3 Mayıs 2024 Cuma

Az bir iç dökümü

Bazen, veda kararımda kalsa mıydım diyorum...
Bakıyorum, beynim, yazmama kararıma güzel angaje olmuş...
Yazmak, bu adam için olmazsa olmazlardan değilmiş...
Yani yazarak saçmalamak ya da iç dökümü de diyebilirsiniz...

*

Öyle bir yere/durağa geliyor ki insan (annemden biliyorum) Kanuni'nin: ''Olmaya devlet, cihanda bir nefes sıhhat gibi'' meşhur sözünün, en fiyakalı aşk sözlerinden, şiirlerinden daha bir sahici, son durak olduğunu anlıyorsunuz...

Anlamadığınızsa, ruhunuzla bedenimiz artık eşit/denk değil...
Biri hâlâ delikanlı, diğeri piri fanilik kapısından içeriye çoktan adımını atmış, haberi yok...

Gençlere; ''Gençliğinizin kıymetini bilin'' tembihatının, gençlik kaybedilmeden pek bir kıymeti harbiyesi de olmuyor. 

Herkes kendi hikayesini kendisi yaşıyor. 

Kimse kimseye derman/çare de olamıyor, belki de bilerek olmuyor...

*

Kesin olan bir şey var ki; her geçen günü arıyoruz ve insan denen meçhul (Alexis Carrel) artık meçhul olmaktan çıktı, mefluç oldu!..

*

Hayat benim gibileri korkutuyor! Sevgisini, saygısını, dürüstlüğünü, merhametini kaybetmiş şu dünya, ruhuma büyük yük! Anneme karşı görevlerime gerek kalmadığı demlerden sonra, benim de hemen peşisıra gidesim var. İnşallah önce onu uğurlarım...

Annem demişken; insan nasıl da hem fiziken hem de ruhen değişiyor. Meğer yaşlılık ne zor bir evre imiş. Aynı şeyleri defalarca anlatıp, tekrarlıyor ve bazen bu tekrarları dinlemek için daha fazla sabır/afiyet gerekiyor. Sevgi olmasa mümkün olmazdı. Çok seviyorum anacığımı ve gözlerimin önünde...
Bolca dualarını almak en büyük kazancım diyerek günlük notlarımı bitirmiş olayım.