13 Şubat 2018 Salı

Sizden gelenler 13.02.18

''Ruhunu göremediğin bir kadının bedeninden can alamazsın. / Burak Ballı

Blogunuzu takip eden her şahsın  yüreğinde saklı yaşayamadığı yaşamayı arzu ettiği belkide bu yüzden bir sonraki mektubu heyecanla beklediği '' Rüveyda ''  harika bir seri Ruhu doyuran soyut ile somut içiçe belki de geçmişten (ki yaşadığımız her an geçmişe dahil oluyor ) muhatabına  geleceğe yazılmış ne kadar sıcak samimi mektuplar imrenerek okuduğumu belirtmeliyim :)
Her şey gönlünüzce Yürek sesiniz daim olsun kutlarım sizi Murat Bey...
Bir adet blog okuru ,)''

[Sizlerin bu hak etmesem de, teşvik edici mektuplarınız olmasa, Rüveyda'ya mektuplar serisi bu kadar devam etmezdi. Çok teşekkür ediyorum, sık sık yazın :) ]

***

''Neydi adanmışlık,
Birine körü körüne bağlı olmak mı,
Yoksa kendi hayat kulvarında kaybolmak mı?
Sahiden adanmış mı birileri birilerine ve yahut  bu öylesine bir kelime...
Hiç bir çıkar gözetmeden, hiç bir menfaat dilemeden adanmış mı hiç kimse birine, var mi örnekleri adanmış yanızlıkların, bitmek bilmeyen fedakarlıkların.
Kendini kimseye adamayan kimselerin çılgın acı verici mutluluklarını gördüm, ve adanmış olmanın yalnızlık dolu kelimelerini...
Sahi neydi adanmak?''

***

''Gel ey yoluna kum,
Koluna tesbih, 
Boynuna ter.
Saatine köstek, 
Cebine pul,
Lakırdına söz olduğum...''

***

''Seni okudum seni,
Bütün gece ezberledim kirpiklerini
Nasıl da bana inat
Sana ait
Dizilmisler asice yanyana....
Ya o kaşların,
Kar yağmış ıssız bir dağ gibi duran kaşların
Nasıl da beni benden edercesine
Karşı karşıya durmuş
İçimi bir zelzele yerine çevirmeye
Meyilli kaşların...
Ah yar seni izliyordum seni
Gövden nasıl da bana muhtaç
Ellerin nasıl da beni andırıyor
Çenen aynı ben,
Mağrur ve utangaç,
Yanaklarına dokunmaya korkarım
Üşenir varlığım
Gölgende saklanırım....
Ah yar,
Sana geldim sana..
Boyun boynuma,
Ruhun ruhuma
Aklın aklıma uyar
Söylerim misin
Bu gurbetin canımıza
Kastı mı var...''

***

''Gökkuşağına Takılı Kalmış,
Koyu Gri Hayallerim Vardı Senden Önce;
Anlamını Unuttuğum Sözler,
Hissedemediğim Dokunuşlar...
Önce Sözlerin,
Sonra Bakışların Yakaladı Beni...
Ruhuma Kelepçelendin,
Esirin Oldum...
Ayaklarım Sana Koştu,
Nefesim Sana...
Beni Sana Çağıran Bir Şey Var Sende;
Bilmediğim,
Bilemediğim...
Bir Giz,
Bir Büyü,
Tılsımsı Garip Bir His...
Keşke Uzaklardan,
Masalların İçinden,
Kaf Dağının Ardından Gelsin Diye Beklediğin O Kadın Ben Olsaydım...
Beni Hayal Edip,
Beni Hissedip,
Bende Yaşasaydın...
Gözlerimde İçeri Girip,
Hücrelerimde Dolaşsaydın,
Usul Usul,
Farkettirmeden Akıp,
Kanıma Karışsaydın...
Keşke Benim Sana Aşık Olduğum Gibi,
Sen de Bana Aşık Olsaydın...
Görmek,
Konuşmak İçin Yansaydın,
Tutuşsaydın...
Benimle Uyumak,
Benimle Uyanmak İçin Allah'a Yalvarsaydın…
Tenimin Kokusunu İçine Çekmek İçin,
Tüm Engelleri Aşıp,
Yanıma Gelmeyi Göze Alsaydın…
Neden,
Niçin,
Niye Diye Sormadan Ellerimi Tutsaydın,
Ve Ben Sıyrılıp Tüm Korkularımdan,
Kendimi Sana Bıraksaydım,
Kalbinden Ruhunun Derinliklerine Doğru Yol Alsaydım...
Bu Sarhoşluk,
Kendinden Geçmişlik Beni Yeniden Var Etseydi...''

***

[Öyle okur şiirleri var ki, imreniyorum, ben de böyle yazmak isterdim. Zaten makale yazardım daha çok, sonra bir gün bir kadın çıktı beni şair olduğuma inandırdı, o gün bugün şiire de ağırlık verdim.Yoksa benden şair olmaz...]