Yaptım yedik (afiyet şifa olsun).
Abone sokak hayvanlarımız var, onlara da haklarını atacağım, lakin onları aşırı seven (!) komşu da dışarıda, vazgeçtim. Merhametsiz herif taş atıyor, (dövemem yaşı benden büyük ve üstelik kalp hastası ve ne de olsa ''komşu statüsünde.'') Onun defolmasını beklemeliydim.
Her bekleyiş, gecikiş içinde bir hayır saklar.
Bir süre sonra yeniden pencereden baktım. Komşu yok ve üstelik kediler dışında bir de köpekcik var. Gidiyordu, gel dedim, bekledi.
Torbayı boşalttım.
İzliyorum. (Büyük huzur.)
Üç kedi sürekli kendi sokakları olduğu için köpeğe gözdağı veriyorlar. Karabaş istese üçüne de dalar ama hayvanlar aleminde ''sınırlar'' ve o sınırlara saygı babında riayet çok önemli. Karabaş sabırlı. O da benim gibi biliyor ki, kedicikler kemikli butların etlerini, yumuşak kısımlarını sıyıracaklar, kemikleri isteseler de yiyemezler. Onları Yaratan, ilmi ezelde taksimatını çoktan yapmıştı ve öyle de oldu. Kediler sahneden çekildiler, karabaş kemikleri çekirdek çıtlatır gibi çıtır çıtır afiyetle yedi. On beş dakika sonra aşağısı tertemiz. Bir tane artık bir şey yok.
Allah'ın düzeninde israf yoktur. Hiç bir şey ziyan olmaz.
Belgesellerde de öyle. İsraf yok. İsrafı sevmeyen Allah, kainatta bunu bizlere her yerde gösteriyor, yeter ki insan araya girip düzeni bozmasın, bozuyoruz..!
Sokak hayvanları sahneden çekildi, sabahtan beri aç olan karabaşın karnı doyuruldu.
Er Rezzak muhteşem kudretini, plânını görebilenlere gösterdi. Sonra yine sahneye hayvan dostu (!) merhametsiz komşu çıktı. (Kim bilir onu da ayak altından hangi sebeple içeri soktu.)
Dün enfes bir belgesel izlemiş/yaşamış oldum. Hayran ve şükürler içerisinde. Şükrettim ve komşuma da merhamet diledim. Şükrettim komşum gibi değildim. Şükrettim, böyle muhteşem muazzam bir tefekkürü göremeyenlerden de olabilirdim. Allah'ım senin şanın, azametin, ilmin, kudretin ne yüce, ne kadar sonsuz...
Bizi Müslüman yarattığın gibi, Müslüman olarak dünya sahnesinden alıp, diriliş günü de Müslümanlarla birlikte kaldır Ya Rabbi. Amin.