26 Mayıs 2021 Çarşamba

Bu mektuba vereceğim cevap birilerini üzecek olsa da!

 


''Şair sen çok sevilmenin tadını almış, yaşamamışsın!
Ben ise bilmediğim bir duygunun esareti altında...
Sevilmek nedir?
Kalbini kırmaktan korkarım diyeni olmamış gibi... 
Duygusal travmalı bir ruh haleti...''

*  *  *

Yukarıdaki satırlar, sanki kalbimi bir satırın üzerine yatırdı, başladı doğramaya!
''Çok sevilmek!'' nedir?
Biri tarafından her şeyini feda edecek kadar ve ne olursa olsun vazgeçilmeden kördüğüm gibi bağlanmak, adanmak mı? Karşılığı olmasa bile mi? 

Belki de dediğiniz o duyguyu hiç bilmemek daha iyidir, kim bilir! 
Diyelim çok sevildiniz ama karşılık verme durumunda değilsiniz, belki ''çok sevenler'' çoktur ama sizin bir tercih hakkınız vardır ve onu da Rüveyda için kullanmayı seçmişsinizdir.

Birilerinin sandığı gibi ''çok sevilince'' şımarmak değil bu, tamam belki ego içten içe tatmin oluyordur ama o egoyu tanıyan biri için bu öyle aman aman bir konu olmaktan uzak olup bilakis karşılık verememiş olmaktan doğan keder hatta vicdani hesaplaşma ile başbaşa kalırsınız! 
Tersinden bakarsak duygusal travmanın farklı bir versiyonu olabilir. 
Kaldı ki, bir adamı kelimelerinden tanıdığını sanmakla, birebir aynı çatı altında tanımak asla aynı şey değil. ''Davulun sesi uzaktan hoş gelir!'' demişler. Uzaktan sevmek, sevilmek de böyle hoş. Her zaman dediğim gibi bir insanı tanımakla başlar gerçek sevmeler... 
Bu da ''aynı çatı ve aynı yorgan altında'' olma şartına bağlıdır. Birlikte yolculukta pekala kişiler nezaketli hallerini sürdürebilirler... Alış-verişte de... 
Aynı çatı/yorgan denkleminde görmek lazım o ''çok sevmeyi!'' 
Ne kadınlar tanıdım, hiç vazgeçmeyen, karşılık almadan, kelimelerine kelimemi bile -onların iyiliği için- vermediğim ama yıllardır sadık seven... Bazen bu hallerine ''tutku'' bu diye çıkıştığım güzel kadınlar! 

“Kaplumbağaların yol hikâyeleri 
tavşanlarınkinden daha çoktur .”   
Halil Cibran

Tespitiniz doğru: ''..çok sevilmenin tadını almış, yaşamamışsın!''
Yaşamak nasip olmadı yani aynı çatı altında! Nasip olsa o çatı çökmezdi!
Bu adamın da payına uzaklar, uzaklardan sevilmek, uzakları sevmek düştü!

Evlilik denen sütten dili yanmış bir adam olarak, yeniden sevme yoğurdunu üfleyerek bile yiyemiyorum üzgünüm... Böyle uzaktan sevelim, sevilelim. Nasılsa yakında gideceğiz..!