27 Şubat 2019 Çarşamba

Herkes biraz Zeze'dir.



Herkesin içinde bir Zeze ve her Zeze'nin kesilmiş bir ''şeker portakalı'' vardır.

Yıllar önce Necip Fazıl üstadın galiba ''Bir adam Yaratmak'' adlı piyesinin sonunda : ''ne yapayım anne, kestiniz incir ağacımı!'' diye finale mıh gibi çakılan sözleri ile nasıl da ağlamıştı çocuk kalbim katıla katıla...

Hemen her insanın hayatında ''mıh gibi, unutmuş gibi,'' bazen de ''affetmiş gibi'' yapılmış unutamadığı derin  acılar/anılar vardır.

Orada incir ağacı, burada şeker portakalı, şurada nar...

Az önce Vasconcelos'un baş yapıtı olan Şeker Portakalı'nın filmini izledim. Kitap gibi olmasa da, Zeze rolündeki ''veleti'' bazı bazı kendime benzettim. Ben de, kitapçılar çarşısından kitap alır, okur, sonra kapı önünde sergi kurar satar, kârıyla gazoz ve ''püsküt'' alır, sermaye ile yine kitap, yine okur satardım...

Zeze gibi içli, kendi dünyamda, kendi yalnızlığıma her fırsatta kaçardım. Annemin sırdaşı, yoldaşı idim. Bana daha ilkokul çağlarımda çok güvenirdi annem. Hâlâ da öyleyiz.

Zeze gibi yaramazlıklarım çok olmadı ama, onun gibi ağlamışlıklarımla doludur çocukluğum. (Belki bu kısmı silerim. Hiç bir zaman kendimi tam yazamadım ki, utandım ya da gurur yaptım.)

Zeze'ler kadar fakir değildik ama zengin de değildik. Orta halli, ele güne muhtaç olmadan büyüdük.  Mesela yaz tatilinde kendi bisikletimi kendim su satarak almayı amaç edinmiş, ailemden bunu kabul etmemiştim. Bir şey başarmak istemiş ve başarmış, eve yük olmamış, 3 ayda senetleri ödemiştim. (Bunu annemle bugün konuştuğumuzda aslında bizim durumumuz sana bisikleti peşin alacak kadar iyi idi ama sen istemedin, der.)
Bisikletimin jantlarını parlatırken, yüzümde bir gurur taşıyor muydum bilemem ama, mutluydum.

O zamanlar bahçeli evler, boş arsalar çoğunluktaydı, derken, yazlık sinemalar gibi onlar da kaybolup gittiler.
Şehirler betonlaştıkça, o betonların izdüşümü insanların kalbine düşmeye başladı!
Hassasiyetlerden, ilgiden, sevgiden,saygıdan, yüksek katlara taşınmaya başladı insanlık!

Zeze'leri görün, tanıyın, iyi tanıyın!
Onların gönlü büyüktür, sizin başlarını okşayan avuç içlerinizden ve cüzdanınızdaki paralardan daha büyük.

Zeze'ler her yerde var ve artık daha çok ve daha ezilmiş ve mutsuzlar!
Organları için kayıp binlerce Zeze sadece Avrupa'da var!
İsrail hapishanelerinde yürekleri büyük olduğu için, büyük sanılan henüz ergen olmuş yüzlerce Zeze soğuk taş duvarlar, demir parmaklıklar ardında...

Zengin komşusuna, tülün ardından iç çekerek bakan Zeze'leri görün!
Baba şefkati ile bir ömür yanan Zeze'lere anne olun,baba olun, can olun, yoldaş olun!
Zeze'leri babalarından, annelerinden ayırmayın!
Kendi şahsi kininize Zeze'leri koz yaparak ziyan etmeyin!

Ah içimin Zeze'si!
Bıraksam daha neler saçmalayacaksın, hadi burada bırak!

Ah içimin Zeze'si!
Yine diyorum; büyümedin gitti!
Keşke büyüseydin!


____________sözlerini bilmiyorum ama yazarken alttaki iki şarkı döndü durdu.

https://www.youtube.com/watch?v=eDuZWJ5Uz2I

https://www.youtube.com/watch?v=jnTaMgrw24Y