30 Ağustos 2022 Salı

5 maslahat!

Bir insan hakikatte (Allah indinde ve Kur’ana göre Müslüman olmak yükümlülüğünde) seküler dünya  gidişatında ise değildir! Ama bir insan, kimliği, karizması, ünvanı ne olursa olsun; öncelikle benim dinime, kutsal bildiklerime ve sonra yeryüzünde (batıl da olsa) her inanış sahibine saygılı olmak zorundadır! 
Bu saygının asgari göstergesi de kutsala hakaret ve kişileri aidiyetleri sebebi ile rencide etmemektir! 

Bu normda, kriterde, anlaşmış olmakla da meselemiz bitmiyor!
Öncesinde yine İslâm’ın 5 muhteşem maslahat olarak, Müslümanlardan istediği; 
1- Can emniyeti, 
2- Akıl emniyeti, 
3- Din emniyeti, 
4- Nesil emniyeti 
5- Mal emniyeti olmazsa olmaz genel kriter, çerçeve ve zorunluluktur. (Yukarıda verdiğim ilmihal kitabında daha kapsamlı bilgilere erişebilmek mümkün.)

İslâm devlet idaresi bu beş maslahatı hem Müslüman ahali için hem de idaresi altında, farklı din ve milliyetler için sağlamak mecburiyetindedir. 

Devletin asli görevi bu beş esas üzerine bina edilmiştir.
Tarihte bunu ik önce örnekleriyle Sevgili Peygamberimiz (sav) ilk İslâm devlet başkanı olarak ve sonra ardı sıra mübarek halifeleri uygulamışlardır. Yakın tarihte de elbette Osmanlı…

Yukarıda bahsettiğim beş maslahatı detaylı açarsam yazı sıkabilir. Birer cümle ile ifade edersek, canımız -haberlerde dehşetle gördüğümüz gibi- tehlikede, sudan sebeplerle cinayetler! Aklımız başta beyin yıkayan, soru sordurmayan resmi ideolojiye bağlı eğitim olmak üzere, izmler, ideoljiler, felsefeler, dijital kıyımın- cep telefonları ile- esareti altında! Saklanmış hakikatler ve yalanlar..! Yanı sıra alkol ve benzeri bağımlılıklar, kumar vb. Akıl bu durumda olunca dini yaşamak, Allah’ın bizlerden istediği bir nizam da olmayınca, ferde indirgenmiş, dar sahada ahir zaman  garipliği. Oysa İslâm sosyal bir dindir ve her şeyi kuşatır. Nesil emniyeti bahsinde -görüyoruz kadın ekran karşısında- kocasına çocuk senden değildi zaten diyebiliyor! Bunun yanı sıra itikad ve nikahın devamı gibi can alıcı meseleler de nesil emniyetine dahil. Mal emniyetine de iki cümle; faiz ve kumar her yerde! Ve hırsızlık aldı başını gidiyor! Yani malımız da canımız, aklımız, dinimiz, neslimiz gibi emniyet altında değil!

Bugün bu beş maslahat ne yazık ki taarruz altında tarumar edilmiştir! Hiç biri güvende değildir ve ne yazık ki korunmaktan uzaktır.! 

En önemli soru da şu: ''Benim Müslüman olarak imanım, Allah'ın benden kabul buyuracağı (geçerli) sahih bir iman mıdır?"

aşk oldun!


İçimin tüm notalarına dokunarak..!
Bir çocuğun, ağladıktan sonra içini çekmesi gibiydi..!
Bütün makamların perdelerince,
Aşk olsun, aşk oldun!


sessizlik [2]

Kadın çok ağladı!
Ağladıkça kalbi saflaştı..!
Ağladıkça, uzakları da ıslattı!
Birileri gafil, birileri avdı!
Her şeye galip olan kaderdi...
Adam da ağladı ve sesler sustu!
Kadın şişmiş gözlerini uyuttu!
Belki de doğruydu, zaman ilaçtı.
Hepsi de sessizliğe muhtaçtı!



29 Ağustos 2022 Pazartesi

Belki de!

Belki de tek kalmak bana yaramıyor, en çok da bu vakitlerde..!
Sağanak içinde kalıyorum!
Kalmak, zaten şu korkak gönlümün belki de kendi seçimiyle kaderi...
Hep bir şeylere geç kalmışlığımla ünlüyüm kendi maveramda!

kelepir 41






sessizlik [1]


Sessizlik mıknatıs gibi çekti sessizleri!
Gece çoktan koynuna aldı geceyi!
Bir sayfa daha çevrildi,
Sahibi irkildi ve hem de sevindi!
Dualar gökyüzünde buluştu,
Yorgunluksa yer döşeğiyle...
Mânâyı arayanlar yine yeni bir umuda kapadılar gözlerini.
Şarkılar uykuda, şiirler arayışta!
Sanki bir cümlenin gölgesinde saklı,
Kafdağından muştulanan 
Arafat'ta arafta kalan..!
Ey benim gafletim!
Ey benim biçare hallerim!
Bir gececik siz de sessizleşin!






28 Ağustos 2022 Pazar

bazen


Yapman gerektiğinde yapmadığında, söz gelimi senin aramanı, şefkatini, hürmetini bekleyen bir büyüğün...
Arife tarif gerekmezdi de soru soran olmasın diye, tedbiren dip not düşeyim dedim. 

27 Ağustos 2022 Cumartesi

der miyiz?

Hesapları çoktan yapılıp, bir köşeye istiflenmiş bir aşka..!
Sırılsıklam, yıkanmış da üstelik sağanaklarca...
Ak pak bir hikâye yazılsın,
Şu asrın telaşlarından azade, 
Göçsem senin ülkene, 
Vakti kaçırmış bir göçmen kuşu gibi.
‘’Uzun ve üzgün yıllardan sana geldim sevgili!’’ desem.
Kampımı ülkenin en güzel şehrindeki, 
En güzel köyünün obasının orta yerine kursam…
Orada kamp kursam zamanlarca, orada!
Uyusam uyansam sana, gözlerine, dudaklarına…
Uyusam uyansam sana susamış yeni bir başlangıca!
Saçların şelale olup dökülse yüzüme…
Sarhoş olsam, şaşkın olsam, rüya sansam…
Ve ben çiçeklerini dudaklarımla koklasam, doymasam,
Koklasam doymasam, koklasam kanamasam…
Göz yaşları eşliğinde dokunsam, dokunsak…
Dokusak hikâyemizin kalan kısmını, ipek böceği gibi...
Biraz arsız, biraz da umarsızca!
Nefeslerimizden yükselse hortumlar, boranlar, fırtınalar…
Açlığımıza yetmese görüp yediklerimiz ilk defa..!
Yetmese bize ayrılan gecikmiş süre…
Bir lâhzâ da olsa yaşadık biz der miyiz?

26 Ağustos 2022 Cuma

Siz siz olun..!


Konuya nereden başlayacağımın bir planı yok aslında elimde!

Bu temaya benzer bir tema daha önce de iktibas olarak sizlerle paylaştığımı hatırlıyorum…

Mükemmel insan yoktur! Allah’ın sevgili kulları, elçileri Peygamberler dahi ‘’zelle’’ile sınanmışlar o zellelerinden bizlere ibretlik dersler ve fıkıh doğmuştur. 

Beşer olduğumuz için mutlaka hatalarımız, zaaflarımız, eksiklerimiz ve güzel davranışlarımızla varız!

O paylaştığım iktibasta geçiyordu galiba örnek olarak, iyi bir devlet memuru olabilirsin ama evde berbat bir eşsindir. İyi bir öğretmen olabilirsin ama evde çocuklarına müşfik bir baba olamamışsındır ya da tersi… İyi bir romancı/şair ya da oyuncu olmuşsun ama evde son derece çekilmez, katlanılması zor hatta itici birisindir!

Kalemi güzel diye uzaklardan, hiç yüzünü görmediğiniz birine ilgi duyarsınız, hoşlanırsınız ya da seversiniz. Şayet bunu platonik bir aşka, tutkuya daha ötesi saplantıya götürürseniz, kendi hayatınızı kendi ellerinizle rehin verir, ipotek altına alırsınız. ‘’Onsuz olmaz!’’düşüncesi artık kalbinizde bir prangadır ve yaşamınızın asla gerçekliğe dönüşemeyeceğini sizin dışınızda herkes bilebilecektir. Uzaklar (kelimeler, duygulanım dışında) hiç bir zaman yakın olmayacaktır! Kaldı ki her gün yazdıklarını okuduğunuz kişinin hayatı o yazdıklarından ibaret de değildir! O da nihayetinde bir insandır, şahsi kederleri, sevinçleri…vs. Hayata dair her insan gibi sıradan monoton bir çizgisi vardır. 

Siz, siz olun, hiç kimseye hak ettiğinden fazla kıymet vermeyin; vermeyin ki hayal kırıklığı yaşadığınızda düşüşünüz sert olmasın!

Sonuç olarak bizler, standart sayılabilecek insanlarız ve hiç birimiz vazgeçilmez değiliz!

Not: O bahsettiğim iktibası bulursam ya da bir dost bulursa daha sonra linkini buraya eklerim. 

Jet hızıyla bulup gönderen dosta çok teşekkür ediyorum. 

https://muratmesut34.blogspot.com/2015/08/ne-dersiniz.html?m=1


25 Ağustos 2022 Perşembe

telve

Telvesi alınmış bir günün  gecesinde demlenerek, beklenmeyen sabahlardan bir sabaha uyumaktı payımıza düşen!

24 Ağustos 2022 Çarşamba

bekliyoruz!


Telaşlı şehirler gibi değil artık güne gözlerimi kapatışlarım!
Bir yaşam coşkusuyla da uyanmıyorum nicedir sabahlara...
Med cezir arasında, ruhumun tavan arasına kaçmışım,
Bütün ezberlerin yaprak döktüğü viranemde,
Bir yaş almış kadınla, anneciğimle,
Bekliyoruz gelmekte olanı..!

22 Ağustos 2022 Pazartesi

Onlar güzel insanlardı!


Onlar güzel insanlardı!
Güzel şeyler yaparlar,
Güzel kitaplar okurlar,
Güzel de şiir yazarlardı...

Onlar güzel insanlardı!
Güzel şehirlerde yaşarlar,
Güzel semtlere uğrarlar,
Hayatın anlamını çıkarırlardı...

Onlar güzel insanlardı!
Güzel dostların arasında,
Sohbetlerin arenasında,
Kahve kıvamında yaşarlardı...

Onlar güzel insanlardı!
Sade ve temiz yaşarlar,
İlahi olan hikmeti arar,
Aşkın mecazından kaçarlardı...

Onlar güzel insanlardı!
Menfaatlerine adam satmaz,
Vefasızlığa zinhar kanmaz
Güzel atlara adaylardı...

Onlar güzel insanlardı!
Güzelin en güzeline aşıklardı!
Onlar güzel insanlardı!
Bu dünya onlar için vardı...


21 Ağustos 2022 Pazar

bazen de


Sonra herkes kendi yerine ölüyordu! 
Bazen giderek, bazen küserek, bazen de severek .!

20 Ağustos 2022 Cumartesi

Acıdım!

Cansız bir hayalime denk geldim.
Fotoğrafıma!
Mecalsiz, dünyaya boş bakan gözlerimle bakıştık!
Ne kadar yorgun ve hüzünlüydüler.
Sevecen, şefkat dolu ve merhametli...
Acıdım..!



19 Ağustos 2022 Cuma

Başladığım yerdeyim

Başladığım yerdeyim!
Bitti dediğim seferdeyim!
Sendelediğim!
Sersemlediğim!
Seslendiğim!
Sesini beklediğim!
Seni istediğim!
Seni beklediğim!
Seni sevdiğim yerdeyim...
Başladığım, 
Bitiremediğim, 
Bitmesini istemediğim,
Sendeyim...
Sesindeyim,
Sevgindeyim...

18 Ağustos 2022 Perşembe

Özlemek diye bir yer!



Özlemek diye bir ülke, renk, mevsim, koku var!
Haritalara sığmayan, 
Lügâtlerde yazılsa da tarife sığmayan,
Sabâ rüzgârında ayan olan, 
Kızıl ufuktan göz kırpan, 
Bir hüzzama, uşşak katan,
Bir dizede mısralar saklayan,
Ah ile iç çektirip,  zâri zâri ağlatan...
Özlemek diye bir yer var ki
Gönül ocağından tüter dumanı...


Amin!

Ey göz yaşını yaratıp, 
onu kulunun kalbine 
Kevser ırmağı gibi akıtıp, 
orada Rahmani sevgisini yeşertip besleyen..!
Bizi bağışla!
Amin...

17 Ağustos 2022 Çarşamba

Deneme

 

"Yüzüne bir tutam tebessüm serperek sokağa çıkmıştı!
Bu, içindeki acıları, ekşilikleri saklamaya yarayan çok amaçlı bir maskeydi ve en çok da lüzumsuz sorulara karşı harika bir kalkandı!

Yine aynı parktaki aynı banka oturmuş ve önceki günlerde olduğu gibi kendisini bekleyen dört ayaklı sadık dostu ile dertleşmeye koyulmuştu...

Yanında getirdiği yiyeceği bazen 'dertleşme' öncesi peşinen, bazen de sohbetin sonunda ikram ediyordu. 

Bu sadık dostuna hâlâ uygun bir isim bulamadığı için kendisine kızmaya başlamıştı! 
Zaten son yıllarda pek çok şeye kızdığı aklına gelince de içinde bir anafor büyüyor ve onu yutuyordu! Zira asıl bir isim, anlam bulamadığı kendi hayatıydı..!"

***

Roman nasıl yazarlar, ayrı bir kabiliyet derim. Uzun ve detaylı betimlemeler, tasvirler, mecazlar...

Fotoğraf epeydir arşivimdeydi, minik bir deneme yapmış oldum.

16 Ağustos 2022 Salı

Her gün gittim senden!


Her gün gittim senden!
Bir kaplumbağa hızıyla,
Aksak bir adam gibi,
Bastonunu kaybetmiş hem de!
Her gün gittim senden!
Beceriksiz garsonlar,
Sakar sempatik kadınlar,
Pili zayıflamış saat gibi,
Akrebine bir türlü dokunamayan yelkovan gibi hem de...
Her gün gittim senden!
Gittiğim her duraktan,
Nefeslendiğim her şarkıdan,
Ağladığım her şiirden, 
Kaçtığım her şehirden,
Çıkıp, göğsüme oturacağını bile bile, 
Her gün gittim senden!
Resimlerine daldım,
Hayalini kucakladım,
Yokuşunda susadım,
Derununa saklandım,
Dua dua avuç açtım,  
Kaçmakla yakalanmak arasında
Tutuklu kaldım...
Her gün gittim senden!
Her gün senden sana...
Senden sana.. 

15 Ağustos 2022 Pazartesi

sorma!

çaresiz kuşlar, 
yorgun kanatlarıyla 
uzak şehirlerden 
muştusunu kaybetmiş 
s'üzgün bakışlarıyla, 
yeryüzünün bütün suskunluklarını kana kana içerek, 
çöl hasreti ruhlarıyla 
yanı başıma 
hayatın kederiyle 
serildikleri demlerde 
sakın hali pürmelâlimi 
merak edip de 
"nasılsın?"diye sorma!

13 Ağustos 2022 Cumartesi

gitme sakın!


Gitme sakın!
Sen gidersen, 
Gidersen sen...
Daha bir gri olacak dünyam!
Gitme sakın!
Bak kelimelerim tutukluk yapıyor!
Kalemim boynunu bükmüş!
Dilim kelama hasret!
Kulaklarım kuş sesine,
Burnum baharına
Ve kalbim kalbine...
Gitme sakın!
Sen gidersen,
Benden önce 
Gidersen sen!
Gitme sakın!
Bütün grilerimi yakacağım!

12 Ağustos 2022 Cuma

kor!

Yolumuz Neşet ustanın türkülerine varmışsa,
Aşk "göğnümüzde" kor olmuş demektir! 
Gayrı saz kırılsa da 
söz sussa da
iflah olmayız..!


10 Ağustos 2022 Çarşamba

ölüme yürüyor zamanlar!


Ölüme yürüyor zamanlar!
İlansız, sessiz ve derinden!
Eğreti kalmakta kahkahalar!
Yalan söylüyor aynalar!
Az sonra solacak,
Donuklaşacak varlık!
Ölüme yürüyor zamanlar!
Şakasız, dönüşsüz,telafisiz!
Uzaklarda bir kadın ölüyor!
Uzaklarda bir adam ölüyor!
Her yerde ölüm türküsünü söylüyor!
Ağla gözlerim!
Ölümüne sevsek de
Ölüme yürüyor zamanlar!

aşkın diyeti!

Aksatmadan!
Her akşamüstü!
Fesleğenleri sular gibi!
Hep aynı şarkıyla!
Kızılca batırdım güneşi!
İçime gömdüğüm feryatlara,
Gönül yaşlarını döktüm mezarıma!
Aşka diyet vaktidir!
Her akşamüstü bu saatler,
Sırtımda veballerin kamburuyla,
Kaybetmeye aşina yanımla,
Diyetime ayırdım, 
Kalan ömrümü!
Bırakın yasımı yaşayayım,
Son nefesime dek!
Gri ve ıslak..!

Eylülü bekle sevdiğim!


Eylülü bekle sevdiğim.
İkimiz de yaşarsak, ki yaşayalım!
Aşktan buseler tadalım...
Eylülü bekle sevgilim...
Dize dize düşerim gözlerine,
Mısra olur karışırım nefesine.
Eylülü bekle sevdiğim!
Eylülde yaşayalım,
Hasretini çektiğimiz ne varsa...
Düşen yaprakların yerine,
Eflatun tomurcukları biz ekelim!
Benzi sarı günleri biz renklendirelim...
Çocuklarla çocuk,
Kuşlarla kanat açalım maviye...
Eylülü bekle sevdiğim!
Şiirlerce sarmaş dolaş,
Yaşanamamış yıllara,
Yaşanacak zamanlara,
Bir eylül mevsiminde,
El ele, göz göze
Eylülü bekle sevdiğim,
Eylülü bekle...


9 Ağustos 2022 Salı

Bugün doğmuşum!

 

Nasıl olsa doğum günümü unutturma çabalarım hiç bir zaman işe yaramadı. Bu yüzden bu defa başlık öyle yazıldı.

İlk önce doğum günümü unutmayıp, en kıymetli şey olan, duygularımızın elçisi kelimelerle, mail ve telefonlarla, kargolarla kutlama nezaketi için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. (Yoksa son kutlamamı ne, bu yıl geçmiş yıllardan daha yoğun😅)
Onları burada yayınlayıp saklamak isterdim ama fakat lakin...anladınız!

Bendeniz de ilk kez pek tercih etmediğim halde azıcık özelimden serpiştiriyorum. 

*

Dünyaya ezanlarla açmış, uyanmışım. 
Herhalde nolur ne olmaz kulağıma ezan okunmaz falan diyerek...tedbirli bir adam olacağım ta o zamandan belliymiş ve ezanları çok seveceğim, okunurken konuşanlara çok kızacağım..!

Babam sevincinden Zeynep Kâmil hastanesi zemin kattaki annemin odasına ziyaret saatini beklemeden pencereden dalmış! Tam benlik bir tarz, ta o zamandan sevdim seni baba, bir miktar deli dolu adamdın!

"-4 kilo 400 gram doğmuştun. Buna rağmen bazıları 'ne zayıf(!)'demesin mi!"diye anlattı annem. Fesatlar benden ötürü üzmüşler daha 20'sinde bile olmayan anneciğimi. 
Demek ki kadınlar arası kıskançlığa sebebiyetim de ta o zaman başlamış!

"-Fıldır fıldır bakıyordun. Yumuşacık pamuklar gibiydin. Mevlidinde büyük nazara uğradın. Havale geçirdin. Bir daha gece uykusunu unuttum! Bol bol ütü yapardım!"
Anneciğimin bizler üzerindeki hakkı, emekleri asla ödenemez. 

Babam rahmetli 50'sinde bir trafik kazası sebebiyle vefat etmişti. Yakışıklı ve çapkın bir adammış!
Çok yardımsever, cömert ve merhametli...
Şimdilerde annesiyle Türkiye'mizin en büyük  mezarlığı Karacaahmet'te ikâmet ediyorlar!

*

İyi gidiyordum, tıkandım!
Zaten 3-5 gün önceden annemle konuşup notlar halinde yazıyordum.  

*


Dışarıdan bakıyorum kendime. Fena insan sayılmam be! Evet bir aslan burcu olarak kükreyişlerimden şikâyetçi olsam da, fıtratımı da bir sınav sorusu olarak yaratan Allah...

Bunun dışında vallahi çok iyi niyetli, iyilik yapmayı çok seven ve herkesin iyi olmasını gönülden isteyen biriyimdir. 

Asla kin tutmam, kalleşlik, ihanet bilmem. Hatta annemce dersek biraz saf çabuk inanan bir yanım bile vardır.

Merhametim çoktur. Şefkatli ve samimi bir adamım. Yalancıları ve yalanı sevmem. Eksiklerim, günahlarım, hatalarım ve zaaflarımla, benim geliş sebebim  fedakâr anneciğime minnetle; beni o anneden yaratıp bu yaşıma kadar afiyetle yaşamama izin veren sonsuz kudret ve ihsan/ikram sahibi Allah’a (cc) yarattığı tüm canlıların nefesleri sayısınca şükürler olsun.  

İnşallah sevdiklerimizle, sevenlerimizle cennette buluşmak dua ve temennisiyle, tekrar hepinize teşekkürler ediyorum.  


 





8 Ağustos 2022 Pazartesi

Üşümek mevsimi

Nihayet uzun temmuz bitebildi...
Ağustosu da yarıladık mı, bu bunaltıcı sıcaklar bitmiş olur, başlar hazan esintileri sabah akşamüstleri...

Üşümek güzeldir, evi, yorganı, montu olana...

Üşümek güzeldir, merhametli, şefkatli kalbi olana...

Üşümeyi ilk defa ilkokulda Oya'ya aşık olduğumda, sonra ortaokulda Cemile'ye...Hiç unutmam sınıfta yaramazlık, muzurluk anları  hocanın etrafında...Cemile ile çarpıştık, yanak yanağa... Kıpkırmızı olmuştu İzmir'in yeşil gözlü kızı...O an üşümeyi slow yaşamıştım. Sonra uzun zaman üşümedim. 

Yaz tatilinde çapkın patronumun sevgililerinden biri beni duvara yapıştırıp öpünce, üşümek ne kelime feleğimi şaşırmıştım, başım dönmüştü...Taze delikanlıya hiç merhamet etmemişti zilli.
Masumiyetim o gün, bekâreti bozulmuş kız misali bozulmuştu. 

İnsan bazı şeyleri tatmamalı, sonra yokluğu dokunuyor ve zaman yine  imdadınıza yetişiyor...Unutmasanız da, yoklukla, mahrumlukla yaşamasını öğreniyorsunuz...😔

Ablamın arkadaşına da kaçamak bir ilgim vardı, aşka benziyordu da çok ayıp olur diye tanımını kendime bile yapamazdım, ortaokul çocuğu seni...Uzun siyah saçlarına ve yumuk ellerine bayılırdım. 😇

Lisede Fransızca hocamın minisiyle sınıfa girişi, oturuşu...bu derste sınıfın en başarılı 3 kişisinden biri olmamın sebebi olabilir...Sevim öğretmen Hababam sınıfına gelen genç kadın hoca gibiydi...😎

Sonra üşütmeye mola verdi hayat...
Uzun süre üşümeye hasret kaldım.
Üşümek de bir mevsimdi belki de...
Uzun zaman üşümek istiyorum diye içimin dağlarında, vadilerinde haykırdım. Ne duyan oldu, ne gören. Sesimin yankısı üşümemi çoğalttı sadece...😔

Hafızın[*] kızı çıktı sonra, yaşı benden büyüktü. Birgün onu istediler, bize haber verdi. Gözyaşlarımı döktüm ardından...Onyedimde evlenecek halim yoktu. Ayrıca o ara fakirdik, koca teybi evden üşenmeden getiriyordu dans edelim diye...

Askerken üşüdüm sonra...
Hemşireydi. Bir süre birlikte üşüdük...Fazla masumdum, onun farklı üşüme isteklerini tatmin etseydim belki aşk biter ama ihanet giremezdi aramıza...İhaneti onda gördüm ilk defa. Masumluğumu da o zaman bir uçurumdan aşağı bıraktım.😔

Oysa ben ona aşıkken Aynur hemşire de bana sırılsıklam aşıktı. Belki  Aynur sadık sevgili olurdu. Başını hafif yana yatırıp bakışını hatırladım şimdi.

Bütün üşümelerimden örnekler versem kitap yazmam gerekir.
Bunu burada seriye döksem, mümkündür de kendi hayatımı çok fazla gözönüne dökmeyi sevmiyorum. 😌

Şimdi Üşümek mevsimi 2 deyip, kuccukken evcilik oynarken benden büyük kızların neden hep beni doktor ya da karı-koca yaptıklarına giremem. 🙄 yoksa kadınlar tarafından kullanılma serüvenim ta o zamanlara mı dayanıyordu..? 

Günümüze gel Murat diyorsunuz. Cıx riskli...Kaldı ki zaten günümüzü çiziktirmiyor muyum? 

Bir kadın/ erkek üşütmeli... Varlığıyla ayrı, yokluğuyla ayrı üşümeli insan...

Bu yazıyı dün gece uykum kaçınca yazmış, hatta yayınlayıp, geri almıştım. Yayınlamakta hâlâ kararsızım.

Sonra sen çıktın ütopya ülkesinden Rüveyda  diyerek susmalı...

[*] Kendisi değil lakabı Hafız idi. 


"Çokça özlem, biraz sitem!"

"Çokça özlem, biraz sitem!"
Kendini gönüllü susturmuş,
Denizin karadan çekilmesi gibi,
Damarlarından yaşam çekilmiş senin..!
Adı konulmadığından, bir ütopyada,
Kelimeler kavramlar arası duraklarda,
Müteşairlikte saplanıp kalan,
Sayfalara kalem olup, akamayan,
Şu sahnede bir düzen tutturamayan,
İnişlerde susayan, çıkışlarda şahlanan,
"Çokça özlem, biraz sitem!"
Med-cezir girdaplarında hep gri kanayan!
Bilmediği çiçek isimlerine hayran, 
Kokularda sarhoş, 
Korkularla sarmaş dolaş!
Sabaha derviş, akşama berduş!
Bir ömür dengeyi arayan garip bir adamsın sen!
Yaşın başını aşmış giderken,
Yetişemeyecek kadar aciz ve beceriksiz!
Keyfini süremeyecek kadar da şapşalsın!
"Çokça özlem, biraz sitem!"
Sevip sevip yenilirken,
En güzel hayat kırıklığıdın sen!
Gri sende güzel!
Uzaklar ve uzaklardan sevmek sende güzel!
Bir Eylül gün batımı gibi,
Hüzün makamında bir veda!
"Çokça özlem, biraz sitem!"
Ey dünya!
Sana çaktığım imza belki de bu giderken..!
Ve ey müteşair!
Yakındır kalemini kırmam!



7 Ağustos 2022 Pazar

Güzel görenler güzel gönüllüdürler.

"Yenilgileriyle barışan
insanın içinde gerçek bir devrim başlar. O artık daha mütevazı, sınırlarını bilen, zorluk içindeki kişilerin halinden anlayan, neyi
yapıp neyi yapamayacagını idrak etmis bir insan olarak yeniden doğmuştur. (Yenilgi
yenilgi büyüyen bir zafer vardır.!)
Kemal Sayar

Okuyunca sizinle özdeşleştirdim..
Kaleme aldığınız yazılarınızdan..
Olgun tavırlarınızdan,
Hayata doymuşluğunuzdan,
Yaşam tarzınızdan,
Mütevazı kimliğinizden 
.......
İyi insansınız siz, çok iyi..
Yüreğiniz temiz..
Bir kere değil mi ki ailenize kol kanat germişsiniz..
Tüm sabrınızla anneciğinize ..
Şefkatinizi vermişsiniz..
Nasıl kötü olabilirsiniz ki..!
İyi insansınız vesselam iyi ..

Hani yüce gönüllü insan denir ya..
Tanırsın tanıdıkça hayranlık duyarsın..
Şefkatiyle,merhametiyle,
Sonsuz sevgisiyle saygılı, kibar,asil,nazik,naif, kırılgan ruhu çocuk kendi sağlam karakterli duruşunu bozmayan hiçbir zaman asaletinden ödün vermeyen kişiliği sağlam adam gibi adam ..
............
Ben gördüklerimi ve iyi niyetini bilirim..
Sizi yüreğininizin güzelliğiyle satırlarda, şefkatinizle tüm sabrınızla ,olgunluğunuzla, yaşanmışlığınızla, dik duruşunuzla ve büyük erdem göstermiş olmaklığınızla benim nazarımda çok iyi bir insan olduğunuzu gösterir ki bu en önemli meziyetler her kula nasip olmaz..
Siz gönlünüzün güzelliğiyle Seviliyorsunuz..
Ve değerlisiniz..
Doğum gününüz kutlu olsun. 

***


MEĞER BEN NEYMİŞİM 😌

Mektup sahibi o kadar güzel abartmış ki, (sonsuz teşekkürler) maili sileceğim için burada saklamak istedim. Hem bu emek mahsulü kıymetli mektup hatıra olur hem de tatsız zamanlarımda denk gelir okursam iyi hissetme vesilem olur dedim.
Sonuçta doğum günü kişisi benimdir😇
Evde duvar takvimi olsaydı. 9 Ağustos sayfasında yazılan şeyleri okurdum.
MM

6 Ağustos 2022 Cumartesi

Gönlümün yarası!

Gönlümün yarası!
İkindiyle akşam arası...
Ömrümün yarısı!
Başlanıp, tamamlanamayan alnımın yazısı...




ırmak

Uzaklarda aramam seni! 
Her özlediğimde, 
gözlerimden akan 
sıcak bir ırmaksın..!


Bu görsele çok teşekkür ediyorum. 

5 Ağustos 2022 Cuma

Şefkat mi aşk mı?


Karşılıksız sevenlerim de oldu, karşılığını alamadığı için küsenlerim, hatta kin güdenlerim de..!

Dostça el sallayıp gidenlerim de oldu, düşmanlığı kendi karakterine yakıştıranlarım da..!

Şefkatlice ve beklentisiz sevenlerim de oldu, beklentisi sebebiyle üzenlerim de..!

*

Üstadın muhteşem ifadesi üzerine, ilmim olsa seri makale yazılırdı.

Şefkat, içinde merhameti de barındırır. Güzel, asil bir sevgidir. Beklentisiz sevgi olduğu için, bir yanıyla da Rahmanidir. 

İhmal edilen ya da umduğunu bulamamış kalpler, şefkatle, incinmeden-incitmeden sevmeye devam ederler...
Böyle kalplere sevmek yeter. Onlar aşkı yücelere ait kutsal bir duygu olarak bilirler. Karşılığını ancak Rahmanide arar ve beklerler...

Şefkat cömert, aşk kıskançtır!
Şefkat paylaşır, aşk hasistir!

*

Ya insan birini hem aşk hem de şefkat kanatlarıyla seviyorsa..?

*

Bunun üzerine de siz düşünün..! 

4 Ağustos 2022 Perşembe

zaten!

Göz görmeyince, 
Gönül özlemiyorsa,
Zaten...
Neyse..!

Tutkulu bir soru!


"Bir kadını çok seviyorsun, öyle ki, her şeyinle ona bağlısın, bedenin, ruhun, kalbin, beş vakit dualarında düşünmediğin an yok onu, ondan bir kelime beklerken, başkalarına tahammülün bile yok, kadının etrafında ona ilgi duyan birçok erkek var bunun farkındasın ve canın çok yanıyor, ama öyle büyük bir sevgi ki sen kalbinle mücadele ederken kalıp o adamlarla mücadele eder miydin?"

*


Etmezdim!

Aşkımdan ölsem gebersem de etmezdim!

Sevgim beni kavursa da etmezdim!

Uykular haram olsa, gündüzlerim ziyan olsa da etmezdim..!

Her canlı, ortama uyumlu, özel kalkanlar/silahlar donanımlarla yaratılmıştır. Hele insan, karşı cins için bu denli zayıf hiç değildir. Kalmak isteyen kalmış, giden uğurlanmıştır!

Aşk sanılan şey saplantı ve tutkuya evrilir de sahibinin bundan haberi olmaz, vahim!

Bazı insanlar bazı meseleleri kendilerine gereksiz yük eder hatta bunu bütün yaşamlarına yayarlar. Sanki dünyaya bir kaç kere gelecekler! Oysa herkes bilir ki aldığımız nefesin tekrarı yok ve biz bu dünya sahnesine çok önemli bir rol için gönderildik!

Üzüleceksen Hazreti Veysel.Karani (ks) gibi bir aşktan, kırıntı taşımayan kalbin için üzül! 

Yanacaksan Medine'nin Gülü Efendimiz-sallallahü aleyhi vessellem- hazretleri için yan!

3 Ağustos 2022 Çarşamba

İzahat vermeye mecburuz efendim!

Sabahattin Ali, kitaplığımda da olan ve şahsen zorla bitirdiğim Kürk Mantolu Madonna'sında: "Onların beni anlamalarına imkan yoktu. İzahat vermeye de asla mecbur değildim!"der. Bu cümleyi kitapta bulmak ve bağlamına bakmak emek ve zaman işi!

Kelamın kifayetsiz kaldığı yerde susar insan. Eskiler bu sebeple "Fazladan izahat, lisanen kabahattir."demişlerdir. 

Kuşkusuz S.Ali bir romanda kahramanı konuşturuyor ve bu genel kabul görmüş bir sosyal gerçeklik değil. (Derin mevzu ve işte böyle anlarda PC başînda on parmak klavye arıyorum. Telefonda kalemle yorucu!)

Toplumu gelenekler, ahlâk ve yasalar şekillendirip yoğurur. Hiç kimse bunların dinlerden bağımsız ve etkilenmediğini söyleyemez! Örneğin benim dinim -ilk aklıma gelen Hucurat suresi- zan yapmayı ki çoğu sui zandır, çirkin görür, yine gıybet denen kişinin gıyabında kötülennesini de..! Ama yine aynı din bana "töhmet yerlerinden uzak durmamı" yani insanları şüphe ve zanna düşürecek davranış ve yerlerden kaçınmamı da öğütler!
İmam Gazali hazretleri (ks) bunu ‘kalp ile gıybet’ şeklinde tanımlamıştır.

Konumuza ışık tutması açısından şu nakli okuyalım:

Peygamberimizin hanımlarından Safiye annemiz anlatıyor: "Peygamber (s.a.v) mescidde itikafa girmişti. Geceleyin onu ziyarete gittim ve konuştum. (Konuşmamız bittikten) sonra kalktım, o da beni uğurlamak için kalktı. O sırada ensardan iki adam oradan geçtiler, Resulallahı görünce hızlandılar. Peygamber (s.a.v) onlara hitaben “Yavaş olunuz! Bu benim zevcem Huyey kızı Safiyedir” dedi. Onlar da “Sübhanallah! Ya Resulallah (biz sana sui zan edecek değiliz) dediler.

Sevgili Peygamberimiz (sav):“Şeytan insanın damarlarında kanın akışı gibi akar, (kalplere çok kolay vesvese verir). Ben şeytanın sizin kalbinize kötü bir şey atmasından korktum” buyurdu. (Buhari, Müslim, Ebu Davud)

Şu inceliği, hassasiyeti ve konunun nezaketini çok iyi kavramak durumundayız.

Yalnızca sui zan, gıybet yapan değil, buna sebebiyet verenler de mesuldür! 

Bediüzzaman Said Nursi hazretleri de: 
"Eski zaman peygamberleri ümmetlerine Kur'an gibi izahat vermemelerinin sebebi, o devirler beşerin bedeviyet ve tufûliyet devri olmasıdır iptidai derslerde izah az olur." (Asa-yı Musa)  buyurarak İslâmın insanları, başta gıybet ve sui zanna düşmelerini önlemek için bulunulan durumu izah ederek kalplerde maraza sebep olmamayı prensip edindiğine işaret etmiştir. 

Günümüzde sosyal medyada çok yaygın olan, ünlü bir yazarın (Sabahattin Ali romanında olduğu gibi) sözünü genel geçer tek doğru gibi kabulle yaygınlaştırma hatasıdır! Özellikle yabancı yazar ve düşünürler de buna çok sık rastlıyoruz! Söyleyen ünlü biriyse, sözünü tartmak aklımıza gelmiyor! Ucu itikadımıza dokunsa bile..!

Yukarıda da değindiğim üzere mevzu tek makaleye sığmayacak kadar geniş. Benim sevgili okurlarım arif/e olduklarından uzunca tarife gerek yok. (Zaten kalemle telefona yaza yaza bu saatte canım çıktı!) 

Sonuç olarak gerektiği yerde, durumdan, hadiseden ilgililerine elbette ve mutlaka yeterli izahat, malumat vermek dini, insani, ahlâki, toplumsal bir mecburiyet olarak, sorumluluğumuz hatta vebalimizdir! 
Bundan:"Onların beni anlamalarına imkan yoktu. İzahat vermeye de asla mecbur değildim!"diyerek kaçma lüksü ancak belli ve yeterli çaba ile izaha rağmen, hâlâ anlamıyor ya da anlamak istemiyorlarsa o zaman geçerlidir.

Birbirimizi doğru anlamak için izaha mecburuz! Bu, insana saygının gereğidir.

1 Ağustos 2022 Pazartesi

demedim mi?


Günün sonunda seni suçlarlar demedim mi?
Adam gibi inzivada kal demedim mi? 
Demedim mi taş atanı boş ver, gül atanı da unutuver diye...
Vefasız gibi dur lâkin vefa şiarın olsun. 
Umursamaz görün amma her canı aziz bil! 
Az konuş, az cevap ver, çok oku, çok dinle, derin tefekkür eyle...
Bu dünya panayırında sakın kendini kaybetme, nefse teslim, şeytana uyma demedim mi?
Çoğu gitti, azı kaldı, iyiler kervanı için son dönemece girdin..!
İyileri sevmek yetmez, sen de iyilerden ol demedim mi...