Ne yürütüyor, ne neşelendiriyor, ne de içinde yaşam sevincinden kırıntı kalmış...
Ve hâlâ yazabildiğime biraz şaşırmıyor değilim...
Tabii buna da yazmak denirse...
Aslında susarken insan daha çok konuşuyor. Kızıyor, gülüyor, ağlıyor ve bunları hep susarken konuştukları sebebiyle yapıyor...
İnsan susmanın tam hakkını verebilse, ilahi rüzgârların fısıldadığı sırlarla mest olarak hayranlığı artıp, bir daha diliyle çıkan seslere şekil ve anlam veremediğine hiç aldırmayacak!..