30 Mart 2015 Pazartesi

Canım



Sen bana ''canım''dediğinde içimdeki şenlikleri, bayramları görsen, ömrünce ''canım'' makamında; ne kadar kaprisim, nazım, yanlışım varsa, hiç birini göremezdi o mana okyanusu gözlerin...

Bir kere ''canım'' deyişin için ne çok bekledim senin gönül kapında, yıllarca...

Bu ''canım'' deyiş, sokakta adres sorup teşekkür ettiğin çocuğa deyişin gibi olmamalı...Annene ya da bir arkadaşına dediğin ton ve renkte de olmamalı...

Sevgilin kimse, kime aşıksan, kime yanıksa için, işte o ben olmalıyım ve bana ''canım'' demelisin...Bak içim nasıl eriyor senin ''canım'' deyişinle...

Yalnız dilin değil, gözlerin de ''canım'' diyerek bakmalı bana, yalnızca bana...
Bu kelimenle tutunmalıyım hayata yani sana...

Sen ''canım'' dedikçe, şımarmalı, kısa pantalonumu giyip sokaklarda çember çevirmeli, ip atlamalı, top oynamalı, saklambaç ile sana, tekrar tekrar sana saklanmalıyım...

Bana ''canım'' de, serserim de...İçimdeki haylaz berduş salaklaşsın, yine, yeni,yeniden aşkına pervane yangınlarda yansın... 

Mecnun ötelerden bize bakıp, Leyla'sına, çöllerin yangınlarından sonra, modern zamanların gerçek aşıkları da onlar desin; bir ''canım'' deyişe can verecek adam gibi adamlar hâlâ var, desinler...

Bana öyle bir ''canım'' de ki; canım avuçlarında can versin.!