Nicedir daha çok susuyorum! Sanki daha bir neşesizim!
Eskiden en azından maskeden bir neş'em, sahteden de olsa patlattığım bir kahkaham bulunurdu yedeğimde..!
Bu ara rol yapmayı beceremediğim için, hal-hatır sormalara fazla takılmadan, geçiştiriyorum onları, günleri ve çok şeyi..!
Her geçen günü arıyor muyum, bundan da pek emin değilim!
''Müjdeci rüyaları!'' kaybettiğim zaman anlıyorum berbat bir durumda olduğumu..!
Gökyüzüne bakıyorum, uzaklara dalıyoum. Gri ve puslu... Bazı şeyleri fazla hatırlarken, bazı yakın şeyleri zamanından çok önce unutuyorum!
Kalbim sana neler oluyor diye sormak da istemiyorum!
Yokmuş gibi olmak, fark etmiyormuş gibi yapmak mecburi bir seçenek olarak yol kesici!
Her şeyi anlamak bazen iyi ve bazen çok kötü olabiliyor!
Kavramların asli hüviyetleriyle yerlerinde unutulup, üzerlerine naftalinler döküldüğü ama gözyaşlarının unutulduğu bu sefil çağda; unutmak da, unutuluş da, yalnız hafıza-i beşer işlerinden addedilince, söyleyecek fazlaca bir söz de kalmıyor..!
Bildiğim ve emin olduğumu sandığım bir şey varsa, o da normal insanlar gibi olmadığım, olamadığım ve bu zamana hiç ayak uyduramadığım! Üstelik bu iyi bir şey de değil! Sıra dışı olmayı meziyet sanan bu çağın anlayışının aksine; herkes gibi olmak, geçimli, anlaşılır, her şeyden memnun ve mesut olabilme kapasitesi ile yaşayanlar, gözlerini kapar kapamaz uyuyabilenler ne mutlu insanlar!
Fikren sıra dışı olabilir insan, hayatın farklı çizgilerini istemese de görebilir; farkındalık dediğimiz bilinci, şuuru çok açık olabilir ama öyle bir marifetle bu halini saklayacak ki ne kendisi ne de çevresi bu halinden rahatsız olmayacaklar!
Nefsimi yeme-içme konusunda bir miktar (yaradılışım böyledir belki de) eğitebilmiş biri olarak annemin yemek masası için zerre endişe etmediği ''ne pişirsem yer beğenirsin, sen ne kolay insansın yavrum'' diye övdüğü ben; keşke hayatın her alanında kolay olabilseydim.
Tuhaf bir adamım! Hayatım tuhaflıklar zinciri! Bir çok şeyi bildim ama geç anladım! Bir çok şeyde de geri ve geç kaldım! Kendimi her zaman acımasızca yargıladım! Dışarıdan bakanların gördüğü o ''şımartılmış adamı'' sen bir de kendi dünyasında gör! Hatalarımı ya hiç affetmedim, affedemedim ya da zor affettim. Kendimi çok hırpaladım!
Kalbim!
Sana yazarken muhasebe yapıyoruz! Övgülere zerre aldırmıyoruz! Biz bizi biliriz, sınırlarımızı, ufkumuzu, gel-gitlerimizi, zaaflarımızı, masum olmadığımızı, pişmanlıklarımızı, günahlarımıza yanışlarımızı...
Kalbim!
İyi niyetinden, imanından ve Allah'a olan ümidinden zerre şüphem olmadı. Bu hal üzere yaşa ve öl!