Sitenizde güzel bir yazı okunmuştum, evvela o yazı için müteşekkirim lakin sonra başka bir yazınızı okudum ve resmen şoka uğradım. Bizi yaradan Rabbimizin kendine has olan ismindeki A harfinin e ile okunacağını söylüyorsunuz. Biz arablar yahut arabçayı çok iyi bilenler gibi e ve a arası olan o sesi çıkartsak ne olur, çıkartmasak ne olur?''
Ve aleyküm selam
İsminiz Ahmet Kemal...İnsanlar Aamet diye söyleseler ne olur, ya da Kemal'in Ke ile Mal arasına 2 saniye bekleyerek ''mal''e vurgu yaparak normal bilinen telaffuzu çıkarsak ne olur,çıkartmasak ne olur ?
Kur'an ve sünnet bize,önce itikadı, Allah'ın varlığını,şeriksiz mutlak hakimiyetini (ihlas ve fatiha) rububiyetini ilan etmek için ''oku'' emri ile gelmiştir. Önüne ne gelirse oku değil, kısa ömür sermayesinde dünya ve ahiret için elzem olanları oku.
İnsana eşyanın isimleri öğretilince meleklere bir üstünlük kazandı. Kelimeleri,isimleri öğrenerek;eşyanın hakikatine ve hikmete yöneldi.Oluş sırrı içinde, var oluş amacını (zariyat suresi) kavradıktan sonra, bu bilgiye göre bir hayat tanzim etmesinin gerekliliğini yine hep Kur'an, Sünnet (yani Peygamberimiz sav) muazzez arkadaşları ve bu üçlüye ittiba eden müçtehid ehl-i sünnet alimlerini rehber edindi. Bunu yapmak için lazım olan ilimlerin tasnifinde de,alfabeden başlayarak,mahreçler,lügat,gramer,sarf, nahiv,belagat..vb ilimler gündeme gelir.
Nasıl ki size Aamed denmesi KeMal denmesi sizi rencide ederse, aynen bunun gibi; her şeyi yoktan var eden Alemlerin Rabbi'nin mübarek isimleri de,anlamları gibi, O'nun muradına,rızasına uygun telaffuz edilerek,anlamı üzerinde tefekkür edilmeli değil mi..?
''Ben bir tarikata gittiğim zamanlarda bana kelimeleri doğru okumazsan namazın geçerli olmaz falan demişti birisi. ben zaten çocukluktan beri müslümanların bu tutumundan ötürü kuran öğrenmekten korkan ve dindar geçinenlerden, dindarların dinimize dair tutumlarından ötürü hayattan soğuyan biriyim. bırakın bu boş işleri...''
Felak suresinin çok bilinen örneği ''Halak'' geçen kelime gırtlaktan çıkmazsa mahreci (Fransızlar gibi) traş etti anlamına gelir, oysa Halak, Halık, Yaratan anlamında geçmektedir Felak suresinde...Ya da yukarıda bahsettiğimiz Aaamed diye telaffuz ettiğimiz gibi, Allah ism-i şerifini Aaalahu Ekber diye baştaki (A)yı uzatarak söylersek, haşa Allah büyük mü ? denmiş olur..!
Dil gramer kuralları yalnızca Arapça'ya has bir durum değildir ki, her lisanın kendi kuralları, kelime kökleri,fiil çekimleri vardır.
Elbette kalbi yeni namaza ısınmış birisinin önüne, size yapılanı yapmak;birden onu ürkütüp hevesini kırmak akıllıca bir davranış değil. Nasıl ki, alfabeyi öğrenmeyene roman okuması teklif edilmezse, namaza başlamış birisine de, zaman içinde, sabırla,tedricen ''namaz gibi namaz'' nasıl kılınır öğretilir.
Siz dindar diye nitelendirdiğiniz kişilere değil, bu dinin Peygamberine bakarak dini öğrenip yaşamalısınız. Yani imama kızıp,cuma'nın terk edilemeyeceği aşikardır. Soğutmayın yüreğinizi,dikenler yüzünden, siz gülü koklama derdinde olun.
''Halbuki İmam-ı Rabbani hazretleri bir risalesinde böyle demiyor. siz imam ı rabbaniden daha mı iyi biliyorsunuz?''
Bendeniz, hoca bile değilim, sıradan basit mücrim bir Müslümanım. Çok şükür itikadi olarak her daim istikamet nimetinde olduğumu düşünüyorum, ameli olarak ne masumum ne de dindar takva biri...İmam-ı Rabbani (ks) hazretlerin Hz.Bilal (ra) ile ilgili naklini, bahsettiğiniz yazıma video eklerken ilave etmiştim, habersiz değilim. Bununla beraber İmam-ı Rabbani (ks) hazretleri tecvidi,telaffuzu boş verin de demiyor. O'nun anlattığı aşk dolu bir gönülden çıkan Eshedü, yani şehadet.Yoksa kendisi dini ilimleri her sahada yutmuş,ikinci binin yenileyicisi...Hazretin (ks) dahi muradını anlayamayanlara Kur'anı nasıl anlatacağız..?
''Telaffuzdan daha önemli şeyler var bu dünyada ve ona da hüsnüniyyet derler efendim, hüsnü niyyet! doğru okumaktan maada kemâl-i edeble, kalben dürüst bir hayat sürmektir. Hem başkalarının Ellah yahut Allah demesinden size ne, niye onları rencide ediyorsunuz ki? belki sizin de doğru okumanıza rağmen bir çok yamuklarınız vardır, başkaları size yamuklarınızı söylese, zorunuza gitmez mi?namaza nemaz diyenler gibi... Allaha Ellah demek çok itici bir tabir. Allahın adını da Ellah yaptınız ya, bravo vallahi.
Bu tip şeylerle uğraşacağınıza, Kuranı Kerimdeki bazı ayetlerin sadece o dönem için alakalı olduğuna dair kafası karışık olan beni bu karışıklıktan kurtarsanız, daha çok sevaba girersiniz. Mesela kureyş suresi, fil suresi sadece belli bir tarihe ait şeyler. Kuranı kerim beynelmilel olduğuna göre, bu ayetleri nasıl beynelmilel, yani tüm zamanları kapsayacak şekilde düşüneceğiz?
Ahmet Kemal Y.''
Bazı cümlelerinize de tebessüm ettim. Çok sevimlisiniz.İnşallah dua buyurun da şu gördüğünüz ve görmediğiniz yamuk hallerimi ölmeden düzelmeyi Mevla nasip eder.
Kendimden bir şey eklemekten, bir şeyi değiştirmeye çalışmaktan Allah'a sığınırım. Bir şeyi iyi nakledebiliyorsak ne ala...Bu dinin kaynakları bellidir ve akıllı insan kendi heva ve mantığı yerine bu kaynakların sahih nakline sarılarak inancını ve ibadetini düzenler.
Asıl Allah'ın muradına rızasına uygun itikat ile, O'nun pak isimlerini ya da indirdiği Kitabı tecvid kaidelerine göre okuyup telaffuz etmeyenler sakın Allah'ı incitmiş,rencide etmiş olmasınlar, bir de böyle bakmayı deneyiniz !?
Gelelim diğer sorunuza: Hristiyanların tahrif ettikleri kitaplarında dünyaya ait hükümler bulunmadığı ve sürekli Hz. İsa (as)'ın devrinde olanlar işlendiği halde, onlar sizin bu sorunuzu sormaksızın kiliselerine gidiyorlar !Keza yahudiler diğer insanları hayvanlar ve yahudilerin kölesi gören kelimeler kitaplarında geçtiği halde, onlar da neden hepimiz Hz.Adem (as) çocuklarıyız,diğerleri havyan olsun diye sorgulamadan havralarına giderler !
Kur'an öyle nurlu bir kitaptır ki, onda geçmişin bize ışık tutan yaşanmış kıssaları olduğu gibi, geleceği gösteren ayetleri de vardır. Ayetlerin nazil oluş sebepleri yanında, fıkhi bir kural olarak, ''hükmün hususi olması,umumi olmasına engel değildir''kaidesince, o gün,onlara hitap eden, bugün bize eder. Ya da onları anlatırken, sırlarına vakıf olanlar,bugüne verdiği mesajları da görürler.
Siz bahsedilen ayetlerin tefsirlerini,bir kaç muteber tefsirden okudunuz mu ? Tasavvufi açılımlarını gördünüz mü ? Kaldı ki, ayet bugüne hiç bir şey söylenmese de (ki buna mecbur değil, Allah haşa hiç bir şeye mecbur değildir.) salt ayet olarak Kur'anda varlığı başımızın üstünedir.
Benzetmek gibi olmasın, bazı yabancı şarkıları da dilimize dolarız ya da anlamlarını bilmesek de, hoşumuza gider,ondan keyif alırız. İlle bu şarkının sözleri nasıldır,ne diyor diye her zaman merak etmeyiz.
İlginç olan bir hastalık var ki, yaratılmış kullar, Allah'ı, Peygamberini sorgulamaya cür'et ediyorlar.
Tam cahil cesareti !
Kureyş ve Fil sureleri, birbirlerine atıfta bulunan surelerdendir. Malum Kur'an tefsirinde bir tefsir çeşidi de, ayetleri, ayetlerle açıklarız. Yani uzmanı müfessirlerce...Ya da ayetleri İbn-i Kesir tefsirinde olduğu gibi, hadislere dayanarak açıklanır. Dirayet tefsiri, rivayet tefsiri..Bir de tasavvuf erbabı,ehl-i sünnet alimlerinin tefsirleri vardır ki, onlar da farklı buuda yükselerek, Allah'ın ilminin sonsuzluğunu hissederiz. Zira Allah ne faydasız kelam eyler, ne de faydasız boş yere bir şey yaratır.Ne de ayet,sure indirir !
Bizler aklımız kıt, ilmimiz az olduğu için anlayamıyorsak da, künhüne vakıf olamıyorsak da, ''inandık,itaat ettik Ya Rabbi'' deriz, (icmali iman)
Sonuç olarak bizlerin bir şeyin hikmetini anlayamıyor oluşumuz, Allah'a ya da O'nun keremli Kitabına halel getirmez, nakıs aklımızın ilimsizliğine hamledilmedilir. Kaldı ki bahsettiğiniz surelerin farklı tefsirlerde enfes açıklamaları ve açılımları var; yazı yeterince uzun oldu, size adresi ve formülü verdim, Bediüzzaman,(Ebubekir Sifil hoca da) dahil olmak üzere, anlamak ve imanı pekiştirmek adına, bahsettiğiniz gibi hüsnü niyyet ile kemâl-i edeble, kalben dürüst olarak baktığınızda mesele kendiliğinden çözülecektir.
Mektubunuz için teşekkür ediyorum. Bahsi geçen yazıma videolar eklememe de sebep oldunuz.