Şu korona günleri her şeyi ile kötü değil ya!
Olumlu tarafları da bir sürü!
Dünyadaki kibirliler, kendilerini güçlü görüp diklenenler gördü ki adına virüs denilen görünmeyen bir düşman; hepsini acze düşürdü! Sesten hızlı uçakları, radarları, paraları pulları hiç bir işe yaramadı. Virüs zengin-fakir, ünlü-ünsüz ayırt etmiyor!
İster Çin'de bilerek işbirliği ile üretilip, bir şekilde kontrolden çıkmış olsun, isterse pislik yemeyi adet edinmişlerden kalma bir ceza salgını olsun; dünyayı eve hapsetti ya ona bakın! Ekonomiler dibe doğru... Ve henüz tehlike geçmediği halde, ekonominin çarkları dönsün diye, önlemler gevşetilecek, ölenler ölecek!
İnsan/lık olarak bu salgından ders alır mıyız? Hiç sanmam!
Baksanıza başını Trump'ın çektiği azgınlar çetesi, Çin'e tazminat ve yaptırım faturası kesmeye hazırlanıyorlar! Çin bunu hak eder ayrı, ama üslup yine aynı. Barbarca ve gücü elinde bulunduranların despotluğu!
Bu Ramazan-ı şerif ayında annemle TRT Belgesel kanalına takılıyoruz boş kaldıkça. Muhteşem şeyler var orada. Allah'ın sonsuz kudreti, sanatının eşsiz çeşitliliğinden; su kuyusundan su çıktığında sevinçle bayram eden Gana'sı Afrikalısı...Tehlikeli okul yollarında saatlerce yol giden mini mini çocuklar. Sonra dönüp kendi yaşantımıza bakıp, şükürden ne kadar aciz olduğumuzun utancını yaşıyoruz. En büyük ibadet tefekkür. Bu ramazan, bu salgın günlerinde bu kanal bize çok iyi geldi.
25 bin civarında köye Türkiye olarak su götürmüşüz. İnanın çok yetersiz, Keşke bu Ramazan ve her Ramazan ayında Diyanet başta olmak üzere büyük kampanyalar düzenlense, Afrika'da en azından susuz yer kalmasa. Gördüm kilometrelerce uzaklardan başlarında kovalarla çamurlu sağlıksız su taşıyorlar. Onlar insan, onlar can. Annemle nasıl üzüldüğümüzü tahmin edersiniz.
Ben çocuğumu onca tehlikeli yola hem de hergün asla yollamazdım. Ya cehalet çok, ya da ölüme verecekleri çocukları çok diye kızmıştım hatta.
Asırlardır başta Afrika olmak üzere dünyayı sömüren alçaklara ne desek, ne söylesek az. İyi ki Allah var, iyi ki hesap var!
Bu tam bir çılgınlık, tam bir cahillik. O çocuklardan biri bir gün mutlaka uçuruma düşer. Ne yani ''eğitim zayiatı mı'' denilecek?
Şaka gibi değil mi ama değil! Film gibi değil mi, ama değil! Bir de bu topraklarda her imkanı olduğu halde okumaya nazlanıp, gittiği okuldan mezun olamayanları düşünün! Aslında TRT'nin bu ''Su savaşları'' ve ''tehlikeli okul yolları'' gibi belgesellerini okullarda düzenli olarak bizimkilere gösterip üzerinden kompozisyon ödevi vermeli.
Yeryüzündeki her canın üzerimizde hakkı var. Onları gördükçe insanlığımdan utanıyorum. Ağlamak ağlanmak çare değil. Madem süperlerin, madem petrol şeyhlerinin umrunda değiller. O zaman onlar için yeni ve çok heyecanlı adrenalini körükleyici korona!
Hiç bir şey sebepsiz değildir.