"Ne sen geldin, ne de senden bir mektup..."
[Rüveyda'ya Mektuplar, sh: 38]
Nice mevsimler, bulutları peşine takmış rüzgârlar gibi gelip geçecekmiş gözlerimden...
Ne vakit sevmeye cüret etsem, kursağımda bir yumru gibi nefesime çöküp, burnumdan getirecekmiş hayat...
Vakitsiz teğet geçmelerin toplamıyla çarpılışımmış umup da umulmayışlarım...
Meğer, mevsim sonu bir durakta kaçırılmış otobüsün ardından üşümek gibi kalakalmakmış buralarda hayat...
Bir hasreti, bir hâyâle sarıp, yapayalnız akıp giden bir ömrü, ufuklara dalarak, biraz küskün, biraz kırgın izlemekmiş...
"Ne sen geldin, ne de senden bir mektup..."
Bu da sana son mektup!..