27 Haziran 2013 Perşembe

Alışamadım.

Anladım ki, bu can bu bedenden çıkmadıkça, kendimle olan kavgam sona ermeyecek...

Nefsle savaş ''en büyük cihad'' buyurdu o gül kokulu güzel Peygamber-selamların en güzeli O'na olsun- düşmanla çarpışmadan dönerken...

Her şeyden, herkesten kaçar da insan, kendisinden asla...

Bazen aynalar kirli gözükür gözüne, göz göze gelmekten kaçınır insan !

Hatalar, keşkeler film şeridi olur da, hala nasıl uslanıp akıllanmaz insan..!

Çok iyi birisin dediklerinde :

- Hayır ben iyi biri değilim, yalnızca iyi olmak isteyen ve olamadığını bilmenin verdiği huzursuzluğu içinde taşıyan belki yalnızca iyi niyetli biriyim, insanlara zararım dokunsun istemem...gibi bir şeyler geveliyorum...

Çünkü iyilik nedir, iyi insan nasıl olmalıdır sorusunun gerçek cevabını çok iyi biliyorum, nasıl kendime iyi insan oluşu layık görebilirim ?

Şu dinlediğiniz Gülay'ın şarkısına takıldım bugünden beri..

''uzun uzun anlatamam her şeyi
böyle olsun istemedim bende
sakın kal deme bana
gidiyorum alışamadım bu kente
sakın kal deme bana
gidiyorum alışamadım bu kente
suskun deniz boyu martılar
eve yalnız dönüyorum bende
sakın kal deme bana
gidiyorum alışamadım bu kente''

Alışamadım bu dünyaya ben de işte, hatta kendime de...Belki de normal bir psikolojik yapım yoktur, kim bilir...?

Ne de olsa, dünyada her 4-5 kişiden biri psikolojik bir hastalığın- hafif ya da ağır- tanımına uyuyormuş...

Belki de aldığım yaralardan, artık gün yüzüne çıkacak mecalim kalmamış da olabilir...

Manen zenginleşmek lazım, başka çaresi yok. Bunun yolu neyse, bulmak lazım, zira birbirine benzer, zarar dolu günlerin akışı başka türlü değişmez...

İşte yine bir çırpıda gün akşam oldu...