"...bazı dinimize yönelik paylaşımlarınız namaza başlama noktasında benim içime bir hoşluk oluşturuyor."
Mutluluk verici bir mail. İçinizde asıl hoşluk, başlayıp bırakmayınca ve kabre varınca o namazın nuruyla karanlıktan ve azaptan kurtulunca olacak.
Maalesef bizlere, (muteber, hikmeti kuşanmış, derin anlamıyla) namazsız Müslüman olunamayacağının bilinci, bilgisi verilmedi!
Son cümle: Düşünsenize sizi günde 5 kez muhteşem bir davetle huzuruna isteyen, sizi muhatap alan, seven bir Allah var. Hergün hiç vazgeçmeden sizi huzura, kurtuluşa çağıran bir Allah...
***
Evet geçtı...
İçim bu dünyaya doydu ve bu dünyadan geçti. (İnşallah geçici bir şey değildir. Böyle çok iyi.) Dileyen bir psikolojik tanım da bulabilir bu duruma, hiç problem değil.
Zaten dünya da, dünya hayatı da, hevesleri de hep geçici değil mi?
***
"Bu kaçıncı habersiz gidişi. İnsan sevdiği dostuna arkadaşına bunu yapmaz. Yine de canı sağolsun, huzurla kalsın."
Vedalaşmayı kim sevmiş...
Bak kendin söylemişsin "bu kaçıncı diye" haber verince demekki olmamış...İşin sırrı habersiz, veda sancıları yaşamadan/yaşatmadan sosyal medya hesaplarını silmekmiş.
Bu defa oldu işte.
Yine de sitemine hak veriyorum. Senin gibi birçok güzel arkadaşımı gücendirdiğimi biliyor ve bir kere daha özür diliyorum.
Sizleri seviyor ve özlüyorum. Hakkınızı helal edin lütfen.
Bu defa güzel gittim
Bütüm kapıları kilitledim
Anahtarları da gayb ettim
Eh aşk olsun biraz da ayıp ettim.