9 Ekim 2020 Cuma

Bir başka açıdan sevmek!


Uyuşturucu müptelası olmadım çok şükür... 

Olanları filmlerde gördüm. Murat Soydan'ın bir filmi gibi mesela...

Bir de çocukluğumuzda birini (kimdi bilmiyorum) ruh ve sinir hastanesinde ziyarete gitmiştik ailece... Orada sigara için yalvaranların acıklı halleri hayal meyal hatırımda...

Sigara gibi bir bağımlılığım (tiryakilik değil, bağımlılık) olmuştu. Oradan bilirim zorluklarını. Gece paketiniz bitse ya çıkıp, soğuk yağmur demeden gidip alacaksınız  ya da bir yanınız eksikmiş gibi kendinize niçin yedek paket konusunu ihmal ettiğiniz için kızarak uyuyacaksınız! Hatta elbise ceplerini karıştıracaksınız, belki unutulmuş bir paket çıkar diye, bazen çıkar ve çocuk gibi sevinirsiniz! Sevinilen şeye de bak!

Sanki o tek sigarayı içince tamamlanıyorsunuz! Kötü kokusu gibi pis bir bağışıklık için kıvranış..!  Oysa insan beyni neye kanalize edilirse -ki bunu da niyetiniz belirliyor- kararlı bir niyetle gelen azim ve sabır. Gerisi çok kolay. Anında karşıya geçiyor ''içmeyenlerden'' oluveriyorsunuz.  

Alışkanlıklar bağımlılık olunca... Aşk sandığımız tutku olunca..!

Nelerden vaz geçebilir insan?  Ya da vaz geçmiş gibi mi durur çoğu zaman?

Ya sevdiğinden ayrılanlar? Haber alamayanlar? 

Bu hangi bağımlılık gurubuna girer? 

Sevilenin varlığı kalpte, ismi dilde nasıl volta atılır dünya hücresinde? 

İnsan çıldıracak gibi mi olur? 

Yenilenlerin içilenlerin tadı tuzu kalmadan, renkler ölgün bir gri... 

Gözlerin feri kalmamış. Boyun bükülü, günler birer birer aksa da ismi hep aynı... Takvim yapraklarını koparmaya da mecal yok!

Dayanılması zor bir hastalık gibi mi? 

Sevmek böyle bir şey mi?  Ya kavuşamamak?