Küçük bir çocuğu uyutmaya çabalayan anne gibi, her fırsatta kendimi uyutma çabası! Ne berbat bir gayret! Başarıp uyusam bari, o da olmuyor..! Bir süre yatakla dans ettikten sonra kendime kızarak ve söylene söylene kalkıyorum!
Eskiden kitap okurdum, iyi ki de vaktinde okumuşum! Şimdilerde kitaplarla bakışıyoruz. Okumadığım halde yine de ara ara kitap alıyorum! İstanbul'da yaşasam, eski sahaflara sıklıkla giderdim! Onların kendine has kokuları yok mu, muhteşem...
Okumasam da, kitapları elime alıp kokluyor, koklarken de göz gezdiriyorum. Sanki o an sayfalardan cümleler, kelime kelime içime akıyorlar, adeta ışınlanıyorlar... Doymak gibi bir şey bu..!
Zavallı adam depresyonda diyenlerinizi duyar gibiyim.!
- Hey! Siz! Şu hasta çağın, hasta insanları! Size sesleniyorum! Çoğumuz hastayız! Tek farkla ki bunu fark edenlerimiz pek az!
Sonra fon müziklerine dalıyorum. İnsan sesi karışmayan, balta girmemiş orman misali melodilere... İçlerini her insan kendi dünyasının kelimeleriyle doldurur! Gâh maziden, gâh andan gâh atiye...
Neler söylemiyorlar ki o melodiler bana... Hepsinden şikâyetçi olsam yeridir! Beni üzüyorlar!
Hüzün başka, keder başka, gam bambaşka...
Hüzne müptela olun, olun ki nefsinizin şımarıklığını dengelesin! Keder yaşama sevincine düşman, gamsa bir ömre... Gam hastalığına yakalanan iflah olmaz, içten içe insanı çürütür o...!
Türküsünü bile yapmışlar:"Yiğidi gül ağlatır, gam öldürür!"
Keder hüznün demi kaçmış halidir, ondan da maazallah... Her şey ayarında, kıvamında olmalı...
Kalbim!
Sana hitap etmeden girişmişim yazmaya! Ne fark eder ki biz bizi biliriz, değil mi?
Kalbim!
Bugün de üzüldüm haline!