Bu defa hep birlikte, Bedîüzzaman Hazretlerinin Ramazan Risalesi'nden bir özetle oruca bakalım :
1) Ramazanda oruç tutmakla insan Cenâb-ı Hakk’ın terbiye edicilik sıfatını tanır ve bizi Allah’ın büyük bir disiplinle terbiye altına aldığını fark eder.
2) Ramazandaki oruçla tok açın halini, zengin fakirin halini, üst sınıf alt sınıfın halini anlar. Toplumda her bir sınıf birbirine yardımcı olmaya ve el uzatmaya hazır bir mâneviyât kazanır. Büyüklerin küçüklere, zenginlerin fakirlere, yüksek sınıfların alt sınıflara eğilmesi ve el uzatması neticesinde ise, sosyal hayatta maddî-mânevî düzen ve âhenk sağlanır, toplum barışı temin edilir, toplum fertleri arasındaki uçurumlar ortadan kalkar.
3) Ramazandaki oruçla insan kendi dünyasında iç huzur ve saadete kavuşur. Günahlardan arınır ve ruh terbiyesine ulaşır.
4) Ramazandaki oruçla insan, baş düşmanı olan nefsini terbiye eder, ıslâh eder ve iyi ahlâka yönlendirir.
5) Ramazandaki oruçla Allah’ın nimetlerine umûmî, anlamlı, kapsamlı ve farklı bir üslûpla fiilî bir şekilde şükür yapılmış olur.
6) Ramazandaki oruçla her zaman faydalanılan günübirlik lezzetler terk edilerek, Kur’ân’ın indirildiği ay olan Ramazanda Kur’ân’ı indiren yüksek irâdeye, Kur’ân’ın indiriliş sürecine ve bizzat Kur’ân’a, mânevî bir bayram hüviyeti ve sevinci içerisinde saygı duyulur. Kur’ân’a mukabele edilir ve Kur’ân baş tacı yapılır. Kalpler Kur’ân’ı anlamaya hazır şekilde motive edilir.
7) İnsan dünyaya, âhirete dönük ticâret yapmak ve âhiret hesabına azık toplamak için gelmiştir. Ramazandaki oruçla, geliş amacına ve kâbiliyetlerine uygun olarak çok yüksek kârlâr kazanır, çok kazançlı ticâretler yapar, çok gıdâlı azıklar elde eder ve çok verimli ekimler ve hazırlıklar yapar.
VE SİZLERDEN GELENLER
''Ve artık köşelerde saklanmaktan oradan buradan giderek insanlarla arayı açarak kaçmaktan kurtulmalısın mesela.
Belki de ben hiç bir şey bilmiyorumdur, o kadar büyümedim eğriyle doğruyu sen daha iyi bilirsin
Ama sen yalnızca kendine eziyet ediyorsun...''
***
''Huysuz bayanlar saçıyla başıyla oynarmış :)
Sende face taktın he, lütfen oynama sayfalarınla...''
***
''Dönmeniz bu kadar mı olanaksız, bugüne kadar size hiç yazmadım hep sessizce takip ediyordum.
Sevenlerinizin sizde hiç mi hatırı yok?
Sonuçta siz de yazmak bir tutku olmuş, bence artık dönmelisiniz bir yudum teselli'mize...''
***
Evet belki de huysuz kadınlar gibi benzetmesi doğrudur. Med-cezirleri vardır pek çok insanın ve sebepleri...Erkekler de sakal-bıyıklarıyla oynarlar, psiko zamanlarında, kadınlara benzer.
Face'ye takmadım aslında, ilk mektuptaki gibi ''kaçış belki de,köşelere..'' hatta çıkmaz sokaklara...
Veda sebebime mantığım her zaman hak veriyor ve verecek de...
Ah şu dost hatırı tutan yanım olmasa...
Evet yazmak-pek beceremesem de- vazgeçemediğim bir hobi...
İçimin saçmalıklarına siz şiir diyerek beni motive ediyorsunuz, bense o saçmalıkları duvarlara haykıramadığım için, burada böyle bir yol tuttum.
İnsanları seviyorum...
Sizleri seviyorum, sevginize layık olamasam da...
Teşekkürler, iyi ki varsınız...
İçimin dışa vuran saçmalıklarına kucak açar sayfalar,
Bir bir dökülür sonra, maziden büyüttüğüm sancılar..!
Şiir olur, şarkı olur; odamın duvarlarına çarpar..!
Kimse bilmez, çisil çisil yas;hasret hasret aşk damlar...