"Saygıdeğer Murat Hocam,
Ey Şair gibi serilere kadar bloğunuzu hatmeden ve kitabınızı okumuş biri olarak, pek çok kıymetli okur mektubu (kitabınızın sonlarında olduğu gibi) alan zatı âliniz için aşağıdaki denemem yayınlanacak derece olmayabilir. Yine de paylaşıp görüşünüzü almak istedim. Benden yazar olur mu?"
*
Bunu düşününce de yüzümün her çizgisine sirayet eden garip bir tebessüm yayılıyor istemsizce..
Nasıl oluyor da bu şekilde ruh iklimime dahil oldunuz efendim..
Gönlümü çalmaya hiç utanmadınız mı?
Ruhuma bu şekil tesir etmeye nasıl cüret ettiniz..
Sorarım size..?
Ama bu haksızlık, düpedüz haksızlık ve kalp hırsızlığı..
Yaşamak arzusu ile sıkışıp kaldığım mahzenimden beni çekip çıkaran o sonsuz hislerim yeni hayat belirtilerim tüm geçmiş izlerimi sildi..
Azade gönlüm bu kez size âmâde..
Görmezden gelmeyiniz lütfen..
Üzmeyiniz şu mahzun gönlü..
Hâsıl olan kalp çarpıntılarıma sebep şeffaf bir ipek gibi mes’ut gönlümü virane etmeyiniz efendim..
(Arkası yarın..🙈)
Feride"
Kelimelerinizi çepeçevre sarmış duygular. Stefan Zweig'ın çok sevdiğim eseri Bilinmeyen bir kadının mektubu'nu anımsattı.
Evet Ey Şair serisi de çok güzeldi. Hep derim ya, unutulmuş bir kıyı kasabasında eskimiş eski bir iskele gibiyim, gemiler, tekneler uğrar geçerler. Demir atmalarına ruhsat yoktur.
Ve gelen edebi yazılarınızı da üzerime alınmam, şair ruhların ilhamı der ve kıymetli bulurum. Kaleminize bereket, teşekkür ediyorum. [MM]