11 Haziran 2015 Perşembe

Veda öncesi / ertesi...


''Veda öncesi mi,
Veda ertesi mi daha çok acıtır..?''

Ne kadar zor bir soru değil mi ?

Ülke yıllar sonra yeniden koalisyonlarla tanışma aşamasındayken, yabancı para,altın,borsa kıpır kıpırken; Ayasofya hala mahkumken...Müge Anlı annem gibi kadınları ağlatmaya devam ederken...

Bizim gündemimiz :

''Veda öncesi mi,
Veda ertesi mi daha çok acıtır..? '' 

Çok zor bir soru...

Veda edeceğini biliyor ve veda için anılar biriktiriyorsan, ölüm kadar, ölüm gibi acıdır...

O ''an'' gelmeden, defalarca o ânı yaşar, defalarca ölür, kahrolursun...

Veda ertesi, artık her şey olmuştur ve beden ölümü gerçekleşene kadar, ruhun her ''an'' defalarca ölür; acılarının gölgesinde hüzzam makamında can çekişir, ölmek istesen de, zamanı gelmedikçe ölemezsin. 

Ya anılarla dolu bu sayfayı çevireceksindir, ya da hastalıklı bir hayata kendini zincirleyeceksindir.

Bir düşünür : ''Acizler kendilerine anıları mazeret yaparak yaşarlar.'' der. 

Aşkı, aşık olunanı sürekli yaşatmak, bir yanıyla vefa gibi görünse de; diğer yanıyla insanın kendisine emanet verilen can'a ihaneti, zulmüdür. 

Anmak ile sürekli anıların girdabında boğulmak arasında koskoca, farklı iki dünya vardır.

Ne ölenle ölebilirsin, ne de gidenle...