatırlatmak isterim. Buyurdular ki: ''Kim Kur`an`dan bir ayet ezberler ve daha sonra onu unutursa `unuttum` demesin, `bana unutturuldu` desin.` Bu hadiste özellikle hafız kardeşlerimizin alacağı nice ibretler vardır. Allah(celle celalüh) Resulü`nün bu tesbit ve uyarılarının satır aralarında şu noktalara işaret vardır ki, bizim daha önce ifade etmeye çalıştığımız tesbitleri teyid etmektedir.
`Ben seni, Bana en yakın kullarımdan kılıp, hafızlık nimetini ihsan ettim. Binlerce ayeti hafızana yerleştirdim ve seni yürüyen Kur`an yaptım. Seni kelamımın koruyucusu yaparak, seçkin kullarımın arasına kattım; sana özel bir misyon yükledim. Fakat sen hafızandaki ayetleri tekrar edip okumadığın için, bir süre sonra unuttun; bu nimeti önemsemeyip kıymet bilmedin. Ben de senin hafızandan o ayetleri silip attım. Dolayısıyla senin `unuttum` demek gibi bir hakkın, bir lüksün yok. Sen ezberlemedin ki unutasın. Onları sana ezber etmeyi müyesser kılan Allah(celle celalüh), hafızandan aldı ve unutturdu. Kıymet bilmedin; Allah(celle celalüh) da elinden aldı. Sen ancak `unutturuldu` diyebilirsin.`
Çünkü `unuttum` ifadesinde bir hafiflik vardır. `İstersem okur, istersem terk eder ve unuturum` gibi hadiseyi kendine mal etmek hafifliği ve ciddiyetsizliği vardır. Ezberleten Allah(celle celalüh) olduğu gibi, unutturan da O`dur. Hafız kardeşlerimizin bu mühim nokta üzerinde düşünmeleri gerekir. Dünyanın en büyük nimetinden mahrum olmak ne kötü bir durum ve talihsizliktir.
HER GÜN TEKRAR YAPIP GÜÇLENDİRMELİ
Hafız kardeşlerimiz her gün hafızlık tekrarı yapmak suretiyle, ezberlerini kuvvetlendirmeleri gerekir.
Günlük belirli miktarlarda okuyarak yahut dinleterek veyahut namazlarda kıraat ederek, bunu yapmaları gerekir. Gerçek hafız, istenilen yerden hiç tereddüt etmeden okuyabilen, bir iki kez göz geçirdikten sonra her yerden aşr-ı şerif okuyabilen, kendisine sorulan ayetlerin yerini bilip, hemen ardından hiç teklemeden okuyabilen kişidir. Gerçek hafızın hıfzı çok kuvvetli olmalıdır.
KURU KURUYA `HAFIZIM` DEMEKLE OLMAZ!