9 Aralık 2021 Perşembe

İçimdeki İstanbul

 


Vapur seslerine karışmış,
Martı çığlıklarını özledim.
Yosun kokusuyla iç içe,
Balık pazarına hasretim.

Karaca Ahmet, hâlâ heybetli,
Haydar Paşa'da saklı hatıralar!
Kızkulesi, Galata Kulesi'nin gözlerinde...
Mahzun bir yalnızlık içinde! 

Kuzguncuk'ta bulurum,
Eski İstanbul'umu...
Topkapı Sarayı hep sedalı.
Eyüp Sultan'a sevdalı...

Ah Hazreti Hüdayi Pirim!
Mana dizilmiş yollarına...
Bir neş'e vardı,
Eski Salacak'ta...

Vapurla karşıya geçerken,
Püfür püfür esen rüzgârda.
Çay içmemek olur mu,
Ömre ömür eklerken...?

Kafiyelerden geçtim,
Bir şiir aşkına!
İçimden geliyor,
İstanbul'umdan anlatmak.

Masmavi gözleriyle İstanbul,
Uzun saçlı bir kız gibi...
Cilvesiyle yananlar,
Kanlıca 'da kanarlar.

Hiç Sefa tepesine çıktınız mı?
Rüyaya benzer bir alem,
Uzaklardan Ayasofya,
Sultan Ahmet ile bir kalem.

İlle de Üsküdar!
Doğup büyüdüğüm sokaklar.
Göz yaşıyla yıkandığım,
Sevgili Zeynep Kâmil.

Ah Karaca Ahmet!
Eyüp Sultan'a ne de hasret.
Güneş yedi tepenin ardında,
Bir kızılca kıyamet!

Nerede kibar İstanbul beyleri ?
Kayboldular yazlık sinemalar gibi!
Yükselen betonlar şimdi,
İstanbul'un yeni çehresi!

Şurada yatar, babam ile annesi,
Şehirlerinde Gül'ün sahabesi!
Bir mübarek doğuş için,
Mezarlıklardan geçin...!

Hırka-i şerif sendedir,
Peygamber sancağı sende!
Ey güzel belde-i tayyibe,
Bütün oluşlar sinende.

İçimde bir İstanbul var,
Varlığı dünyalar kadar!
Cenneti merak edenler,
İstanbul'a bakmalılar! 

İstanbul olsun benim son durağım!
İster Eyüp ister Karaca Ahmet!
Mezar taşımdaki sırrım,
Dimdik dursun, kopuncaya kadar kıyamet...!
 

(*) Şiirin ilk yazılış tarihi 03.05.1999 idi.
09.12 2021 itibariyle güncellemek istedim. 
Haliyle eski halini de Youtube'den kaldırdım.