''öd tengri yaşar kişi oglı kop ölgeli törümiş''
Orhun abidelerinden Bilge Kağan tarafından kardeşi Kül Tigin'in bir çarpışmada ölmesi üzerine yasını tutmak için yalnız başına otağına çekilir ve düşünceye dalar. Ulaştığı sonucu bu cümleyle özetler.''Zamanı tanrı yaşar, insan oğlu hep ölmek için doğmuş /türemiş / yaratılmıştır''
Bilge Kağan, 725 yılında kayın pederi ve akıl hocası Tonyukuk’u, 731 yılında ise kardeşi Kül Tegin’i kaybetti. Bu iki Türk büyüğü, Göktürkler üzerinde büyük üzüntü bırakırken Bilge Kağan’ı da derinden sarmıştı. Orhun Kitabelerinde ise Kağan’ın duyduğu acı şöyle ifade edilmiştir:
”Küçük kardeşim Kül Tegin öldü. Görür gözüm görmez, bilir bilgim bilmez oldu. Zamanın takdiri Tanrınındır. Kişioğlu ölmek için yaratılmıştır. Kendimi bıraktım, gözden yaş akıtarak, gönülden feryat ederek yanıp yakıldım”
Zamanın takdiri mi zamanı yaşar mı dedi, şahsen emin değilim. Bu sözün söylendiği yıllarda sanırım Türkler henüz Müslüman olmamışlardı.
Burada izafiyet teorisine; zamanın, Einstein'a Descartes'a,Galileo'ya göre işleyiş biçim ve teorilerine de girecek değilim, ilgilenen araştırır. Zamanın değişken işleyişine, Kurani delilere ve tefsirlerine de... (Secde:5, Mearic:4; Mülk:16.17) Çok bilimsel havada bir makale derdinde değilim ve zaten o kadar ne bilgim ne de yazma isteğim var!
Uzun yazılar okunmadığı için sadede geleyim. ''Allah (cc) zamandan ve mekandan münezzehtir.'' bu ehl-i sünnet İslamının itikada müteallik temel prensiplerindendir.
Zamanı da mekanı da yaratan Allah'tır. Zaman çarkı, kader gibi biz yaratılmışları kuşatır. Oysa Allah bir şeyin içinde de değildir, dışında da...Çetin konu!
Sevgili Peygamberimiz (sav)'in miraçta vardığı ve Cebrail (as)'ın geçemediği son noktada Kab-ı Kavseyn makamında Rabbimiz ile mükâlemesi zamansızlık ve mek'ansızlık buudunda vuku bulmuştur. Öyle ki onca uzun seyahatin, geçen sürenin ardından yatağına döndüğünde mübarek vücutlarının ısısı hâlâ yataklarından silinmemişti. Modern, seküler aklın kavramasının zor olduğu duraklardan biri de zaman kavramı...Kader gibi, ruh gibi...Bilmenin zirvesine çıktığınızı sandığınız anda, yine en başta, tırmanma noktasındasınız ve bazen daha da aşağılarda!
Hele tayy-i zaman, tayy-i mekân konularına hiç dalmayalım! Ama şu kadarını söylemeliyim, filmlerde kurgu olarak zaman makinesinde yolculuk aslında insan tahayyülüne düşen bir hakikattir.
''Allah (cc) zamandan ve mekandan münezzehtir.'' ne demektir sualine kısaca temas ederek noktalayalım: Allah'ın celle celalüh, zatı ezeli sıfatlarını ancak dünyadaki aklımızla kavraması imkansız olarak bilgi olarak bile bilen birisi, ''zamanı tanrı yaşar''' diyemez. Son derece sakıncalı bir sözdür! Sonsuzluk Allah'ındır. O, ezelde de hep vardı; ebediyette de hep olacaktır.
Zamanda yaşamak bizler için Hay ve Layemud olan Allah'ın takdiri, lütfü keremidir.
Allah sonsuz diri olandır ve varlığı zatındandır.
Bizi de ''ruhundan üfürüp'' varlık alemine getiren, zamanın (dehr) içinde yüzdürendir.
Zamandır yüzümüze kırışıklar, çentikler açan, belimizi büken. Bizi ''halden hale koyan!''
Allah mekandan da münezzehtir. İstiva ayetlerini de (Taha:5 gibi) doğru anlamak gerekir yoksa ötesi küfür! Zira mekân tutma vasfı cisimler için geçerlidir, haşa Allah yaratılmış cisim değildir ve O ilmiyle her yerdedir. Bunlara olduğu gibi topluca iman ederiz, teviline girmeyiz.
Sözün özü, zaman ve mekan mahluktur, yani yaratılmıştır. Zamanın çarkları içinde yaşamak biz yaratılmışlar için Allah'ın takdir ettiğidir.
Not: Allah'ımızın bilinen meşhur 99 ismi şerifi varken bizler O'na tanrı demeyiz.