Öncelikle kitabımı okuduğunuz ve mailiniz için teşekkür ediyorum.
İyi niyetli eleştiriler faydalıdır. Aynı kitabı 4. kez okumak...zaman çok kıymetli..!
Bendeniz yansımalar sebebiyle ikinci kez okumaya başladım. Editör hataları, hele bir mektupta ''Dedem Fatih'' yerine ''Dedesi Fatih'' yazılması gibi kelimelere takılınca almam gereken lezzeti bazen alamıyorum...
Konumuza dönersek, Stefan Zweig'ın ''Bilinmeyen bir kadının mektubu''nu okurken çok ağlamıştım. Haliyle burası dünya kitabı bitirince, hayatın akışında etkisi de geçmiş oluyor.
Bende kalıcı olan eserler daha ziyade İmam Gazali hz.lerinin, Abdulkadiri Geylani, Hz.Mevlana efendilerimizin eserlerinin yanı sıra şu an 3.cildini okuduğum M.Yusuf Kandehlevi'nin Hayatüs Sahabe'si...İnsanı güzelleştiren eserler...
Çok kişi klasik batı ve Rus edebiyatında okumadık eser bırakmamıştır ama kendi dünyamıza ait, yerli eserlerden haberleri bile yoktur.
Bir de şu var, bazen çok bilgi veren eserler okuruz, bitince aklımızda hiç bir şey kalmadı sanırız, oysa o okuduklarımız vitaminlerin kana karışması gibi, alt kültürümüzdeki kütüphanemizdeki yerlerini itina ile alırlar. Zamanı gelince, yazarken, konuşup, tartışırken çıkıverirler...
Kaldı ki kitabım kendi çapını bilen, mütevazı, haddini bilen, iddiasız bir ruhun izdüşümü...Belki tek iddiası samimiyeti olabilir.
Sağolun siz yine de öğreticilik babında bir değer atfetmişsiniz, kitabın öyle bir iddiası da yok zira...
''Fitne'' meselesine gelince, kitabım kimseyi yazarına davet etmiyor. Belki temiz, çıkarsız, sadık sevmeye; incitmeden sevmeye, naif ve yalnız ruhlara iyi davranmaya davet olabilir.
Yaşarken haksız yere üzdüklerimiz olmuştur, hem o kalp sahiplerinden hem de o kalpleri yaratan Allah'tan affımızı dileriz. Nefis sahibi insanlarız, hatalar yapar günahlar işleriz. Sonra an gelir silkinir, üzülür, tevbe ederiz. Tevbemize sadık kalmak için çabalarız.
İnsan böyle bir şey işte... Kalpleri yalnız Allah bilir.
Tekrar teşekkür ediyorum.