Bu konuda daha önce uzun bir yazı kaleme aldığım için ''Kader (evlilik de kader mi ?)'' başlıklı yazımı okumanızı salık vereceğim.
O yazımda da geçen : ''Ashab-ı Kiram’dan bir zatın Peygamberimize (s.a.v.):
''Falan kadınla evlenmek istiyorum, dua buyurun.'' demesi üzerine:
''- Eğer sana, İsrafil, Mikail, Cebrail, ve Hamele-i Arş, (as) dua etse, aralarında Ben de bulunsam, yine sen ancak, senin için yazılan (taktir edilen) kadından başkasıyla evlenemezsin.'' (Ramuz:357/9)
İlave olarak şu ekleyeyim : Bir arkadaşıma, bir arkadaşı anlatmış. Abi demiş, ben yıllar sonra karımın boyunun benden çok çok kısa durduğunun farkına vardım. İlk tanıştığımızda bunu görsem,görebilsem, büyük ihtimalle evlenmezdim..!
Demek yazılan tahakkuk edeceği zaman ki, evlilik de hayatımızdaki imtihan sorularından çetin bir sorudur, adamın gözü kör oluyor. Hani sevene,aşığa, dünyanın en çirkini de olsa, en güzel gelir misali. Zaten suretlerin tılsımı,aşk gibi geçicidir...Ruhsal bütünlük,birleşip,kaynaşmadır önemli olan.
Hep söylüyorum, aşk, cazibe kanunun bir elçisidir ve kişileri bir araya getirmeye memurdur; görevi kısadır; yerine sevgi,savgı,sadakat ve anlaşmayı siz ikâme/inşa edeceksiniz. Bunu başarabildiğiniz zaman, aşk amacına ulaşmış demektir.
Geçenlerde bir dostumun hararetle ısrar ettiği gibi,''eşler arasında daimi aşk'' diye bir şey yok. Derin sevgi bağları, saygı, sadakat var. Bu da anlaşabilmekle doğru orantılı, dediğimde o dost, bunu kabullenememiş,eşler arasında süreklidir aşk, demişti.Zaten münazaraya zaman da yoktu. Belki o derin sevgi-saygı-sadakati aşk diye tanımlıyordur. Zamanım olsa bu yazı biraz daha uzun olurdu,ama benim okurlarım arif insanlardır, uzun tarife gerek de yok.
Daimi aşk, ilahi kaynaklıdır,bunun altını kalın kalemle çizelim; dedim ve sustum.