Annem varken onun etrafında, merkezinde yani bu evde sosyalleşilirdi...
Gelenler, çalan telefonlar...
Hiç biri olmasa biz iki kişilik dünya idik.
Annemin ardından...
Buralar hızla sessizleşti, sönükleşti.
İşin kötüsü kendimden bu kadar berbat bir ahval beklemezdim. Sonuçta hani hepimiz ölümlüyüz, bir gün herkes herkesten ayrılacak ya!..
Kardeşlerimin yoldaşları var...
Vee
Bu ara hepsi bana ağız birliği etmişcesine:
- Evlenmelisin, böyle ıssız olmaz! diye tutturdular.
Acaba uzun yaşar da onlara yük mü olurum diye bir zan yapamam, zaten yakın yaşlardayız...
Uzun yaşarsam, evli de değilsem (ki umarım) zaten bakımevleri var.
Tabii uzun ömürlü, huzurlu, bereketli evlilik yaşayıp, elele yaşlılığa adım atan çiftlere de ayrıca imrenmişimdir.
"Kimseye yük etme beni Allah'ım!" Bu yıl rutine kattığım dualarımdan...
Ne garip hayat!
Bir zaman uzaktan bir manzarayı, bir hikâyeyi seyreder gibi baktığın şeylerin, an geliyor, tam merkezinde başrol oynuyorsun...