30 Kasım 2022 Çarşamba

Bir teklif ve

"....gazetesinde size de yer vermek istiyor..
Yazılarınızı yayınlamak istiyor..
Size telefon numarasını veriyorum..
Sizden telefon bekliyor..
Ararsanız sevinirim..."

***

Geçmişte gazete, dergi deneyimim oldu. 
Ne hevesti, sabah erkenden gazete bayiinin önünde beklerdim, gazete balyalarını çözsün de makaleme kavuşayım diye. Yaşım 18 ve okuyup yazmayı çok seviyordum. Hatta makalelerimi yayınlayan gazete yazı işleri müdürü merhum benimle tanışınca şaşırmıştı. O yazıları yazan tıfıl bir delikanlı mıymış! Ne öğrendin de ne yazıyorsun mübarek...
Tabii o zamanlar İnternet yok idi. 
Yazılarımı kesip saklardım, sonra ya atmışımdır ya da kaybettim.

***

Bahsi geçen gazeteyi biliyorum. Yazarı ile şahsen tanışmadım. 
Güzel niyet ve ilginize teşekkür ediyorum.  
Tabi ki dediğiniz yazar ve şair arkadaşı arayamayacağım. 
Kendisine de teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. 

***

İnzivamda böyle iyiyim. Karalamalarım böyle özgür, birilerinin beğeni ya da onayından azade...
İnsanlarla diyalog kuramayacak kadar yorgun ve belki de bezginim!
Kısa kış günlerini seviyorum. Çabucak akşam oluyor.
Bu arada Dosto'nun ilk romanı İnsancıklar'ı YouTube'den (dinleyerek) okudum.Seval Delikara seslendirmiş. Çok başarılı duygulu bir seslendirme. Radyo tiyatrolarını anımsattı. Kapatın gözlerimizi, romanı yaşayın. Eserdeki son mektubun etkisi ile Billie Eilish dinliyorum. Azıcık ağlasam mı diyorum.
Şu dünyadan bilinmeden geçip gidiyorum.
Nereden girdik, nereden çıktık. 
Sevdiklerimiz hasta, sevdikleri hasta... 

Görsellere çok teşekkür ediyorum.


29 Kasım 2022 Salı

Tam da bu vakitler

Tam da bu vakitler,
Kocaman bir boşluğun kıyısında,
Yuvadan kopmuş, 
Kırgın bir yaprak misali,
Ansızın yüzüme değen nefesinle,
Kaybolurum bir gözyaşı ummanında...

Öyle gülmeyecektin

Öyle gülmeyecektin!
Beni bir olmaza sürüklemeyecektin..!
Verdiğim sözleri yedirmeyecektin!
Öyle zalimce öldürmeyecektin!

Öyle gülmeyecektin!
Dişlerin parmaklık, hapsetmeyecektin!
Yörüngemi değiştirmeyecektin...
Böyle avare bir adam inşa etmeyecektin...

Sen,
Ah sen,
Öyle gülmeyecektin!..


28 Kasım 2022 Pazartesi

Yansımalar 12


''Işığın gölgesi yoktu
Üşümek kainat yansıması'' [Su Kalemi]

Evet ışığın gölgesi yok...Nur içinde nur...O kainatın içinde ürperelim, üşüyelim...Yansıması yayılsın evrene...''

Malumunuzdur, Sevgili Peygamberimiz Efendimiz -sallallahü aleyhi vessellem- tarihin şehadeti ile sabittir ki, güneşte ya da ay ışığında yürürlerken gölgeleri yere düşmeyen bir mucize sahibiydi. Kâinatta her ne yaratılmışsa O'nun nurundan yaratılmıştır. Yani bizzat kendisi nur idi. Haliyle nurun (ışığın) da gölgesi olmaz. 

Belgeselleri ne zaman izlesem, her defasında yeni bir şeyler öğrenerek onları yaratıp, sonsuz kudretiyle hakimiyeti/kanunları ile idare eden  en- Nur olan Allah'a (cc) hayranlığım artıyor. Güneşin erişmediği okyanus diplerinde ışıklı, fenerli mahluklar yaratan Allah’ın şanı pek yücedir.

Yaşamı sorgularken, niçin bu gezegendeyiz, bu gezegeni kim yarattı vb. soruları soranlar, yaşam dediğimiz bir simülasyon mu (*) noktasından Platonun (alegorisindeki) mağarasına düşüp kayboluyorlar. 
Bunu bile düşününce İslam olmak, tek gerçek ve sahih bilgiye erişimde; dahası bu gezegene gönderiliş hikmetinden haberdar olarak, eşi benzeri ortağı, evveli olmayan, bir olan Allah'a iman nasibine ermiş olan bizlerin şükür sebebi olarak her nefesimizde olmalı...

Biz o mağaralara, çıkmaz sokaklara düşmeden; hakikati arama zahmetinden azade, mirasyedi gibi kendimizi gözümüzü açar açmaz, hakiki ve sahih bir kutsalın içinde bulduğumuzdan olsa gerek, ''balıklar derya içre deryadan habersizdirler'' misalince, dünya hayatı sınavında inişli-çıkışlı zikzaklarla istikametten sapmama noktasındayız. 

Oysa şu ahir zamanda samimice kendimizi bu mübarek kutlu din yoluna adayabilsek, başta müjdeci rüyalar olmak üzere, kalbimizdeki gözler daha nelere şahit olacak...

Zaman azalıyor, vakit yaklaşıyor. Gelecek olan gelecek, çünkü her gelecek yakındır..!

Işığa çok muhtaç olacağımız yalnızlıklar evine girmeden önce, buradan ışığımızı tedarik etmek, önden göndermek gerek.

(*) Bu konu İslâm alimleri arasında, özellikle mutasavvıflarca inceleme konusu olup, vahdeti vücuda kadar gider. Mesela kâinatın hayal mertebesinde yaratıldığı İmamı Rabbani (ks) hazretlerince izah edilirken, karşı görüş Bediüzzaman (ks) hazretlerinden gelmiştir. Benim gibi cahilleri aşan ve fakat aşırı ilgi çekici, mayınlı bir alan. 


27 Kasım 2022 Pazar

3 mektup

"...bazı dinimize yönelik paylaşımlarınız namaza başlama noktasında benim içime bir hoşluk oluşturuyor."

Mutluluk verici bir mail. İçinizde asıl hoşluk, başlayıp bırakmayınca ve kabre varınca o namazın nuruyla karanlıktan ve azaptan kurtulunca olacak. 
Maalesef bizlere, (muteber, hikmeti kuşanmış, derin anlamıyla) namazsız Müslüman olunamayacağının bilinci, bilgisi verilmedi! 

Son cümle: Düşünsenize sizi günde 5 kez muhteşem bir davetle huzuruna isteyen, sizi muhatap alan, seven bir Allah var. Hergün hiç vazgeçmeden sizi huzura, kurtuluşa çağıran bir Allah...

***

"İçin geçmiş senin üstad! Daha yaşın ne?"

Evet geçtı...
İçim bu dünyaya doydu ve  bu dünyadan geçti. (İnşallah geçici bir şey değildir. Böyle çok iyi.) Dileyen bir psikolojik tanım da bulabilir bu duruma, hiç problem değil. 
Zaten dünya da, dünya hayatı da, hevesleri de hep geçici değil mi? 

***

"Bu kaçıncı habersiz gidişi. İnsan sevdiği dostuna arkadaşına bunu yapmaz. Yine de canı sağolsun, huzurla kalsın."

Vedalaşmayı kim sevmiş...
Bak kendin söylemişsin "bu kaçıncı diye" haber verince demekki olmamış...İşin sırrı habersiz, veda sancıları yaşamadan/yaşatmadan sosyal medya hesaplarını silmekmiş. 
Bu defa oldu işte. 
Yine de sitemine hak veriyorum. Senin gibi birçok güzel arkadaşımı gücendirdiğimi biliyor ve bir kere daha özür diliyorum.
Sizleri seviyor ve özlüyorum. Hakkınızı helal edin lütfen. 

Bu defa güzel gittim
Bütüm kapıları kilitledim
Anahtarları da gayb ettim
Eh aşk olsun biraz da ayıp ettim.



4.4'lük bir pazar sabahı

Toprağın nasihatı!
İkazı!
Azarlaması!
Ve nihayet insanoğlunu cezalandırması belki de..!

"Ey insan!
Üzerimde yapmaman gereken bir sürü şey yapıyorsun!
Üzerime masum kanları,
Üzerime mazlum gözyaşları döküyorsun!
Sonra da bolluk, bereket, huzur umuyorsun!"

***

Bu sabah saat 06.57 gibi 4.4 ile beş dakika önce okunan ezanları duymayanlarımıza son çağrı/anons yapıldı!

***

İnsan garip mahluk. Deprem olunca soğuk yağmur demeden hızlıca sokağa fırlar da, bir güzel abdest alıp namazını kılmaz. Oysa dünyaya namazı ikâme etmek için gönderilmişti. Bunu unuttu! Deprem bize bizi, deprem bize ceza/hesap gününü, deprem bize Rabbimizi hatırlatır...


26 Kasım 2022 Cumartesi

gafil

Aşklar ayrılığa,
Günler ölüme koşuyor..!
Gafil insan yine de 
Hiç bir şey anlamıyor..!

yokluğunda

tanıdık bir şehir gibiydi yüzün,
ılık bir lodostu nefesin,
bahar güneşiydi gülüşlerin,
kayboldum şimdi yokluğunda...

tanıdık bir şeydin, tarifin yok...
imkânlar içinde imkânsız...
gökkuşağı ülkesinden bir masal kitabı,
seni okudum durdum yokluğunda...

tanıdık bir hâyâldin, vazgeçemediğim,
zamanlar boyunca seyrettiğim,
her gece rüyalarıma beklediğim,
kâbuslar ortasında kaldım yokluğunda...

tanıdık bir hikâyeydin, ezbere bildiğim,
hesapsız kaygısız peşine düştüğüm...
gönlümün ışığı, çırpınarak düşlediğim...
zayi olmuş bir ömrü gömdüm yokluğunda...




25 Kasım 2022 Cuma

göç eden masallar

..çünkü uğruna savaşılacak bir aşk kalmamıştı...
masallar göç etmiş, çocuklar da zaten büyümüştü...

Yansımalar 11

''Baktığımda gördüğüm, ruhumun bağlandığı kördüğüm.
Gönlüm diyorum, çünkü gönlümü istila edenimsin.'' [Rüveyda'ya Mektuplar, sh: 22]

Ne güzel bir kördüğüm... Çaresiz ve imkansız da olsa çok güzel yaşattıkları...

Bir kaç gündür fırtınayla karışık ılık bir lodos var. Eski halim olsa, kesin Kent Parka yollanmıştım. Savrulan sarı yaprakların melodisini, iniltilerini dinlemeye...

Seni aramaya, seni beklemeye...Gelmeyeceğini bile bile... 

Küstüm galiba çok sevdiğim Kent Parka da... Seni bana vermedi!
Artık sokaklar, caddeler ürkütüyor beni..! Anneme yoldaşlık ederek, zaruri alış verişler dışında kapandım. Çalışma masamı (az havalı olsun) yeniden dizayn ettikten sonra anneme lazım olmadığım zamanlarda inzivaya yeni süreler ekleyerek eksiltiyorum ömrümü...Ah şimdi acıttı bu cümle, acıdım sanki kendime, burnumun direği sızladı.
İnsan kendisine acımalı mı? Cevabı evet ise sınırları ve normali nasıl olmalı? 
Seküler mi olacak bu acıyış, mistik rüzgarlardan mı alacak ilhamını..?
Meraklı sorular...

Her şeyi bilmek, bazı şeyleri çok merak etmek... Bazen insanın kendisine zulm derecesine varabilir mi? Al sana başka bir sorunsal(!)

''Fazla da üzülme hayat bitiyor 
bir gün. 
Ayrılıktan kaçılmıyor. 
Hem çok zor hem çok kısa ömür. Ömür imtihanla geçiyor...''derken arkada çalan şarkıda Ayten Rasul...

Bu yazıyı yazdığım tarih 21 Kasım 2022 pazartesi...
Postadan gelen şiir kitabından, yansımalara bir dip not babında eklemeli:

"ve kalbi kırık aşktan
yorulmuş bir kadın fikrine inanmaktan" [Yılmaz Erdoğan]

Kalp ağrıma azıcık şifa olsun diye bu ikiz, akraba kelimelerimden siz sıkılırsanız bir gün okumazsınız...

Birazdan cuma olur. Bir saat kadar kısa günler. Çabucak akşam oluyor. Çabucak ölüyoruz batan güneşle geceye gömülmek için. 
İyi ki çabucak..!
Yoksa dayanmak daha zor olurdu..


24 Kasım 2022 Perşembe

içimdeki şarkım

İçimde durmadan çalan bir şarkıyla, 
adını heceliyorum...
Zaman beni eskitirken, 
seninle yenileniyorum...


Çabuk öğrendim

Çabuk öğrendim,
Özlemekle nasıl koyun koyuna yaşandığını,
Ayrılıkları her gece hasretlere sarıp da uykulara kaçmayı...

Çabuk öğrendim,
Bir resme bakıp da dokunamamanın ızdırabını,
Sessizliğin içinde seni aramayı,
Vurgun yemiş günlerin peşine takılmayı...

Çabuk öğrendim, 
Senli kelimelere sarılmayı,
Her şarkıda yeniden ahlamayı...
Çalmayacak kapılara bakmayı,
Gri bir ömürde seni sensiz  yaşamayı...


23 Kasım 2022 Çarşamba

gittin


Sonra gittin
Sen gittin...
Anladın mı?
Gittin!
Giden mi daha iyi anlar,
Kalan mı,
Gitmenin ne olduğunu..?
Anla işte,
Sen, gittin..!
Dünya da gitti!
Hayat bitti...
Sen, gittin...
Kaçıncı kez, 
Ömrüme son nefes,
Gittin sevdiğim, gittin..!
Sen, gittin...


5.9

Saat:04:08

Annemin acıklı feryadının karıştığı sallantı ile yatağımdan onun yatağına ne hızla varıp sarıldığımı bilmiyorum! 

Bildiğimse o sarılma ânında sarsıntının çok uzun saniyeler sürdüğü..!

Çok korktuk! 

Öyle demişti 99 depreminde telefonla aradığım teyzemin eşi: "Allah'tan korkulmaz mı."

Yürek çarpıntımız, 4.3'lük artçı ile devam etti. 

Çok şükür can kaybı olmadı depremin merkezi Düzce ve civar illerde...

Onca sallanmaya kırılan dökülen de olmadı. 99 depreminde oda, mutfak, antre tuz-buz cam denizi idi.

***

Ekranları yine, aslında çok fazla bir şey bilmeyen deprem uzmanları doldurmaya başladı.

Bir kere de alim, fadıl, hikmetli, hoş sohbet hocaları çıkarsanız da, bozulan ahlâkımıza ikazlarda bulunsalar..!

İnsanlara vaaz/sohbet böyle kritik zamanlarda daha etkili oluyor.

***

Bu sezon dizilerdeki çarpık ilişki ve aşırılıklar/cinsellik tiksindirici. İzlenecek gibi değil.

Esra Erol-Müge Anlı'dan ana haberlere yansıyan rezillikler kıyamet asrına çarpıcı örnek.

***

Bırakın sürekli bize depremin jeolojisini anlatmayı! Biraz da nasıl ilahi ihtar ondan bahsedin.

***

Merak edip, geçmiş olsun dilekleriniz için çok teşekkür ediyorum. 






22 Kasım 2022 Salı

sonunda

Sonunda
Öldürdüm,
İçim içindeki 
Başkaldırıyı..!
Toplu isyan fikrinden,
Eyleme geçemeden!
Sonunda 
Söndürdüm
İçimin içindeki ateşi!
Annemden feyz alıyorum,
Yaşlı bir adam oldum!
Ruhumun beli bükük
Bastonu bir ben görüyorum...
Sonunda
Öldürdüm,
Zannı galip en azından,
İnsan inandığı şeydir.
Yine de el öpenleriniz çok olsun deyip
Uzatmıyorum elimi...

geçti

Günler geçti,
Mevsimler
Kediler,
Çiçekler
Ve şiirler,
Şehirler, dünler,
Aylar, yıllar...
Zamanlar, mekânlar, 
Hüzün yüklü bulutlar
Şarkılar, masallar,
Yalnız akşamlar,
Hâyâl olmuş kahkahalar!
İnsanlar geçti...
İnsanlar, canlar,
Mutsuz yarınlar,
Susturulmuş aynalar,
Haykıran boş duvarlar..!
Ve kadınlar...
Kadınlar geçti...
Kadın...
Bitmesi istenmeyen bir kitap gibi!


21 Kasım 2022 Pazartesi

Yansımalar 10

"Aşk bonkör hâyâller kurduruyor yine. İçimde sevinçli bir ağlamak hissi, sordum kendime:
Ben bu hikâyenin neresindeyim?"

Ne güzelmiş, bonkör hayallere dalıp, hayat denen bu kopyala yapıştır günlerden sıyrılmak... 
O ağlamak hissi hep var, sevinci alınmış bir şeylerin, uçup gitmişler...

Anladım bonkör hayallerin de bir mevsimi varmış ve bunun yaşla-başla da ilgisi yokmuş. 

Gönül sevip, sevilip kavuşma hayali kurduğu ve bu hayalini kaybetmediği müddetçe gençsin.
Kaybettiğin anda en yaşlı sensin..! Güçsüz, dirençsiz, azimsiz, kırık dökük, ruhunun beli bükülmüş, coşkusunu kaybetmiş, akşam olsa da ömür defterinden bir yaprak daha çevirsek yeknesaklığı... 

Gönül gâh gökyüzünde, gece yıldızlarda, gâh toprakta, bitkilerde, sokak hayvanlarında...

Gözünde ne para ne makam ne de hovarda maceralar...

Kulakların ezanlara ve ansızın okunan selalara ayarlı...Ve zamanın içinde terennüm eden, senden başka kimselerin duymadığı melodilerde, makamlarda...

Ben bu sevda hikâyesinin neresindeyim'den
hayattaki hikâyemin neresindeyim'e evriliş başlar bir yere vardığında...

O yer başlangıçla bitişin birleştiği kavruk bir tezattaki muhteşem ahenktir artık...


20 Kasım 2022 Pazar

yol

Yol bitince, 
biz de kanatlanıveririz
olur biter..!




Gülmek üzerine

Bize güzel gülen,
Güldükçe daha da güzelleşen insanlar lâzım...

Bize gülmenin güzelliğini gülüşleriyle gösterecek, sahici gülen, esaslı gülen insanlar lâzım...

Bize güldüğü zaman, gönlümüze baharları dökecek, huzur iklimine çekecek insanlar lâzım...

Yoksa gülmek diye sundukları, yüzdeki maskedeki dudakların yukarı doğru kavis çizmesi değil!

İnsanlar dedim; senin gülüşlerini görsem, maksat hasıl olurdu aslında..!




19 Kasım 2022 Cumartesi

oradasın işte


Oradasın işte, 
Şelaleler gibi akan saçlarının altında...
Bakılması bir bana yasak, Dudaklarının ıslaklığında...

Oradasın işte, 
Girdapları girdabında şaşkına çevirecek gözlerinle,
Tutsan yangına döneceğim ellerinle...

Oradasın işte, 
Geceler gibi, sabah güneşim,
Çaresizliğim, 
Çırpınışlarım, nefesim...
Uzaklarda bir yerde,
Erişilmezim...

Ve oradasın işte,
Ve ölüyorum, görmüyorsun!

18 Kasım 2022 Cuma

veda etmeli hâyâllere de


Hiç bir zaman gerçekleşmeyecek hâyâllerin o sıcak yangınından, 
bir yudum umudun kucağına, rüyalar ülkesine...
Yağmura hasret çöller gibi, 
Çöllerde kuruyarak ölen bitkiler gibi...



vakit hüzün

Adına bir gün denilen an kadar eskidik yine.
Modası geçmiş şarkılar gibi,
İçimde yine vakit akşam, 
Vakit hüzün…  

"Böyle bir şiirinizin olduğunu hatırlamıyorum! Sizin mi?"diye soran dikkatli okuruma teşekkür ediyorum. 

Facebook açıkken orada karaladıklarımdan...Malesef arada böyle unutur ya da üşenirdim bloğumda aktarıp saklamaya, bu da onlardan biri ve bu vesile ile burada yerini almış oldu. 

Kıymet verip paylaşanlara da teşekkür ediyorum. Kesin tarihi de bir başka dikkatli dosttan geldi. Teşekkür ediyorum. 



17 Kasım 2022 Perşembe

Yansımalar 9


"Lisanım bir tek senden bahsederken uysal, hadsiz ve emsalsiz...Bir tek seninle güzel deli ve hesapsız."
 [Sh:22]

Bu yüzden coşkuydum, bu yüzden umarsız, bu yüzden metelik vermez dünyaya, bu yüzden deli dolu ve hesapsız...

Şimdilerde o coşkunun yerini sararmış ve beli bükülmüş yaprakların veda öncesi hüznü aldı...O deli dolu genç adam, bir anda rüyadan uyandı ve yaşlı annesine eşlik eden bir yaşlı oldu!

Yürüyüşler, Kent Parka gitmeler, orada Rüveydasını hayal ederek göletin etrafında gezinmeler, akan dereye fısıldayışlar, bekleyişler...son buldu. Gitmiyorum uzun zamandır oraya...Gitsem sanki içimi orada göreceğim, tarumar edilmiş, yakılıp yıkılmış bir Kent Park!

Kısa kış günlerinde çabuk gelen akşamların gecesinde hayata mola verip, ''İyi kal, iyilikleri azalmış dünya!'' diyerek bir bebeği zorla uyutur gibi uyutuyorum gözlerimi...

Hey Sizler!

İçinizden biri bir gün aşık olursa, güven testinden sonra hadsiz, deli dolu ve hesapsız olmayı sakın ihmal etmeyin! 

16 Kasım 2022 Çarşamba

Hükümsüzdür!

Bir çok gönlü açan anahtar kelimelerimi de, anahtarımı da bile isteye kaybettim..!
Hükümsüzdür!

Hadi onu uykuda da bulmamaya!


ondandır

Acemice sevdim,
Bu düşüşüm ondandır..!
Kara kışta evsizim,
Bu üşüyüşüm ondandır!
Ondandır onarılmaz yaralarım,
Ondandır çektiğim ondan..!


Hüznümü seviyorum

Bugün ilk kez okuduğum İmâm-ı Rabbâni (ks) hazretlerinin aşağıdaki cümleleri "bir yudum teselli" gibi yüreğimi sevindirdi:

"Hüzün dalgası çarptı mı bir insanın yüreğine, ya Mevlâsını özlemiştir ya da Mevlâsı onu. Mevlâsını özleyen gönül ya hüznü bekler ya da hüzündedir."

Bu konuda  belki iki insan tipi vardır. Birincisi özellikle hüznü melankolik bir şekilde arayan, bunun için çabalayan...
İkincisi yaratılış olarak, ruhen/kalben mayasında hüzün olanlar...

Hüznümü hep sevdim.

Düşünsenize özleyen, özlenen Allah azze ve celle...
Hakiki aşkın kaynağı...
Aşık olunacak, kovanın yağma edileceği hakiki eşik...

Allah’ı özlemek...
Bir kul, Allah onu özlemedikçe, Allah’ı özleyebilir mi? 
Allah tarafından (mecazen) özlenen bir kul olmak...
Allah’ın özlemesi razı olması demektir.
Kulun özlemesi aşık...
Bu saatte hadsiz cümleler kuruyorum...
Ah müjdeci rüyalar...
Susuyorum...


14 Kasım 2022 Pazartesi

Yansımalar 8


"Özlemek denen şey, ruhun çıldırmamak için çaresizce çırpınması değil de nedir?" [Sh:21]

Müzikçalarda ''Herkes gider mi'' diyor...
Evet herkes herkesten gider, gidecek..! Çünkü herkes tek başına, yalnız geldi! Burada, dünya sahnesinde sevgiyi tattı, yaşadı ya da aksi, uzaklardan bir yabancı gibi seyretti, imrendi ama yaşamak nasip olmadı...

Çaresizce çırpınış özlemenin ifade biçimlerinden sadece biri...Aslında güzel bir çile ruhu olgunlaştıran, hamlıktan kurtaran...

Hüzün insanı tedavi eder, güzelleştirir. Şımarık, kibirli, enaniyet kulesi insanlar bu hayatı yalnızca hayvani ruhlarıyla yaşarlar, bal kavanozunu dışından yalayıp, tadına baktığını iddia etmek kadar sufli...

Hüzün rahmettir, insanın insan olması için gerekli malzemelerden...
Hüzünlü kalpler hassas olurlar, empatiyi en iyi onlar kurarlar. Latifeleri sisler içinde olsa bile ölmemiştir. İsterseniz siz çakra deyiniz.

Özlemek, özlemeye değer şeylere olursa, kavuşmuş say. 

Arifin fikri neyse zikri de odur. Ruhlara engel yok, düşündüğün yerdesin, hem ışık hızından da hızlı... Gözlerindeyim, iki karışlık mesafede...Başını omzuma yasladın, saçlarını kokluyorum, yanağını okşadım...gibi.
Üsküdar'dayım. Yosun kokulu dalgaları, balık tutanları seyrediyorum Şemsi Paşa'da gibi...
Hep imrenmişimdir onlara. Olta sallayışlarındaki huzur ve tevekküle. Oltalarına takılıp hayata veda eden balıkların üzgün şaşkınlıkları ile balık tutan adamların sevincinin karışımı bir dünya...

Bir yerde en sevdiğini kaybedip toprağa verenler, diğer yanda yeni doğmuş cennet kokulu bir bebeğin yaşattığı coşkulu sevinç. Dünya böyle bir yer ve her istediğimizin olacağı bizlere vaat edilmedi. Öyle olsaydı cennetin farkı ve içimizde bir cennet merakı özlemi olur muydu?

Çaresizce çırpınıp özleye özleye ölüyoruz..!

sancı


Bitmiş hikâyelerin uzatmaları olmamalı, olursa sancısı da kederi de son nefese kadar dinmez..!


13 Kasım 2022 Pazar

boğazımdaki düğüm

Artık dağların dağlara,
Kız Kulesi'nin Galata Kulesi'ne
hatta Ay'ın Güneş'e kavuşacağına inandım da...
Boğazımdaki sen düğümünün yollarının açılacağına...



Şiir şair üzerine bir not!

Bugüne kadar yalnızca o muhteşem Yağmur naatı şerifinin/şiirinin şerhinin, tefsirinin, açılımının, aynı adlı kitapta önce Arzu Özdemir ve sonra da şairi  Prof. Nurullah Genç tarafından (220 sayfalık eserin 133.sayfasından itibaren) yapıldığını görürüz. Mevzumuz bu kıskanılası eserin incelemesi değil, ki zaten müellifi yapmış.

Nereye varmak istiyorum! 
Bu tür istisnalar dışında şairlerin ve bendeniz gibi müteşairlerin kendi yazdıkları şiirleri şerh ettikleri görülmemiştir. 

Kim ne görüyor ve anlıyorsa o...
Eksik fazla, doğru yanlış o...

Bazen şairin bile aklına gelmeyen anlam yüklemesi, okurun ufuk genişliği ile doğru orantılıdır.

İnsanlar ilham aldıkları, içinde kendilerinden bir şeyler buldukları şeyleri okumaktan daha çok haz duyarlar. Örneğin önceki karalama bendeniz ile birisi arasında geçmemiş ya da biri bana bir şey dememiştir, tamamen ilham, esinlenme ya da hayal ürünü senaryo olabileceği gibi birebir şahsımla ilintili şeyler de kelime, cümle, dize olabilmektedir. 
Bunları her şiirimde birilerine açıklamak zorunda bırakılmak cidden üzüntü verici olup, özgürlük alanıma müdahaledir! Keşke zan yapmadan şiirin zevkine varsa bazıları!



12 Kasım 2022 Cumartesi

demiştim sana

Demiştim sana, 
Merak etme, boşa tasalanma diye!
Aralarındaki rekabet bitince,
Ortada aşık olunacak,
Şiir yazması istenecek bir adam da kalmaz diye..!
Üstadın çırak bile olmadığı anlaşılınca,
Takke düşüp kel ortaya çıkınca,
Matine suare film gösterimden kalkınca,
Aşkın masal olduğu ayan olunca,
Herkes evlerine dağılır...

11 Kasım 2022 Cuma

Yansımalar 7

''Havalar soğudu Rüveyda, şimdi sensiz daha çok üşüyorum, dipsiz bir kuyu gibi yatak. Mahrumluğumun üzerine çekiyorum her gece yorganımı...'' (sh:21)


Kalbimin tekrarısın. Sanki zamanlar kopyalanmış gibi birbirinin aynısı hüzne boyuyor gökyüzümü...

Aynı sabahlara uyanır, aynı şarkılara takılır, aynı kelimelerin dipsizliğinde seni yaşayıp, aynı akşamlardan hayaline uzanırım...

Bu ağırlaştırılmış müebbetin kapısı kabre açılana dek böyle..!
Mahrumluk bana, mahzunluk bana, gri zamanlar bana...

Sensiz günlerin hasadını topluyorum her gece...
Ara sıra rüyama gelsen ne güzel olurdu. Gelsen ve kokulu kokulu bir sarılsak...
Ama hayır gelmiyorsun ve dipsiz bir kuyu gibi yatağımda bastırılmış avazlarımın içinde bir labirentte dönüyorum...
Sonra mahrumluğumun üzerine çekiyorum yorganımı, hayatsa bu hayata mola diyerek...

Yatak çok soğuk Rüveyda..!


10 Kasım 2022 Perşembe

Hayat

Ertelemekle ıskalamak,
Keşkelerle iyikiler çekişmişler;
Ortaya insan hayatı çıkmış..! 


size bıraktım

Aşkları da aşıkları da size bıraktım diyorum!
Şiir gibi şiirler, nesirler de sizin olsun...
Bildik şarkıların kıyısına oturdum, bekliyorum.
Siz benim selâmı okuyun..!


Uzakları çekiyor gönlüm

Uzakları çekiyor gönlüm,
Kanatlarım henüz çıkmadı!
Ümidimin ufkunda beklemedeyim,
Renkleri, kokusu başka bir yurdun hasretindeyim...
Kederlerden arınmış,
Gülüşlerin solmadığı,
Zayi olunmamış mesut insanlarla şen,
Uzakları çekiyor gönlüm...


8 Kasım 2022 Salı

Yansımalar'a bir mektup!


"Samimi bir sevgi diliyle yürekten yazılmış...

Rüveyda'ya Mektuplar kitabından bir alıntı ile (*Yansımalar) yeniden yazarın kaleminden kendi has diliyle yoldaşlık eden duygusu, hüznü, yoğun tefsirini okumak büyük keyif...

Hoş geldin müteşair kutlarım sevgiyle ;)"

***

Demiş kıymetli ve çok dikkatli bir okurum. 
Evet uzun bir aradan sonra yeniden kendi yazdıklarımı kitabımdan okumaya ve yukarıda da altı çizildiği gibi kısa kısa bendenizdeki yansımalarını buraya serpiştirmeye başladım. 

Çok teşekkür ediyorum. 



7 Kasım 2022 Pazartesi

Yansımalar 6

''Sevgili Rüveyda,
Ben seni bulup keşfedememiş olabilirim, bari sen beni bulup keşfedeydin.'' (sh:20)

Ne ben seni, ne de sen beni bulamadık..!

İzine rastladım, gölgen, siluetin üzerimdeydi. 

Sağanaklarca yağdın ama ıslanamadık! 

Baharda kokum, akşamlarımda yokluğun, gecelerimde mahzunluğum oldun. 

Uyurken üzerimi örttün, yüzüme dokundun ama sen yoktun. 

Hebaya mı gidiyor ömrüm!
Vakit daraldı, yolun tozu göründü de aşk tohumunu çatlatamadık. Çatlatıp da bir Rüveyda çiçeği bitiremedim. 

Oysa nice gri gözyaşları ile sulamıştım toprağını. Nice ağıtlar dökülmüştü dilimden.

Keşfedilmeyi bekleyen değerli bir taş değilse de, kıyıda kalmış izbe bir köy evi olabilirdim belki. Koskocaman dünyada beni nasıl bulmanı isteyebilirdim ki. Kader Rüveyda, kader yazsaydı bulurduk birbirimizi, bulur ve dokunurduk...

Bahtıma şu fakir kelimelerimin peşine takılıp seni, hep seni kendime anlatmak...hayır anlatamamak düştü...Çünkü ben de düşmüştüm ardın sıra yollara, yerlere, yellere, gurbet ellere...
Hayaline, ellerine, gözlerine, sözlerine, resimlerine, sana, içine...

Anladım ki ruhum misafir bulunduğu şu fani teni terk edinceye dek sürecek Bir Rüveyda Masalı...


6 Kasım 2022 Pazar

unutulmuş sevinçler


Unutulmuş sevinçleri vardır bazı insanların, 
Gönül mahzeninde naftalinlenmiş...
Bir çiçek gibi suya, güneşe, sevgiye, ilgiye muhtaç...



5 Kasım 2022 Cumartesi

yansımalar 5

''Rüveyda, ömrüme biraz işte...
Bir yudum teselli...'' (sh:19)

Ömrüme güzellik, kelebeğin mutlu mesut kanat çırpması, bilmeden...
Hayal denizine yelken açmak, olmaz bir masala kendini inandırmak...

Bir kadının saçlarına tutunup kalan ömrü adamak... 

Gel geç bir heves olsaydın keşke Rüveyda...Ama sen gelip geçmedin, geçemedin ömrümden...Geçmeni de istemezdim. Geçmene izin de vermem...

Kalbimin sancısı, kızıl akşamlarım, ıslak gecelerim, yetim sabahlarım oldun...
Seninle ağladım, seninle gülemedim. Ne gülmeyi ne de sana kavuşmayı beklemedim zaten. 

Varlığın, evet varlığın uzaklardan ruhuma yönümü gösteren bir yıldız, bir pusula oldu. Fazlasına talip olmaya da belki hakkım yoktu. 

Seni görmeden yalnızca adına aşık olabilirdim ve öyle de oldu.

Kokun Rüveyda, seni ne zaman daha fazla özleyip acı çeksem, kokun burnumda, ruhumda ve avuçlarımda...Sonra yüzüm sırılsıklam avucumda seni kokluyorum.

''Ömrüme biraz'' halin buysa, azalan ömrüme nasıl bu kadar çoksun sen Rüveyda..?



4 Kasım 2022 Cuma

Mani gibi oldu!

Ben gelmedim
Sen gelemedin
Gündüz geceye kavuştu
Rüyama beklerim...

(İyi kal, iyilikleri azalmış dünya)