"Zaman yaklaşır. Öyle ki yıl bir ay gibi, ay bir cuma/bir hafta gibi, hafta bir gün gibi, gün bir saat gibi, saat ise, bir anda yanıp kül olan hurma ağacının dalı gibi süratle gelip geçer. Ayrıca o zamanda bulunan insanların seviyesi –genellikle- birbirine yaklaşmış olur. Hayırlı işler yapmamakta, kötülük yapmakta insanlar aynı düzeyi paylaşmış olur." (İbn Hacer, 13/16)
Daha dün gibiydi, kendimce her ramazan-ı şerif gününe bir şeyler yazmaya çalışmıştım.
Bir çırpıda zaman aynı noktaya dönmüş gibi.
Geçen yıldan bu ramazana mesela bendeniz evlendim.
Bir çok insan bu günlere eremedi, dünyalarını değiştirdiler...Hastalıklar, mutsuzluğun tapusunu almış insanlar...
Farkındalık diye bir kelime/kavram var. İdrak kelimesi ile eş anlamlı, sevdiğim kavramlardan.
Gördüğümüz ama bakmadığımız (ya da tersi) pek çok şeyde bu farkındalık maalesef devre dışı...
Oruç ayı en çok da bunun için var aslında, kulluğumuzun idrak seviyesini açlık vasıtasıyla farkına varmak.
Söz gelimi akşam ezanı bu mübarek ayda daha bir özel olur. Ramazan dışında onu duymayanlar da duyar, hatta bekler olur.
İnşallah bizler; sevdiklerimiz, İslam dünyası ve insanlık, gelen kutlu ayın bereketinden nasiptar oluruz.
Tüm okurlarımın, dostlarımın Ramazan-ı şeriflerini tebrik ediyorum, dualaşalım.