''Çok korkuyorum! Acaba neler yazılacak benim için!''derken bir çocuk samimiyetindeki masumiyetini görmeliydiniz. Meğer her Berat kandilinde hep bu ruh hali içinde olurmuş. Kaç yıllık ablamın iman dolu iç dünyasındaki bu beni çok duygulandıran cümleler az önce döküldü. Seni yazacağım abla dedim...
Korkmak!
''İnsan üç beş damla kan ve binbir endişedir.''demiş Şeyh Sadi-i Şirazi.
Psikolojik bir varlık olmak böyle bir şey. Net göremediklerimizden inansak da korkarız. Ve biz insanlar, genelde garantici ve peşinciyiz de. (Bunları ablam üzerinden değil, açtığı konu üzerinden yazıyorum.)
Geçen gün çok kıymetli bir arkadaşım Whatshapda bir söz paylaşmıştı. Üşenmeden buraya yazayım, çünkü çok kıymetli.
Allah'a karşı kötü zannı, o büyük imam: ''Vesveseli olmak, her an bir korku içine girmek ve nimetlerin elden çıkıp kaybedilmesini beklemek.'' şeklinde enfes bir tarif yapmış.
(Şu depremlerle sarsıldığımız ve tüm yurdu saran endişeyi de alın bu paranteze)
Oysa; ''Ben kulumun zannı üzereyim.'' (Kulum bana hüsnü zan eder, benden umarsa veririm, umudunu boşa çıkarmam. Kulum beni kötü bilir, benden güzellikler ummazsa öylece mahrum kalır.)
Bu zan özellikle ölüm anında çok daha önemli. Allah'ımızın merhametini, keremini, affetmeyi sevmesini...düşünmek, ummak ve hakikaten böyle inanmak gerekir. Çünkü Allah böyledir. Çünkü Allah ''rahmeti gazabını geçendir.'' Çünkü Allah ''Siz günah işleyip ardından pişman olup tevbe etmeyecek olsaydınız, başka varlıklar yaratırdım.''buyurandır. Yeter ki kibir bizden uzak olsun. Yeter ki aczimizi kulluğumuzu bilelim.
Bu gece yaratılmış her şeyin (sadece insanın değil) kaderi. Sonsuz kader kitabından, 1 yıllık bölümü melekler divanına çıkarılıp, görev taksimi yapılacak. Levhi mahfuz (bir yerde Allah'ın yaz-sil tahtası benzetmesi yapılır.) Genel kaderden, kulun cüzi iradesine göre değiştirilebilen, örneğin bir sıkıntı yazılmıştı, kul birine bir iyilik yaptı, sadaka verdi, o sıkıntı o defterden silinir ve başına gelmez.
Allah'tan razı olanlar, Allah'a yakın olanlardır.
Hata, günah bizler için. Onlardan pişman olup tevbe de...
''Allah'tan ancak kâfir olanlar ümitlerini keserler!'' ayeti büyük ikazdır.
İslâmda şirk hariç hiç bir günaha kapılar kapanmaz, son nefese kadar Allah kulunu bekler.
İnşallah bu geceye şimdiden hatta dünden önem vererek, ihya ederek girer, kadere etki eden duayı bolca yaparız. Birbirimize gıyabımızda (beni unutmayın) bolca dua ederiz.
Bize büyük kıymet verip yaratan, atomlardan zerrelere, meleklerden gördüğümüz her şeye kadar hizmetimize sunan bir Allah'a muhatap kılınmışız. ''İçinizde görmüyor musunuz?'' Gözlerimizi kapar, dilimizi kımıldatmadan Ona konuşur, Onu hissederiz. Ondan dileriz ve cevaplarımızı alırız.
Allah'a hüsnü zannım çok. O beni/bizi zayi etmeyecek inşallah. Değil mi ki varlık alemine getirdi, yarattı. Değil mi ki en Sevgili Elçisine (sav) ümmet kıldı...bunları heba etmez. Yeter ki biz imanımızda sadık, samimi olalım. Yeter ki Ona kullukta az demeden gayretli olalım. O merhametlilerin en merhametlisi. Allah'ımızı sevgisini, rızasını kaybetme korkusu ile saygıdan kusur ederiz endişesi ile sevelim.
Annemin ''Canım Allah'ım'' deyişi kadar kendimde cesaret bulamam ve onu sessizce gıpta ile dinlerim ama haddimce ve ruh halime göre Allah'ın bize azap etmeden sonsuz cennetlerinden birini ikram edip Cemali ile müşerref edeceğini umarım. Çünkü Onu çok merak ediyorum. O sonsuz kudreti çok merak ediyorum. Ben Allah'ı haddimce çok seviyor ve günahlarımın affını diliyorum. Ablamın masum telaşı kadar bir kaygının -dozunda olarak- her insanda olması gereğine de inanıyorum.
Berat kandilinizi tebrik ediyorum.