Yazılarınızı yayınlamak istiyor..
Size telefon numarasını veriyorum..
Sizden telefon bekliyor..
Ararsanız sevinirim..."
***
Geçmişte gazete, dergi deneyimim oldu.
Ne hevesti, sabah erkenden gazete bayiinin önünde beklerdim, gazete balyalarını çözsün de makaleme kavuşayım diye. Yaşım 18 ve okuyup yazmayı çok seviyordum. Hatta makalelerimi yayınlayan gazete yazı işleri müdürü merhum benimle tanışınca şaşırmıştı. O yazıları yazan tıfıl bir delikanlı mıymış! Ne öğrendin de ne yazıyorsun mübarek...
Tabii o zamanlar İnternet yok idi.
Yazılarımı kesip saklardım, sonra ya atmışımdır ya da kaybettim.
***
Bahsi geçen gazeteyi biliyorum. Yazarı ile şahsen tanışmadım.
Güzel niyet ve ilginize teşekkür ediyorum.
Tabi ki dediğiniz yazar ve şair arkadaşı arayamayacağım.
Kendisine de teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
***
İnzivamda böyle iyiyim. Karalamalarım böyle özgür, birilerinin beğeni ya da onayından azade...
İnsanlarla diyalog kuramayacak kadar yorgun ve belki de bezginim!
Kısa kış günlerini seviyorum. Çabucak akşam oluyor.
Bu arada Dosto'nun ilk romanı İnsancıklar'ı YouTube'den (dinleyerek) okudum.Seval Delikara seslendirmiş. Çok başarılı duygulu bir seslendirme. Radyo tiyatrolarını anımsattı. Kapatın gözlerimizi, romanı yaşayın. Eserdeki son mektubun etkisi ile Billie Eilish dinliyorum. Azıcık ağlasam mı diyorum.
Şu dünyadan bilinmeden geçip gidiyorum.
Nereden girdik, nereden çıktık.
Sevdiklerimiz hasta, sevdikleri hasta...
Görsellere çok teşekkür ediyorum.