Yine şefkat devrede. Aslında her insan yarım kalmışlığının, eksiklerinin tamamlanıp, hatalarının usulünce kırmadan, incitmeden düzeltilmesini ister.
Her insan onore edilmek, güzel meziyetlerinin ön plana çıkartılarak (hatta erkekler abartılmasını) beklerler. Ego dediğimiz şey böyle bir şeydir. Ve her zaman ki cümlem: Su en sert kayalara bile şekil verir. Tatlı tatlı okşayarak ve zamana yayarak.
Uzun evliliklerde bunu görürüz. Huy ve biyolojik benzeşme bazen şaşırtıcı boyuttadır. Sanki tek ruh iki beden gibi.
Çağımız şefkat, merhamet gibi nezaketi de kaybetti. Hoyrat bir dünyadayız.
Geçen gün annemle araba alma konusundan söz açılmıştı.
Şuna benzer şeyler konuştuk. Annem de taraftar değil almamıza haberleri izledikçe. Düşünsenize ülkede beyzbol sporu yaygın değil ama dünyada sopasının en çok satıldığı 4.ülkeyiz!
Dünya para verip araç alacaksın, mecburi sigortası, kaskosu, vergileri, servisleri, trafik cezaları bir yana, aracı aldıktan sonra beyzbol sopası ya da biber gazı gibi bir şeyler de alacaksın! Takım çantası (!)
Sonra mesela adam kırmızı ışıkta duruyor, gerzeğin biri gelip ona arkadan çarpıyor ve kırmızıda durana, durduğu için girişiyor! Böyle bir ortama araba almak akıl kârı mı? Tamam dedik almıyoruz bizim aile taksimiz bize yeter...
Bu konuya hoyratlıktan geldik. Gittikçe zorlaşan bir hayatı yaşamak...
Biz iyi kötü güzel günler gördük de bizden sonra yaşayacaklar için, mucize gibi bir şey olmazsa, hayat daha da güçleşecek gibi...