Etkilendiğim ve çok sevdiğim yazarlardan.
Türkiye'de çağdaşlarında büyük emeği olan, mütefekkir güzel insan...Allah rahmet eylesin...
Yaşadığı yıllarda mahkemelerde verdiği cevaplar, olay olurmuş, manşet ve günlerce söz edilirmiş.
Allah razı olsun, nur içinde yatsın.İşte rahmetli üstad'dan bir kaç paragraf :
İslâm'ın merhameti, merhamet olduğunu bile gizleyen hakiki merhamet!..
Bizde gizli merhametin ne demek olduğunu size bir misalle söyleyeyim...
Şimdi anlatacağımı bir Avrupalıya naklettim. “Avrupa’daki bütün merhamet edebiyatının üstünde bir hadise bu” dedi. Merhamet edebiyatı... Hristiyanlıkta çok korkunçtur o edebiyat...Hazret-i Ebubekir o kadar merhametli bir insandır ki, anlatırken ağlamamak mümkün değildir. Bir duası var:
“- Yarabbi diyor; sen kâmil kudret sahibisin. Senin hududun yok... Senden her şey istenir! Ben öldüğüm zaman, yarın ahirette, cesedimi o kadar büyüt ki, cehennemine yalnız ben gireyim ve başka hiçbir kuluna yer kalmasın!..”
İslâmın merhameti budur!
Fakat o, gizli bir merhamettir.
(Batı tefekkürü ve İslam tasavvufu )
*
Şu alenî oruç yemek... Gayet büyük bir cinayettir. Malum... Fakat “bana izah et!” deseniz edemez kaba softa... Cemiyette o kadar korkunç bir şey ki bu, ben bir gün, vapurda giderken birisinin suratlara üflercesine pipo içtiğini gördüm. Hakaret edecektim. Birden bir his geldi içime... Benim oruç tutmadığım günlerde bunu yapanlara bu kadar kızıyor muydum? Nefsime pay çıkarmamak için sustum. Ama öfkemde çok haklıydım. Bir günahı aleni yapmak o günahın işlenmesinde mahzur görmemenin ilanıdır! Ve o günahtan bir milyon kere fazladır!.. Bunun izahı zor mudur? Ve artık günah değildir o, günahtan başka bir şeydir!
(Batı Tefükkürü ve İslam Tasavvufu)
*
Ramazan günü açıkça ve iftihar edercesine sigaralarını tüttüren her vasıf dışı insanlara hitap etmek istiyorum:
-Günahınızı niçin Allahla aranızda bırakmıyor ve sanki onun reklâmını yaparcasına, zedelediğiniz
Allah hakkına kul hakkını da ekliyorsunuz? Eskiden Ermenisi, Rumu, Yahudisi bu kul hakkına tecavüz etmemek için Ramazanlarda müslümanların karşısında oruca aykırı bir harekette bulunmazlardı. Düşünün, sizin derekeniz ne olmalı! (21 Temmuz 1980)