2 Ocak 2018 Salı

''Bana itaat etmeyi kabul edersen, ben de kendimi sana adarım..!''


Yukarıdaki fotoğrafı tavsiye edilen bir filmden; adamın kadına söylediği kareden çektim.

Kadına aynen öyle diyordu : ''Bana itaat etmeyi kabul edersen, ben de kendimi sana adarım..!''
Çok zengin olan adam, kadına, yazdığı protokolü imzalamasını telkin ediyordu. Adamın sapkın, sapık fantezilerini, ruhen sağlıklı hiç bir kadın kabul edemezdi ve kadın da birazını gördükten sonra, adama olan aşkını alarak (belki acıyarak, belki de tiksinerek) terk etti... 

Amacım film anlatmak değil, hiç de sevmem film dizi anlatmayı, bana da anlatılmasını. Zaman kaybı gibi gelir bana... 

Tekrar adamın sözlerine gelirsek. Adam bu sözleri ve sözleşmeyi, kendisinin, uçtaki sapkın hayatına, kadını monte etmek için istiyor.

Modern zamanlarda, ne demek efendim kadının ''itaatini'' istemek ! İkisi de eşit değiller mi ? 

Evlilik ortak bir aile şirketi, ama her şirketin bir tek yönetim kurulu başkanı var. Kararlarını üyelere danışarak alır, almalı. Onların anladığı manada eşitlik, anarşidir, kaostur. Ki, görüyoruz örneklerini...

Yoksa temiz anlamda, iyi niyetle, güzel bir gaye için söylenmiş olsa : ''Bana itaat etmeyi kabul edersen, ben de kendimi sana adarım..!'' enfes bir şey. Ben kuracağım aile şirketinin yöneticisi olarak, senden doğru karar ve uygulamalarıma itaat, uyum,yardım,destek ister, beklerim. Sen böyle ol ki, ben de sana, her şeyimi, hayatımı (mutlu olman için) adayayım.. Bu şekilde formüle edince enfes değil mi ?

Yalnız başına sözler, güzel ve anlamlı iken; sözü söyleyenin niyetine ve kullandığı yere göre, yani çıkan ağzın temiz ya da pis oluşuna göre rengini değiştiriyor.

Film, fazla açık sahne barındırmamasına rağmen benim ruhuma kasvet gibi çöktü. Kadın oyuncunun temiz bir aşkla bakışları, kendisini aşk için bir süre zorlamasına, adamın psikolojik rahatsızlığına üzüldüm...

Göz ve kulak, bu ikili; güzel ve temiz şeylere şahit olurlarsa, ruhumuza da temiz şeyler getirip ekerler. Onlar da tohum gibi, filizler verirler. Ya gülsün, ya kül..!

Az önce bir yerde M.İslamoğlu denen kişiliğin konuşmasına denk geldim. Anında ve hızla geçtim. 

İslam'a, kendi hevasından bir şeyler eklemek ve bir şeyler çıkartmak isteyen; Müslüman hatta hoca bilinenlerin zararı, kafir bildiklerimizden çok daha zararlıdır..! 

Bazı filmler, görüntüler, sözler de böyledir. Ruhumuzu istila eder, kirletirler,zulûmat kaplar. İçimiz daralır, ancak tevbe, zikir ve gözyaşı ile kalbimizi temizlemek,onarmak mümkün olur. 

Ne yazık ki, çoğu zaman,kıymetli ömür sermayemizi hoyrat ve bonkörce heba ediyoruz. Kalbimizde rahatsızlık hissedince, kardiyolojiye gidiyoruz da,(ki çok insan karardığını fark edemiyor,zamanla bu duruma alışılmış oluyor.) Karardığı zaman manevi kalp doktoru gereksinimini es geçiyoruz.

Allah 'da kullarına kısacık dünya hayatında : ''Bana itaat etmeye samimi gayret edersen, sana sonsuzluk içinde ölümsüzlüğü, ölümsüzlük içinde cennet nimetlerini vereceğim.'' buyuruyor. Ah bir anlasak...!