Buna biraz itiraz edeyim. ''Kimin gönlüne girdi" şeklinde sual sorulursa o zaman hiç bir şair şiir yazamaz, yazmasın!
Şarkıcılar, oyuncular eve..! Sonuçta onlara da aşık olan bir sürü insan var hatta konserlerinde çıldıran, kendisini kaybeden..! Şarkı söylemesin, evlenmesinler..! Aşıklarını hayranlarını küstürmesinler!
Bu sebeple çok geç evlenen ya da hiç evlenmeden gizli sevgili edinen sanatçılar bile var..!
Ne bilelim kime seslendi, yazdı, çok mu önemli!
Benim işim hafiyelik değil, şiirin hazzına varmak. Gerisi şairin özeli...
Sosyal medyada şiir paylaşmanın açmazlarından biri de hemen yoruma bu şiirle neyi kastediyorsunuz sorusu ya da okurun ne anladığı...Şairden bir de şiirine tefsir istenmesi..!
Bir şarkıcının albümünü alıyor dinliyorsun. Şarkının birinde sevgilisini reddediyor, bitti falan diyor. Diğer şarkıda yalvarıyor neredesin diye. Niçin böyle, çeşitli sebepleri var, her ruh haline hitap eden farklı zamanlarda yapılmış besteler.
Şairler de böyle olabilir. Bir şarkı, bir cümlenin peşine takılırsın, ne yazacaktın ne yazdın olursun. İlle her dizeyi birebir eş zamanlı yaşaman gerekmez ki...
Ah şairler,
Gönülçelenler...
Fıkrada geçtiği gibi, adamın evi soyulmuş ya, komşusu "ama sende kapını iyi kilitlememişsindir, pencereyi açık unutmuşsundur..." diye sıralayınca, evi soyulup canı yanan dayanamamış: ''Hırsızın hiç mi kabahati yok!?''demiş.
Hüznümü birebir yaşadığım doğrudur.
İnanmadığım şeyi yazmadığım da...
Değerli mektuplarınıza teşekkür ediyorum.