Ömrümün bu mevsiminde, yaşlılığı neredeyse birebir yaşıyorum!
Annem..!
Yaşlılığı ve hastalıkları..!
Gücün her geçen gün kaybedilişini ve ona bağlı olarak yaşam kalitesi ve sevincinin..!
En büyük ihtiyaçları maddi şeyler değil!
Şefkat!
Güzel söz, sarılarak kelime kelime okşamak...
Yalnız olmadıklarını hissettirmek, moral vermek!
Bunu yapmak, belli periyotlarla onları ziyaret etmek şeklinde olsa kolay...
Sürekli aynı atmosferi soluyunca, iki şeyden biri kaçınılmaz oluyor:
Ya siz o yaşlı ve hastanın moralini motivasyonunu yüksek tutmayı başaracaksınız;
Ya da birlikte tadı kaçmış uçurumlara yuvarlanacaksınız!
Şayet iyileşmesinden ümidini kesmiş ve gözünü toprağa dikmiş biri varsa karşınızda...
Gerisini anladınız!
Son cümle: Çevrenizde, akrabalarınızda, yakınlarınızda ve ailenizde yaşlı ve yalnız kim varsa mutlaka hiç bir bahaneye sığınmadan ve ihmal etmeden şefkatli, içten, gönüllü ilgi gösterin...
*
Koyuluğu artan gri günler...
Allah bu günlerimizi aratmasın..!
Aradıklarımıza da kavuştursun mu demeli...
*
Günlerdir bilgisayar açamadım. Zaman bulamıyorum şu sıralar...
Hatta mail kutuma bakmak bile bugün aklıma geldi...
Ani bastıran ve korkutan yaz yağmurları ile tanışalı beri, Serdar Ortaç'ın ''Yaz yağmuru'' şarkısını daha bir özledim...
Özledim, özlenesi ne varsa...