Kendisinden daha önce bir yazısı dolaysıyla bahsetmiştim. O kardeşime, ''bir de sen yazsan Rüveyda'ya mektup'' demiştim. Kırmadı sağ olsun ve dediğime pişman etti :) Bu mektuptan sonra ben seriyi 41'de bırakmayı planlamışken, varabilir miyim, bilmiyorum...Çok çok beğendim. Kendisine ara verdiği bloguna devam etmesini salık verdim, haksız mıyım, okuyun :
''Adını bile hatırlamazken çıkıp gelen, aklımı hep meşgul çaldıran sana yazıyorum. Yaşanmamış tüm aşklar için saygı duruşundayken yazıyorum. Dünya, daha güzel bir yer olsun diye yazıyorum Rüveyda...
Dünya umduğumuz kadar güzel, sandığımız kadar kötü bir yer değil Rüveyda... Yaşamak umduğumuz kadar kolay, sandığımız kadar zor değil... Güzel olacak diye çıkılan yollar bu kadar dikenli, bu kadar engebeli değilse de; bana çıkan tüm yollar mayınlarla döşeli, sana çıkan tüm yollar düşman pususunda ve tehlikeli.... Güzelliğine dair ne varsa yüreğimin derinliklerinde, altı milyar insanlık için, senin için, kendim için susuyorum. Susmak hiç bu kadar anlamlı ve zor olmamıştı benim için. Bildiğim tüm kelimeler hiç bu kadar faydasız kalmamıştı... Oğuz Atay'ın da dediği gibi "Kelimeler... Kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor..." Başka türlü izahta edemem sanırım...
İsterdim ki beklediğimi bildiğin yerlerde mutluluk gözyaşlarıyla karşılayayım seni. Güzel anıların gölgesinde, aşkın bestesinde, sessizliğin çekiciliğinde gözlerine bakayım, bakmayayım başka hiçbir şeye... İmkansızlıklar işte Rüveyda, yalnızca şu ölümlü dünyaya mahsuslar.... "İmkansızlık" ne acı bir kelime değil mi? "Acı" ne acı bir kelime...
Sırtından çok kez bıçaklanan insanlar, bıçak kullanmayı bilmezler. Bu yüzden her bıçaklandığında ölür, öldüklerini belli etmezler. Ben öldüm Rüveyda, yokluk bıçağın saplandığında öldüm, sessiz sedasız öldüm, içten içe öldüm, titreyerek, inleyerek ağır ağır öldüm. İlk kez bile isteye öldüm, başkası için öldüm, senin için öldüm. "Ölüm" ne hüzünlü kelime değil mi? "Hüzün" ne hüzünlü bir kelime...
Tüm söylemek istediklerimin ışığında, hiçbirini söylememiş olmanın ağırlığında yazıyorum sana... Kulağımda sesin, gözkapaklarımın altında yüzün, hem unutmak isteyerek, hem istemeyerek yazıyorum. Tüm mutlulukların senin olması dileğiyle yazıyorum. Çok mutlu ol diye yazıyorum... Hep mutlu ol diye yazıyorum. SEN mutlu ol diye yazıyorum. Çünkü biz kaybettik Rüveyda...
Herkes kazandı...
Biz....
Kaybettik...
"Kaybetmek" ne kadar ağır bir kelime değil mi Rüveyda? "Ağır" bizim için ne kadar tanıdık bir kelime...
Bendeniz Birini Sevenler Konfederasyonu (BSK) Genel Başkanı / 25.02.2018''