Sade yalın kelimeciklerden cümleler, dizeler...Ama ruh var, hissiyat var.
Kelimeler canlıdırlar. Onlar kavramlar dünyasında kökleriyle, geçmişten, tarihten bizlere, seslenir, gönlümüze yerleşirler...
Biricik kaygıları unutulmak, yeni kelimelerin vefasızlığına, nankörlüğüne yenilmektir...
En basit cümleleri kursa da bir insan, samimiyetle kelimelerine inanmışsa, kalplerimize hitap eder.
Sen çiçekleri çok sevdiğin halde birkaçı dışında isimlerini bilmezsin...Ağaçlar gibi...Belki de cahil sevgisidir bu, kimbilir...
Cahiller belki de daha sadıktır!
Sadıklar cahil değil ama...
Keşke bütün çiçeklerin ve ağaçların isimlerini bilerek sevseydim onları, daha bilinçli bir sevme biçimi olurdu sanki. Ama bilinçliler sadık olurlar mı acaba..?
Gözlerimi kapatıyorlar, farklı farklı çiçeklere dokunup, kokularını içime çekip, tereddütsüz ve şaşırmadan isimlerini söylüyorum, ağaçlar gibi, bitkilerin hepsini...
Mutlu oluyorlar, isimleriyle tanınıyor ve öyle seviliyorlar diye...Ölmeyi unutuyorlar, sevilmek ölüm korkusunu unutturuyor. Sanki hiç solmayacaklar...
Çiçekler, o kocaman kökleriyle toprağın altında metrelerce uzayıp tutunmuş ağaçlar...ruhları var mıdır? Her canlı ruh sahibi midir?
Dalından kopar kopmaz hemen ölüyorlar mı..?
Çiçekler nasıl ölür, "ağaçlar hep ayakta mı ölür" Ya kokuları, onlar öldüklerinde mi, ölüme yakınken mi kaybolur...Yoksa ölümlerinin ardından uzun süre anılarını mı koklar insan...
İsimleri unutulmaz değil mi..?