30 Mayıs 2020 Cumartesi
Şimdi sıra bizde!
Senin kim olduğunu bildiğim kadar, kendimi de bilebilseydim, bu girift girdabın içinde
şaşkınca dönüp durmazdım!
En çok Seni bilmeliyim!
Senin kadar olmasa da, tecelli aynasında da kendimi!
Nefs bilinecek ki, Rab, anlaşılamasa da bilinsin!
Terazinin iki kefesi gibi diyebilir miyiz?
''Bildim seni bilinmez meçhul!'' diyen şair, gerçekten bilerek gittiyse ne mutlu ona...
Bilinmesi gerekenlerin, bilinmemesi gerekenlerle yer değiştirdiği modern zamanlarda insanın düştüğü açmazın düğümü belki de tam burada!
Bize kocakarıların o duru, katıksız, karışıksız, katkısız, izmsiz, ideolojisiz, felsefesiz imanları lazım!
Allah ve ben!
Ne muazzam bir cümle: ''Allah ve ben!''
Sonsuz kudretin zerre hükmünde bile olmayan muhatabı ben...
''Ben'' dememiz bile benlik, enaniyet, ego, nefs, put kokuyor.
''Bendeniz'' belki; bende olmuş, kulunuz köleniz anlamında...
Eskiler ''bendeniz'' ya da ''bu fakir'' diye tesmiye ederlermiş zatlarını.
Allah ve insan!
Sonsuz yaratış kudreti içinde, halen günümüzde yeni canlı türleri, çeşitleri gören insanın tefekkür kavramını bir kaç kareye harcadığı kavşakta olarak, ''ne az düşünüyorsunuz!''
Allah ve ben!
Diğer yarattıklarına vermediği şeylerden biri de akıl, düşünebilme kabiliyeti. Kendi kendimize konuşurken aslında sessiz düşünürken bile, beden elbisemizi giyen ruhu ve o ruhun ötelere, sonsuza ait olduğunu fark ediyoruz.
Allah bizi yarattı ve boş yere de yaratmadı. Niçin yarattığını da son gönderdiği Kitabı ve elçisi ile tüm evrene duyurup beyan etti. Şimdi sıra bizde!