1 Mart 2020 Pazar

Ey Şair! [4]


''Sevgili Şair,
Sözlerin çağlayışını oluşturmadıkça kanım çekilmeye devam edecek  gibi... Her sözün uyumlu ahenginde dans edişler... Her seslenişte eriyen bir mum gibi ruhum...
Her karanlıkta aydınlık bir yüz oluşturan ey siz... Söylenecek ne çok söz var. Susmak... Ah susmak ne kadar doğru bilmiyorum. Ne kadar hazan bitmiş olsa da sanki hala evrenin ağlayışlarındayım. Ve siz ilkbahara yol almaktasınız. Ben ise zamanın lahzasında bile değilim sanki...

Sevgili Şair,
Sözcüklerin can çekişlerini içinde yazmaya çalışıyorum yine. Ne kadar yetebilir ki sözcükler kendimi ifade etmeye..? Ne kadar uzak kalabilir ki insan iki gözün çağrışlarıyla... Gönlünün gidişlerine, uzaklığa bakmadan kalışlarına ruhunda...
Hiçbir sevginin ihtiyacı yok karşılık görmeye... Kalpten kalbe  yol alırken izin alışlara... Siz demez miydiniz: "...hatta serseri sevmelerin olmalı... " diye. Ne kadar denk gelir dediğinize bilmem ama... Izinsiz, paldır küldür uğruyorum gönlünüze,alıp almamak size kalmış... Ben kapıyı tıklatırım açana kadar... Yüzsüzlük diz boyu bende zaten... Yüzsüzlük demişken geldi aklıma  ne çok hata yaptım bundan dolayı . Benimkisi " keşkeye" mahkum olmamaktı...  Kimi zaman iyi sonuçlar doğurmasa da dediğim gibi " Keşkeye mahkum olmak istemiyorum... "

EY ŞAİR!
Duy sesimi ve beni anla..! Söz kuyumcusu değilim ama sözcüklerim bizzat gönlümden pare pare dökülüyor kağıt dediğimiz nehre bütün berraklığıyla... Ve buna rağmen duyguların kaleme işleyememesi çok acı... Her haykırışın insanın içine kaçması ve kişiyi   zehirlemesi gibi... Her koşmaya çalıştığında ayaklarının tutmadığını bilişi gibi... Her an nefes almaya çalışıp ölmüş  olduğunu fark ettiği gibi insanın...

Sevgili Şair,
Yüreğimin çığlıklarını, haykırmaya gücüm yok... Kim bilir bunların size ulaşma olasılığı bile meçhul...
Nefesim git gide daralıyor. Suskunluğun başladığı yerde yaşamaya hüküm kalmıyor... Ardı ardına suskunluğun hükmünce  ölüyorum... Ruhun çöküşü yavaş yavaş başlıyor sanki... Haykırışlar yavaş yavaş zehirliyor bedenimi...

Ey Şair,
Olursa eğer ben sizden önce gidersem  ve bilirseniz yok olduğumu beni arada anın da ruhuma dua, toprağıma su olsun sözleriniz... Böyle söyleyince Fuzuli 'nin " Su Kasidesi " geldi aklıma. Bir beyitinde :

"Dest- bûsi arzusiyle ger ölürsem dostlar
Kûze eylen toprağum sunun onunla yâre su"

Oysa bu bir naat idi ve Peygamber Efendimiz(s.a.v. ) ' e  itafen yazılmıştı. Neden gelmişti ki aklıma bu beyit..? O gül kokulu, günahsız diye bildiğimiz, kutsal kitap Kur'an-ı Kerim'in açıklayıcısı, son peygamber ve bizim rehberimiz. Ona sunulan bu sözleri bir an nasıl kendime sayarım . Nasıl bir tutarım kendimi? Şuan kendimden utandım. Nasıl  döküldü ruhuma bu sözler..? İyice karışmadan her şey birbirine  kapatmalı bu konuyu...

Sevgili Şair,
Sözcükler kendinden geçerken  ben de saçmalamaya başlıyorum sanırım... Eminim geçiyordur aklınızdan bu... Şairim, bu sevdada boğulur insan... Bu sevdada , ah bu sevdada sözlere gerek var mıdır ki ? Sözcüklerin anlatamadığını gözler, gözlerin anlatamadığını ruhlar anlatamaz mi ? Ya ruhlardan sonra... Ne gelir ki elden anlatamadıkça... Karıştıkça nefesler birbirine,vurdukça kalbin saati tam kavuştuğunda... Daha nasıl anlatabilir ki insan başka çare kalmadıysa...

Şairim,
Bir gün kasıtlı olarak gidersem o kişi ben değilimdir. Ya DNA' m bozulmuştur ya da kalbim... Ben ve gitmek... Çok uzak geliyor bana genellikle kalan olduğum için... Ah zaman  su gibi akıp gidiyorsun ve sormuyorsun " Bir isteğiniz  var mı? " diye belki  sana " Dur ,şimdi akma " diyeceğim. Ah zaman doğru mu duydum? " Zamanı istediğin anda tekrar edebilirsen zaten akmaz." diye mi söyledin?  Haklısın aslında... Şairim kusura bakmayın bir anda girdi ortaya zaman,hoş  görün... Nerde kalmıştım..? Gitmek ve veda,sevmediğim şeyler bunlar... Hüzün dolu şeyleri sevmem zaten ama hep hüzün doluyum bu da çok değişik... İnsan sevdiğini ölüm dışında vedaları bırakmamalı bence... Sevda dediğimiz şeye tutulmalı,hayatın zorluklarına beraber el atmalı ve dünya dertlerini beraber aşmalı... İyisiyle kötüsüyle yani... İyice saçmalamadan sussam mı  acaba? Kesinlikle susmalı...

Şairim sanırım cümleleri  sonlandırmalı  ve bunu size ulaştırmalıyım.  O kadar çok isterdim ki şuan bunları yüzünüze söylemeyi ancak iletişimim (karşılıklı konuşma olarak) sözcüklerimden daha beter. Her anın bir sonu her yazının da bir başlangıcı vardır. Bunu şuan kendimi ifade etmeye çalıştım başlangıcı diyelim.

Sevgiler...''