1 Mart 2018 Perşembe
Bu da bir başka açıdan Rüveyda..!
Sizlerden gelenlere bu kez de,aşağıdaki harika ''Rüveyda'ya mektuplar'' ile devam ediyoruz. Kaleminizden kan,hasret damlamış adeta. İlk kez yazan kıymetli okuruma da sonsuz teşekkürler ediyorum :
''Sana bu mektubu düşlerimin çarmıhından yazıyorum Rüveyda, asılı kaldığım hayat ağacından. Köklerinin can suyu gözyaşlarım..
Bir ayrılık senfonisi şimdi bütün zamanlar. Gözlerine kavuşmak diye düğümlü bir a/sır sunuluyor bana ve ben kendimi kaybettiğim bir vaktin en olmadık nîdasıyla sana sesleniyorum. El yordamıyla arıyorum seni, ismine körebe olduğumu unutarak...
Örselenmiş bir rüyanın adresi şimdi kalbim. Kalbim Rüveyda, öksüz bir çocuğun hıçkırıklarında nefessiz kalmış gibi! Sesime çarpan her suskunluğun ölümcül bir ayrılık oluyor burada.
Ve ben yaşamak için öleyazıyorum.
Sana yazıyorum. Bana yazıyorum. İmkânsızlığa en çok da. Ve seni -gözlerini- gri bir kentin tenha sokaklarında ağlıyorum.
D/üşüyorum..
Seni yazmak Rüveyda... Sana seni yazmak kaç şairin boynunun borcu, kaç şiirin katline vacip olacak hiç bilmiyorum. Sen güneşe nazır gülümsemenle, ellerinde dünlerin haylaz telaşı kendini en uzun şiirin son hecesinden dinliyorsun ve ben lirik bir hüzünle gurbetimi göğsüme gizliyorum. Göğsüm çatlıyor Rüveyda, göğsüm diyorum anla/sana..
Hükmünü yitiriyor sözcükler sonra. Acı, bir çıban gibi patlıyor kaburgalarımın arasında! İşte o an ellerini arıyorum Rüveyda.. Bana yazmayı unutan ellerini...
Ama ben sana yine yazarım, seni yalnızlığından kucaklarım...
Hoşça kal ömrüme teğet geçen gönlümü es geçmeyen yâr.''