Arkadaşım sordu :
- Bu ah neyin ah'ı ?
Cevapladım :
- Hakiki manada çekilememiş ah'ın ah'ı... (30 nisan 2000)
(Kısa tefsiri ; dünya hayatında kaygılarımız,gayretlerimiz genel olarak sahte ve geçici şeyler için. Keşkelerimiz,ahlarımız da...Kim kaçırdığı-hatta vaktinde kılamadığı- bir namaz, için ah çekip kanlı gönül yası döküyorsa günler boyu,onun ah'ına feda olsun ah'larımız.Gerisi nefs-i heva...)
*
Oturuyoruz,
-Anlat abi, dedi...
Şu cümle döküldü dudaklarımdan :
- Şimdi anlamak vaktidir..!
( Kısa tefsiri; Herkes, hepimiz hemen hemen her şeyi biliyoruz.Hangi konu önümüze gelse mutlaka-istisnalar hariç-bir fikrimiz vardır.Oysa hep dediğim gibi gerçek bilenler, anlayanlardır, anlayanlarsa, anladıklarını yaşayanlardır.Yazıp çizip, laf ebeliği ile kendilerini kandırmayanlardır. Bu an'a, bu güne,bu haftaya,bu aya,bu yıla;ömür adına hayırlı,iyi,güzel ne ektiysem,yarın karşıma gelecek odur.Ölmeden önce anlamamız şart ve kum saatinin üstünde daha ne kadar ömrümüz kaldı, bilmiyoruz.Gerisi edebiyat üstü koca bir aldanış!)
*
Cennette o var mı, şu var mı diye ince eleyip, haşa eksik arayanlara Kerim Kitabımız aslında bakın son derece fasih bir belagatle nasıl cevap ferman eylemiş :
''...Canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır...''
Daha ne ister insan diye sorarsa insanlardan bir ''adam'' ona da de ki : ''Allah'ın rızası...''
(Mavi Defter'imden)