31 Ekim 2020 Cumartesi
kolay sanma!
29 Ekim 2020 Perşembe
Rüveyda'ya Mektuplar (58)
28 Ekim 2020 Çarşamba
Onun sallallahu aleyhi ve sellem gölgesi aşktı!
Mevlid kandilimiz mübarek kılsın
27 Ekim 2020 Salı
O da kabulüm!
Karşımda biri uzun ve nefes almadan konuşsa boğuluyorum! İçim imdat feryatlarıyla SOS veriyor!
Yoruyor her şey beni yaşlanıyorum..!
Bunu eskiden kabul etmezdim. ''Yaşlanmak ne haddime! Ha ha! Yaşlılık benim semtime uğramadan çeker giderim buralardan, hey yavrum hey!''
Artık o da kabulüm. ''O zaman sen normal değilsin!'' O da kabulüm! Yabanileştim, yabanlaştım! Hani bir yerlerde insanlardan uzak büyümekte olan kedi yavruları görürsünüz, yanlarına yaklaştırmazlar. Cedleri aslan, puma vs. gibi sesler çıkartarak tırnaklarını gösterirler. Ben de biri sohbete çekse gardımı alıyorum! Canım almıyor! Birileriyle tanışmaktan ''özenle'' kaçınıyorum. Vallahi kibir değil! Hazetmem kibirli, cimri ve pis insanlardan!
Dedim ya: ''Sevdi beni yalnızlık! Sonra bir baktım, ben de ona tutulmuşum!''
26 Ekim 2020 Pazartesi
Ayşe Gezer'den Rüveyda'ya Mektuplar incelemesi
Ne çok sevmişim seni Rüveyda!
Bunu cümle alem anladı da, bir sen mi anlayamadın?
''Kalbim'' dedim sana, kalbimde sakladım.
Seni kıskananlara aldırmadım. Ser verdim sır vermedin, seni vermedim.
Adın dilime gelse, duyacaklar diye dudaklarımı kilitledim.
Ruhumun tuvalindeki sırlı renksin sen...
25 Ekim 2020 Pazar
Bir Adın da Yalnızlık Olsun / Cihat Erboğa
Cihat Erboğa bey tarafından yorumlanmış bir şiirimi keyifle dinledim ve siz şiir sever dostlarımla paylaşırken, kendisine teşekkürlerimi sunuyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=E_G-__PvfE4
benim omuzlarımda yeryüzünde ne kadar acı varsa!
24 Ekim 2020 Cumartesi
22 Ekim 2020 Perşembe
akşamlar!
Teşekkür ve bir sesli şiir daha!
İnstagramda benim yönetmediğim 3 hesap canla başla kitabımın tanıtımı ve fukara sözlerimi paylaşıyorlar. Sayfa adresleri profilimde mevcut. Onlara bir de Oğuz İnal bey ve Ateş yayınları katıldılar. Okuma gurupları düzenliyorlar.
Okuyan, okunması için emek veren herkese gönül dolusu teşekkürler ediyorum. Onlardan kareler sunarken (ki o kadar çok) bir de dünkü şiirime ses verdim. Dinlemek isterseniz:
https://www.youtube.com/watch?v=cEOruAqIuDk
21 Ekim 2020 Çarşamba
Dolmuyor işte!
sahte bir veda bu!
19 Ekim 2020 Pazartesi
Rüveyda'ya Mektuplar (57)
Kırgın bir şehirden gelmiş bir adamım ben..!
Oralarda bahar olmazdı. İki mevsim vardı ya yanar ya da çok üşürdük!
Bizleri hayata hazırlayacak bir ilkbahar bulunmazdı. Ve geçici bu hayatın sonunu bizlere hatırlatacak sonbahar kapısını da hiç görmemiştik biz. Dedim ya bizim oralarda renkler ya siyahtı ya beyaz. Henüz gri ile tanışmamıştık!
Hızlı akan günlere öyle kaptırmıştık ki, şiddet gece duvarlara yazılan kırmızı boyalı yazılardaki köşe kapmacalardan başlar, gündüz basılan kahvehanelerde kaybedilen canlara kadar uzanırdı! Sloganlar hep emperyalizme karşı omuz omuza idi de; aşk için el ele, sırt sırta olamamıştı!
Boynu bükük bir şehirden gelmiş bir adamım ben..!
Lafı eğip bükerek dil ucuyla konuşulmayan, kalbini dilinin ucuna verenlerin haşin tonlamalarından geliyorum hem... Bizim oralarda iyi insanlar çoktu, çoktu da, ah o kötülüğü huy edinenler yok mu? Onlar yüzünden yaşamı doya doya yaşamadık biz ve bu yüzden ruhumuzun her bir yanı kesik kesik ve yamalı kaldı... Dikişlerden sızıyor içimize gömüp sakladığımız acılarımız, anılarca...
Kızıl bir şehirden gelmiş bir adamım ben..!
Anarşinin orta okullara kadar indiği, seven aşıkların sevdiğinin eline dokunduğu anı aylarca taze olarak koruyup zamanlarca hayalinde yaşattığı yerlerden geliyorum ben...
18 Ekim 2020 Pazar
İnstagram hesabım hakkında kısa not! (Görsel no: 1043)
Açmazdım da, adıma açılmış ve emek verilmiş hesaplar sebebi ile; kayıtsız kalmamak adına onları takip ediyorum.
Paylaşım yapmadan konu dışında takipçi almadan!
Israrla takibe almak isteyenler kıymetli dostlardan özür diliyorum! Zaten bir şey paylaşmıyorum, niyetim de yok!
İlgili olduğum sayfaları takip ediyor ama varlığım başkalarınca fark edilmesin diye beğeni yapmıyorum!
Bu aralar İstanbul'da kitabımla ilgili güzel çabalar, okuma gurupları falan düzenleniyor. Sebep olanlara güzel niyet ve desteklerinden dolayı bir kez daha çok teşekkür ediyorum.
17 Ekim 2020 Cumartesi
16 Ekim 2020 Cuma
14 Ekim 2020 Çarşamba
13 Ekim 2020 Salı
İstihkak tamam!
12 Ekim 2020 Pazartesi
Şiirci!
Güzel şiirlerim vaar!
Şiirci..!
Şiirci..!
Gidemediğim bir aşktan kalan güzel şiirlerim var!
Yüzüstü, şiir üstü düştüğüm şiirlerim var!
Kimselerin görmediği,
Kimselerin bilmediği şiirlerim var!
Gönül defterimde,
Kan ağlayan,
Şiirci..!
Şiirci!
Şiirler satıyorum!
Yok mu alan?
Yok mu beni bana bırakan!
Şiirci!
Şiirci!
Uzaktan hep uzaklardan...
11 Ekim 2020 Pazar
10 Ekim 2020 Cumartesi
Arkadaşım güzel bir sürpriz yapmış!
Bu hafta resmimin çizilmesinden sonra ikinci bir güzellik.
Cananım isimli bir şiirim var biliyorsunuz. Mübeccel İler arkadaşım da ona ses vermiş. Kendime ait karalamaları başka bir sesten duymak ayrı bir keyif veriyor.
Kendisine bir kez daha çok teşekkür ediyorum
https://www.youtube.com/watch?v=Xkkr05X1o4A
bilinmez susuşlar
9 Ekim 2020 Cuma
Bir başka açıdan sevmek!
Uyuşturucu müptelası olmadım çok şükür...
Olanları filmlerde gördüm. Murat Soydan'ın bir filmi gibi mesela...
Bir de çocukluğumuzda birini (kimdi bilmiyorum) ruh ve sinir hastanesinde ziyarete gitmiştik ailece... Orada sigara için yalvaranların acıklı halleri hayal meyal hatırımda...
Sigara gibi bir bağımlılığım (tiryakilik değil, bağımlılık) olmuştu. Oradan bilirim zorluklarını. Gece paketiniz bitse ya çıkıp, soğuk yağmur demeden gidip alacaksınız ya da bir yanınız eksikmiş gibi kendinize niçin yedek paket konusunu ihmal ettiğiniz için kızarak uyuyacaksınız! Hatta elbise ceplerini karıştıracaksınız, belki unutulmuş bir paket çıkar diye, bazen çıkar ve çocuk gibi sevinirsiniz! Sevinilen şeye de bak!
Sanki o tek sigarayı içince tamamlanıyorsunuz! Kötü kokusu gibi pis bir bağışıklık için kıvranış..! Oysa insan beyni neye kanalize edilirse -ki bunu da niyetiniz belirliyor- kararlı bir niyetle gelen azim ve sabır. Gerisi çok kolay. Anında karşıya geçiyor ''içmeyenlerden'' oluveriyorsunuz.
Alışkanlıklar bağımlılık olunca... Aşk sandığımız tutku olunca..!
Nelerden vaz geçebilir insan? Ya da vaz geçmiş gibi mi durur çoğu zaman?
Ya sevdiğinden ayrılanlar? Haber alamayanlar?
Bu hangi bağımlılık gurubuna girer?
Sevilenin varlığı kalpte, ismi dilde nasıl volta atılır dünya hücresinde?
İnsan çıldıracak gibi mi olur?
Yenilenlerin içilenlerin tadı tuzu kalmadan, renkler ölgün bir gri...
Gözlerin feri kalmamış. Boyun bükülü, günler birer birer aksa da ismi hep aynı... Takvim yapraklarını koparmaya da mecal yok!
Dayanılması zor bir hastalık gibi mi?
Sevmek böyle bir şey mi? Ya kavuşamamak?