16 Nisan 2021 Cuma

Hz. Mevlana ile oruç (4)


''Sen, orucu, şaşılacak acayip meziyetleri bulunan bir şey olarak bil! 


Oruç, insana can bağışlar. 
Gönül lütfeder. 
Sen, şaşılacak bir şey görmek istersen, oruca şaş! 
Sen, göklere çıkmak, Miraç etmek sevdasındaysan, şunu bil ki, oruç, senin önüne getirilmiş bir Arap atıdır.'' Hz. Mevlana [kuddise sirruh] 

Gönül bahsini bitiremedik ve aslında sadece cahilane bir şekilde başlık atıyor ya da işaret ederek sorular soruyor, belki etrafında ufuk turu yapıyoruz, el verir ki düşünürüz! 

Malumunuz düşünmek başlı başına bir ibadet. Tefekkür! 
Eskiler işbu düşünmek yüzünden aklı o kadar çok germişler ki, kimi filozoflar her şey akılla çözülür demişler; kimileri hiç bir şey akılla çözülemez başka bir şey gerek demiş ve bulamayıp yolda kalmışlar. Sonrası o bildik felsefeler, tek tek isimleriyle örnek verip konudan sapmayalım.

İmam Gazali gibi büyükler onların (Sokrat, Eflatun vs) ifrat ve tefritlerine muhteşem orta yolu göstermişler ve ''ne akılla, ne de akılsız bu yol gidilmez!'' tespitinin prensiplerini kitaplaştırmışlar. Bunun bir ölçüsünün, sınırlarının olması gerekliliği ile çözümü göstermişlerdir. 

Kadim medeniyetlerden beri açlık, aç kalma; bir ibadet, ritüel, bir mezhep, tarikat öğretisi/ eğitimi olarak ''olmanın'' temeli sayılmıştır. Olmak ve varmak istiyorsan mide kabını ne bulursan doldurup, bedeni sürekli fabrika gibi çalıştırıp yormayacaksın, ruhu da bu eyleme dahil etmeyeceksin!
Yoksa ruh balonu sürekli ağırlıkları ile hiç bir zaman göklere havalanma imkanı bulamayacaktır! Bu noktayı iyi anla Murat! Açlığın faydaları konusunda en azından İhya-i Ulumid'din adlı muhteşem eseri oku! Az yemek, az uyumak, az konuşmak... tarikatlerin dahası dinlerin tavsiyesidir. Duru düşünceye ulaşmadan tefekkür ibadetine, sanatına başlangıç yapamaya başka bir usul, sistem yok. İslamı taklit eden uzak doğu öğretilerinde (!) bile...

Oruç bize ruh balonumuzu göklere havalandırmanın kapısını aralar. Masivadan maveraya...
Yeter ki biz şartlarına uygun oruç tutalım. açlık başka şey, oruç tutmak, oruca tutulup sevdalanmak bambaşka bir şey. 

İmam-ı Rabbabi kuddise sirruh, sırlı kitabı Mektubatında, ''Bu yolun sonunu başına dürmüşlerdir!'' buyurur. Bahsi diğer. Lakin oruç da böyle, asıl bayram ramazan yaklaşırken yapılmalı. O geliyor diye sevinmek, bayram etmek; imandır. ''Sevinen müminleri müjdele!'' 

Ramazan geliyor diye yüzü buruşan nefsin, zıddına bayramı başta yapmak güzel bir nasip işidir. 
İnsanlar bayram yaklaşıyor, haydi alış-verişe diye çarşılara koşarken de sevgili gitmek üzere veda vakti kapıda diye ağlamak, kederlenmek ayrı bir gönül işi, diyor büyükler. Şahsen bilmediğim şeyleri sizlere naklediyorum! İki oruç yazısı yazdım diye benliğime iltifat edenler, susunuz!

Mevzu büyük! Anlamak için aç olmak yetmez, her şeye oruçlu olmak lazım. 4. günde Hazreti Pirin ilk paragrafındayız oysa daha oruçla ilgili diğer hazineleri sırada bekliyor ve Allah dilerse ramazan boyu onlar üzerinde cahilliğimizin kalemi gezinme cür'eti gösterecek! 

''..Sen, göklere çıkmak, Miraç etmek sevdasındaysan, şunu bil ki, oruç, senin önüne getirilmiş bir Arap atıdır.''     

Göklere çıkmanın gereklerinden biri oruçtur ve unutma ramazan dışında da az yemeyi adet edinsen, nafile oruçlar tutsan evet çok faydasını görürsün ama bu mübarek ayın ihsan ettiklerini bulamazsın. Dikkat et! Ramazan bir diyoruz, sadece İslam alemi değil, dünya etkileniyor. Çünkü gören ''gönül'' için dünyanın rengi değişiyor! Ramazan iklimi sarıyor her bir yanı. Saygısı çok olanın, gönlü iyi niyetle dolu olanın kazancı da ona göre katlanıyor. Sevaplı güzel işlerimizin bu ay hürmetine katlandığı gibi. 1'lerimize 1000 yazılıyor! Muhteşem bir ticaret! Allah hepimize anlamak nasip etsin. 

Miraca çıkmak sadece Peygamberimize has bir iş diyeceksin. O Peygamberlerin serveri, iki cihan güneşi aleyhissalatü vesselam ruh ve beden ile miracını sırlarla dolu olarak yaptı. 

Hz. Mevlana bize ruhun miracından, gönlün miracından söz ediyor. Madem asıl olan ruhtur. Madem asl olan gönül gözünün açılıp manada seyretmesidir. Evet diyor böyle bir şeye imkan var. O da bu mübarek ayda mümkündür. İtikaf dahi bu sebeple yapılmış, istenmiştir ki, miracı kolay eylesin. İlk 20 günde başaramadıysan, işte sana altın fırsat son 10 gün çekil kendi içinin Hirasına ve oradan yüksel miraca, rıza makamına!

Uysal, sadık, sıcak kanlı, sevgi dolu, zeki, geniş alın, küçük burun ama büyük delikler, gözlerinin arka kısmında sıcak havada nefes almayı kolaylaştıran özel çıkıntı, geniş boyun ve tabi çok hızlı koşabilmektedirler. Arap atlarından söz ettiğimi anladınız. Hz.Pir ''şunu bil ki, oruç, senin önüne getirilmiş bir Arap atıdır.'' derken özelliklerini biliği için onu örnek verdi. 
Aynen  oruçta insana sevgiyle, sadakatle gelir ve insandan da karşılığını bekler. İki sadık yar gibi yola gitmeyi diler. Sen o Arap atının kıymetini idrak eder, sevgisine sevgi ve sadakat verir, zeki davranırsan, seni kanatsız miraca çıkarır.  

Yine Pirimizin sözü gelsin: 
''Bu namaz, oruç, hac ve cihad da inanışa tanıktır.''    

Merhum öyle demişti: ''Tamam adına Allah dediğin bir güç var ama, Onun benim ibadetime ihtiyacı yok!'' 
Aklı sıra ibadetten kaçacak ya! 
- Onun hiç bir şeye ihtiyacı yok! 
Ama senin Ona kul olduğunu, sadık olduğunu önce kendine göstermeye, ispat etmeye ihtiyacın var. Öyle göster ki, şeytan perişan olsun, melekler seni ansın! Elest Bezminde verdiğimiz sözü, bu geçici dünyada ispat dışında, sayamayacağımız kadar nimetlertle bizi donatan, bize anlamını idrak edemeyeceğimiz kadar kıymet veren Allah' kulluk için bahane üretilebilir mi? 
İmanına eylemlerin şahit olacak, hakikatin şahiti olacaksın!
Önüne getirilmiş Arap atına binemezsen, şehadetin kısır, eksik, fakir, cılız kalacaktır, diyor. Mahrumluğunu ise, tahmin bile edemezsin!