O gül yüzünü arıyorum...
Müjdeci rüyalara müptela oluşum bundan...
Sabahları sana uyanıyorum.
Gecemde yoksan, gündüzlerde arıyorum.
Sonra, sesler, onlara kulak veriyorum.
Bu uğultulu kaosun içinde boğuluyorum.
Senin gurbetinde her şey yabancı.
Sesler, sesler içinde sesini hâyâl ediyorum.
Kuşların kanat çırpışları geliyor uzaklardan,
Varlığımdan bihaber kuşların,
Şarkılarını duymak istiyorum.
Şimdi onlarla birlikte,
Kanat çırpmak vardı diyorum.
Mavi bir rüzgâra yelken açar gibi,
Firar etmek buralardan,
Fefirru nidalarıyla, topluca...
Mevsimin tomurcukları seni bekliyor,
Kelebekler havalanacak,
Kuşlar sevinçle cıvıldaşacak.
Senden bir işarete mıhlılar.
Ah, aşıkların ne çoklar ve
Hayatlarını tek bir ânâ adamışlar.
Bir tebessümüne,
Kuşlardan önce havalanacaklar...
Seninle dirilecek yeryüzünün mazlumları,
Bereket yayılacak, yeniden,
Önce kalplerimizin hissesine.
Bir vaveyla kopacak, sevinç pınarlarından...
Bir sağanak ki
Toprak hiç böyle güzel kokmamıştı...
Dağılacak güneşin önünden karanlık bulutlar,
Diz çökecek umutsuzluk,
Utanacak karamsarlık.
Ansızın vechin yayılacak şehirlerin üzerine,
Hitabını bekleyecek aşka hasret,
Ne kadar can pervanen varsa...
Bir selamına, bir selamına,
Aşkına kıyama durmuş kâinat...
Mevsimin tomurcukları seni bekliyor,
Kâbuslar bitsin, karabasanlar sona ersin, gel artık...
Belki sana lâyık bir asır değil,
Elimizden avucumuzdan kayıp giden.
Herbirimizin yüzünde mücrim bir ben.
Utansak da, bu böyle, çaresiziz!
Çare eşiğine geldik, biz aciziz...
Kerem kapına teslim olmuş müdavimleriz.
Seni canımızdan aziz biliriz.
Mevsimin tomurcukları seni bekliyor,
Bayramlıklar hazır,
Kuşanmak için en büyük sevinci...
Kıyı bucak gözyaşlarıyla temizlendi,
Bestekâr notalarını harmanladı,
Kimselerin daha önce duymadığı bestesi hazır...
Yılgınlıklar yorgunluklar sona erecek,
Bir kokun yayılsa,
Ah bir kokun duyulsa...
O zaman ölüme can veririz.
#leyle-iregaib