Birlikte yürüyorduk.
Aniden durdu ve yanından geçen adamı durdurup ona ismiyle hitap etti; ''Sen Mustafa değil misin?'' falanca yerden falanca zamandan çocukluk arkadaşıymış.
Sohbetleri bitip ayrıldıktan sonra bana dönüp: ''Yıllar içinde insan yaşlanıp, değişebilir ama gözler hep aynı kalır.''dedi ve ekledi ''Gözlerinden tanıdım Mustafa'yı..''
Biliyorsunuz hep söylerim; ''Ruh ya gözlerde ya da sestedir.''
Karşımdakini cismen görmesem bile sesi, kendisi hakkında genel bir fikir verir bana.
Dünkü mailde "Sesiniz ne kadar genç geliyor..."[*] cümlesine takılmıştım. Tabii ki genç gelir zaten gencim, şeklinde latife ile cevap verebilirdim.
Aslında bu bilimsel bir araştırma konusudur ve muhtemelen yapılmıştır da...
Bazı insanlar yaşları ne olursa olsun, sesleri hep gençlik yıllarındaki tondadır. Tek fark bir miktar hüzün katılmıştır o sese...Bazılarında yandan çarklı bir yorgunluk...
Tecrübe etmişimdir, çocukluk arkadaşlarımdan bazılarının ses rengi (benim gibi) hiç değişmemiştir. Acaba ruh sestedir dedim ya ruhları da öyle çocuksu mudur? İşte bunu genelleyemem, benim bir çocukluk arkadaşım sesi aynı ama çok olgun, yaşının adamı.
Şahsen bendeniz yaşımın adamı olamadım. Hani o ağır abi takılmaları, kendisine hafif kibirimsi hava vermeler...bendenizde esamesi yok, istesem de azıcık vakur takılamam, zaten bu istemekle olur mu onu da bilmiyorum.
Her zaman her yerde olduğum gibiyim, şartlara göre rengim hiç değişmedi. Basit yaşayan, basit giyinen, basit (mütevazı) olan ve bunlar için de çabalamayan biri...
Ses konusu gerçekten kitaplık çapta bir mucize... Hançereden çıkışı, dilin fonksiyounu, mahreç, oynamasıyla oluşan kelimeler, cümleler, anlamlar ve o manaları saniyenin bilmem kaçta kaçı bir süratle dış,orta kulak derken beyne aktarım ve anlaşılması ve anında cevabın aynı yollardan muhataba ulşaması...
Konu etrafında dediğim gibi çok şeyler yazılabilir. Tefekkürse herkesin borcu.
Allah'ım, sonsuz kudretin önünde hayranız.